"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ehl-i dalâletin zilletindendir ittifakları

Risale-i Nur'dan
17 Aralık 2017, Pazar

İKİNCİ SEBEP

Ehl-i dalâletin zilletindendir ittifakları; ehl-i hidayetin izzetindendir ihtilâfları. Yani, ehl-i gaflet olan ehl-i dünya ve ehl-i dalâlet, hak ve hakikate istinad etmedikleri için, zayıf ve zelildirler. Tezellül için, kuvvet almaya muhtaçtırlar. Bu ihtiyaçtan, başkasının muavenet ve ittifakına samimî yapışırlar. Hatta, meslekleri dalâlet ise de, yine ittifakı muhafaza ederler. Âdeta o haksızlıkta bir hakperestlik, o dalâlette bir ihlâs, o dinsizlikte dinsizdarâne bir taassup ve o nifakta bir vifak yaparlar, muvaffak olurlar. Çünkü samimî bir ihlâs, şerde dahi olsa, neticesiz kalmaz. Evet, ihlâs ile kim ne isterse Allah verir. (HÂŞİYE)

Amma ehl-i hidayet ve diyanet ve ehl-i ilim ve tarikat, hak ve hakikate istinad ettikleri için ve her biri bizzat tarîk-ı hakta yalnız Rabbini düşünüp tevfikine itimad ederek gittiklerinden, manen o meslekten gelen izzetleri var. Zaaf hissettiği vakit, insanların yerine Rabbine müracaat eder, medet Ondan ister. Meşreblerin ihtilâfıyla, zâhir meşrebine muhalif olana karşı muavenet ihtiyacını tam hissetmiyor, ittifaka ihtiyacını göremiyor. Belki hodgâmlık ve enaniyet varsa, kendini haklı ve muhalifini haksız tevehhüm ederek, ittifak ve muhabbet yerine, ihtilâf ve rekabet ortaya girer. İhlâsı kaçırır, vazifesi zîr ü zeber olur.

İşte bu müthiş sebebin verdiği vahim neticeleri görmemenin yegâne çaresi, dokuz emirdir: 

1- Müsbet hareket etmektir ki, yani, kendi mesleğinin muhabbetiyle hareket etmek. Başka mesleklerin adaveti ve başkalarının tenkisi, onun fikrine ve ilmine müdahale etmesin, onlarla meşgul olmasın.

HÂŞİYE: Evet, “Men talebe vecedde vecede” [Kim ihlâs ile istediği şeyde gayret gösterirse, elde eder.] bir düstur-u hakikattir. Külliyeti geniş ve genişliği mesleğimize de şamil olabilir.

Lem’alar, Yirminci Lem’a, s. 263

LÛ­GAT­ÇE:

ehl-i dalâlet: hak yoldan sapmış olanlar.

ehl-i hidayet: doğru yolda, hidayet üzere olanlar.

hodgâmlık: kendini beğenmişlik.

ihtilâf: ayrılık.

ittifak: birleşme, fikir birliği, uyum.

izzet: şeref, yücelik, itibar, kıymet.

zillet: hakirlik, horluk, aşağılık.

zîr ü zeber: alt üst, darma dağın.

***

Risale-i Nur’dan Cezaevi Mektupları

Kadere teslim olup, sıkıntıları nimet bilmek

Aziz, Sıddık, Sebatkâr ve Vefadar Kardeşlerim!

Sizi müteessir etmek veya maddî bir tedbir yapmak için değil, belki şirket-i maneviye-i duaiyenizden daha ziyade istifadem için ve sizin de daha ziyade itidal-i dem ve ihtiyat ve sabır ve tahammül ve şiddetle tesanüdünüzü muhafaza için bir halimi beyan ediyorum ki: Burada bir günde çektiğim sıkıntı ve azabı, Eskişehir’de bir ayda çekmezdim. Dehşetli masonlar, insafsız

bir masonu bana musallat eylemişler; tâ hiddetimden ve işkencelerine karşı “Artık yeter!” dememden bir bahane bulup, zalimane tecavüzlerine bir sebep göstererek yalanlarını gizlesinler. Ben, harika bir ihsan-ı İlâhî eseri olarak şakirâne sabrediyorum ve etmeye de karar verdim.

Madem biz kadere teslim olup bu sıkıntıları “Hayrü’l-umûri ahmezühâ” [İşlerin en hayırlısı, en zahmetle elde edilendir.] sırrıyla, ziyade sevap kazanmak cihetiyle manevî bir nimet biliyoruz; ve madem geçici, dünyevî musibetlerin sonları ekseriyetle ferahlı ve hayırlı oluyor; ve madem biz hakka’l-yakîn derecesinde yakînî bir kat’î kanaatimiz var ki, biz öyle bir hakikate hayatımızı vakfetmişiz ki, güneşten daha parlak ve Cennet gibi güzel ve saadet-i ebediye gibi şirindir; elbette biz bu sıkıntılı haller ile müftehirâne, müteşekkirâne bir mücahede-i maneviye yapıyoruz, diye şekva etmemek lâzımdır.

Aziz Kardeşlerim!

Evvel âhir tavsiyemiz, tesanüdünüzü muhafaza; enaniyet, benlik, rekabetten tahaffuz ve itidal-i dem ve ihtiyattır.

Said Nursî

B. S. N. Tarihçe-i Hayatı, Denizli Hayatı, s. 446

LÛ­GAT­ÇE:

hakka’l-yakîn: hakikatiyle kesin olarak bilme.

ihtiyat: tedbirli ve ölçülü davranma.

itidal-i dem: soğukkanlılık.

şirket-i maneviye-i duaiye: birbirine dua etmekle ortak olunan manevî şirket.

tahaffuz: sakınma, korunma.

tesanüd: dayanışma.

Okunma Sayısı: 3529
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı