24 Nisan 2024 Çarşamba
İstanbul 24°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Eğer 19 Mayıs olmasaydı!...

Atilla Özalp

Atilla Özalp

Gazete Yazarı

A+ A-
Selanik'te doğmuş liseyi bitirene kadar oradan ayrılmamıştı. Liseyi bitirip on sekiz yaşında İstanbul'da Harbiye askeri okuluna yazıldığında Selanik'ten ilk kez ayrılıyordu... Harbiye askeri okulunu başarıyla bitirip, vatanı için gözünü kırpmadan cepheden cepheye koşarak düşmanlarına asla teslim olmadı ama 1'inci dünya savaşına beraber girdiği Almanya'nın savaşı kaybetmesi ve Osmanlının teslim olmasıyla vatanın her karış toprağı emperyalist güçler tarafından paylaşılırken bu duruma duyarsız kalanların aksine kayıtsız kalmayıp kafasındaki planı uygulamaya başladı...
İşgalcilere karşı yurdun dört bir köşesinde direnişler başlamıştı. Son olarak İzmir'in Yunanlılar tarafından işgal edilmesiyle yurdun her bir köşesinde direnişler artarken, ilk kurşun 15 Mayıs 1919' da İzmir'de gazeteci Hasan Tahsin tarafından düşmana sıkıldığında ise bu direniş kıvılcımları işgalci güçleri oldukça rahatsız etmişti. Ve böylece İngilizlerin baskısıyla padişah, Mustafa Kemal'i 9'uncu ordu müfettişi olarak yurdu işgal edenlere karşı direnenleri susturması için Samsun'a gitmekle görevlendirmişti...
Ve 16 Mayıs Cuma günü öğleden sonra Mustafa Kemal silah arkadaşı olan onsekiz yoldaşıyla beraber işgal güçlerine karşı oluşan direnişi kırmak için Galata rıhtımından Bandırma isimli vapurla Samsun'a doğru yola çıktı. Fakat olay padişahın ve İngilizlerin beklediği gibi olmadı... Mustafa Kemal 19 Mayıs'ta Samsun'a vardığında, işgalcilere karşı direnenleri susturmak yerine, vatanı işgal edenlere karşı bütün ulusu birlik olmaya çağırdığında padişah tarafından derhal müfettişlikten alındı ve üzerindeki askeri üniformayı da çıkararak direnişe katıldı...
Kafasındaki plan en başından belliydi; vatanı işgal edenlere karşı yurdun dört bir yanında başlayan direnişleri tek bir güç haline getirip Anadolu'dan kovmak... Ve böylece arka arkaya yaptığı kongrelerden sonra işgalcilere karşı direnen dernekler tek bir çatı altında toplanıp Mustafa Kemal'in önderliğinde birleşerek vatanı kurtarmaya and içtiler...
Vatanı kurtarmak adına yapılan bütün bu girişimler, işgalcilerden taraf olup, yurdun bölünmesine alkış tutan dönemin İngilizci, Amerikancı, Yunan taraftarı olan sözde aydınlarına göre çocukça bir hayalden başka bir şey değildi. Mustafa Kemal ya biran önce bu hayallerden vazgeçmeli ya da yakalanmalıydı... Böylece işgalcilerin dayatmasıyla Mustafa Kemal padişah tarafından vatan hainliğiyle suçlanarak idama mahkum edildi. Ama Mustafa Kemal' in kafasında; egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğu, ezilen bütün ülkelere örnek olacak tam bağımsız bir Türkiye daha Samsun'a çıkmadan önce vardı. Ve örnek bir lider olarak da kafasındaki planı başarı ile uygulayarak yurdu işgal eden tüm iç ve dış düşmanları yenerek cumhuriyeti kurdu...
Bize aslında kim olduğumuzu gösteren şey, yeteneklerimizden çok seçimlerimizdir... Mustafa Kemal Atatürk'ün ne kadar yetenekli olduğu tartışılmaz bir gerçek. Ama bu yeteneğini milletten yana değil de padişahtan yana kullansaydı ve Samsun'a çıktığında direnişçileri bastırsaydı bugün Türkiye Cumhuriyetinde yaşıyor olamazdık.
Yani Mustafa Kemal'i hayalci olmakla suçlayarak onunla alay edenler işgalcilere methiler düzerken, Mustafa Kemal Samsun'a çıkarak ülkeyi kurtarmayı seçmese, ülke şu anda jandarmalığını Yunanlıların yaptığı İngilizlerin boyunduruğu altında yaşamaya razı olacaktı... Ve eğer Mustafa Kemal ve tüm vatanseverler yakalanıp idam edilselerdi, bugün Atatürk'ü eleştirme cahilliğine düşenlerin babaları belki bir İngiliz ya da Yunanlı olacaktı... Dediğim gibi; seçimlerdir insanı yücelten de batıranda... Ve yaptığı seçimler yüzünden kimileri tarihin sayfalarında altın harflerle yer alıp gönüllerden inmezken, kimilerini de nefretle anılır...Kimileri vatanını kurtarmayı tercih eder ve bütün dünya tarafindan saygı ve sevgiyle anılır, kimileri de başka bir yerlerini kurtarmayı seçer ve nefretle anılır...