28 Mart 2024 Perşembe
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Ekonomide alarm sesleri

Evren Devrim Zelyut

Evren Devrim Zelyut

Eski Yazar

Yaşadığımız ‘Virüs Krizi’ öncesinde ekonomi alarm veriyordu. Şimdi kimse bu olaylardan önce toparlanan bir ekonomiye sahip olduğumuzu iddia etmesin, sadece büyük bir çöküşten uzaklaşmıştık zira gelen her resmi veri bunu gösterir nitelikte.

Bu bağlamda TUİK tarafından açıklanan ‘Şubat ayı Dış Ticaret İstatistikleri’ne bakalım. Bakın rapor ne diyor: “İhracat 2020 yılı Şubat ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre %2,3 artarak 14 milyar 653 milyon dolar, ithalat %9,8 artarak 17 milyar 634 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Ocak-Şubat döneminde dış ticaret açığı %86,0 artarak 4 milyar 23 milyon dolardan 7 milyar 484 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2019 Ocak-Şubat döneminde %87,5 iken, 2020 yılının aynı döneminde %79,7'ye geriledi.”

Peki ‘Virüs Krizi’ öncesindeki bu veriler bize ne ifade ediyor? Türk imalat sanayi toparlandıkça ekonomi açık veriyor. Dışa bağımlı üretim çarkı döndükçe, ithal girdiler nedeni ile dolara/euroya talep artıyor. Çünkü bu girdileri dışarıya dolar/euro vererek alıyoruz. Böylece ülkemizde dolar azalıyor, azaldıkça da kur yukarıya çıkıyor.

İşte bu kısır döngü, Türk ekonomisinin kara talihi olarak yaşadığımız bütün krizlerin ana gerekçesini oluşturur. Ak Parti hükümetleri de ne yazık ki dışa bağımlılığı artırmaktan başka bir şey yapmamışlardır. Bu duruma bir de ‘Virüs Krizi’ni eklersek ekonominin dış alemden gelen bu şoka hazırlıksız yakalandığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Bu noktada rapordan bir tabloyu da dikkatinize sunmak isterim. Zira bu yazıda hükümete getirdiğimiz eleştiriyi doğrular nitelikte olan rakamları bize göstermektedir.

Ekonomide alarm sesleri - Resim: 1

Tabloda kırmızı ile çizdiğimiz kısım Türkiye ithalatının içeriğini gösteriyor. İncelediğimiz zaman, bir mamul üretmek için kullanılan ‘sermaye mallarının’ ithalat içindeki payının % 14,6 ‘ara mallarının’ payının da % 75,6 olduğunu görüyoruz. Yani ithalatın % 90’dan fazlası üretim yapabilmek için yapılmış…

Peki kaybettiğimiz milyarlarca dolara rağmen ne üretmişiz? İhracatımız içindeki ‘yüksek teknoloji içeren malların’ oranı nedir? Cevap: % 3,4 İşte bu nedenlerle Türkiye refah seviyesini artıramıyor… Yanlış üretim biçimi tasarruflarımızı yurtdışına saçıyor, dış şoklarda kırılgan bir ekonomi yaratıyor, halkı fakirleştiriyor…

Çözüm nedir? Elbette ki ‘Üretim Devrimi!’ Yarı mamul ve sermaye mallarını Anadolu’da üretecek bir Türk ekonomisi…