"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ecnebi saldırısı alkışlanmaz

M. Latif SALİHOĞLU
17 Nisan 2018, Salı 00:06
Komşu ve kardeş ülke Irak’ın parçalanıp harabeye döndürülmesinde, hiç şüphe yok ki bizdeki hükûmetlerin uyguladığı yanlış politikaların da ciddi payı vardır.

Rahmetli Özal, kafayı diktatör Saddam’ın şahsına takarak ve hissî damarları depreştirerek, ecnebi saldırısına taraftar oldu.

Dahası, milyonlarca insanımızın da fikir ve hissiyatını da ecnebi zalimlerin taarruzuna meylettirerek, milyonların hayatına mal olan o azim günahkârlığı büyütüp paylaştırmış oldu.

Peki, netice ne oldu? Sonuç tablosu ortada. Irak halkı, zalim Saddam’ı dahi arattıracak elemli, belâlı bir vahşete mâruz kaldı.

* * *

Ecnebilerin I. Irak müdahalesinin hazırlık çalışmaları (1990), Özal liderliğindeki keyfî, şahsî, güdümlü ve nihayet “ilkesiz siyaset”in Türkiye’ye hâkim olmasıyla eşzamanlı olarak başladı.

II. Irak müdahalesinin (2003) adımları ise, Erdoğan liderliğindeki “şahsî inisiyatif”li siyasetin Türkiye’de hâkimiyetini kurmaya başlamasıyla atıldı.

Irak paramparça edildikten ve ülke halkı baştan başa kan-revân, toz-duman atmosferi içine sürüklendikten sonra, sıra Suriye’ye geldi. Irak’taki senaryonun daha dehşetlisi bu kez Suriye’de sahnelenmeye çalışıldı.

Kanlı-fitneli Irak tiyatrosu, milyonlarca mâsumun hayatına mal oldu; fitnekâr Suriye senaryosu ise, on milyonlarca mâsumun dünyasını karartma potansiyeline çıkartıldı.

* * *

Son gelişmeleri ibretle, hatta hayret ve dehşetle seyrediyoruz... Sırtını dünyadaki silâh baronlarına ve imâlatçılarına dayamış durumdaki gaddar siyasîler, Suriye’yi adeta “Savaş Laboratuvarı”na çevirerek yaptıkları füzeli saldırılarına ne yazık ki alkış tutan insanlarımız var. Bir de koro halinde “Geç oldu, ama iyi oldu” diye tempo tutuyorlar.

Sırf Esad düşmanlığı, yani bir tek şahsa karşı beslemiş oldukları kin ve garazı dindirmek adına, komşu ve kardeş durumdaki bir ülkenin büsbütün harab olmasına pür-iştah taraf oluyorlar. Hızını alamayıp, hamasetle hitap ettikleri kalabalıklara alkış tutturuyorlar.

Oysa, Esad rejimi ve münafıkâne diktatöryası dahi, aynı o ecnebi zalimlerin eseridir.

Peki, bu gibi durumlarda ne yapmalı ve olup bitenleri nasıl bir bakış açısıyla değerlendirmeli? Bizim için ölçü teşkil eden prensipler Nur Risâlelerinde var. Bilhassa 16. Lemâ’daki benzer mahiyette bahislerin analizinde, baz alınacak düstûrlar gayet açık bir şekilde ifade edilmiş durumda. O halde, biz de o düstûrlara ve o bahisteki ifadelere dikkat kesilerek, yolumuzu ve bakış koridorumuzu aydınlatmaya çalışalım.

* * *

1930’lu yılların ortalarında telif edilen 16. Lemâ’nın ilk sayfalarında peşpeşe sıralanan iki “meraklı suâl ve cevap” faslından anlaşılıyor ki, İngiliz ve İtalya devletleri, o günlerin Türkiye’sindeki müstebid ve mübtedî hükümete ilişmek, hatta devirmek ve yerine, zâhiren daha iyi, hatta gûyâ “İslâma taraftar” bir başka hükümet kurdurmak istemişler.

Üstad Bediüzzaman ise, bu tarz haricî bir teşebbüse ve müdahaleye şiddetle muhalefet ediyor ve bir “harp belâsı” ile ecnebî müdahalesinin çok daha büyük sakıncalara yol açacağını beyan ediyor. İşte, o meraklı suâller ve hikmet yüklü cevabın kısacık bir hülâsası...

Suâl: İngiliz ve İtalya gibi ecnebîlerin bu (Tek Parti-Kemalist) hükümete ilişmesiyle, ...şeâir-i İslâmiyenin ihyâsına ve bid’aların def’ine medar olacağı halde, neden harp aleyhinde çıktın ve bu meselenin âsâyişle (diplomasi ile) halledilmesini duâ ettin?

Elcevap: Biz ferec ve ferah ve sürur ve fütuhat isteriz, fakat kâfirlerin kılıcıyla değil! Kâfirlerin kılıçları başlarını yesin; Kılıçlarından gelen fayda bize lâzım değil. Zaten o mütemerrid ecnebîlerdir ki, münafıkları ehl-i imana musallat ettiler ve zındıkları yetiştirdiler. 

* * *

Suâl: ...Bazı zatlar dediler: "Sana işkence eden baştaki insanların takip ettiği siyaseti nasıl görüyorsun ki ilişmiyorsun?" 

Elcevap: Bu zamanda ehl-i İslâmın en mühim tehlikesi, ...kalblerin bozulması ve imanın zedelenmesidir. Bunun çare-i yegânesi nurdur, nur göstermektir ki, kalbler ıslâh olsun, imanlar kurtulsun. Eğer siyaset topuzuyla hareket edilse, galebe çalınsa, o kâfirler münafık derecesine iner. Münafık, kâfirden daha fenâdır.

* * *

Evet, ecnebîlerin bir İslâm ülkesine silâhlı müdahale, "hasis menfaat"li olduğundan, o ülkeyi hiçbir şekilde huzura, sükûna kavuşturmaz. Zira, o Frengî menşe'li kirli ecnebî eller bir ülkenin iç işlerine bulaştı mı, bir daha çıkmak bilmiyor, mütemadiyen karıştırmaya devam ediyor.

İslâm toplumları, iç kargaşayı dindirmek, sıkıntıları gidermek ve uzun yıllar hâsıl olmuş mânevî tahribatı tamir etmek için, kendi öz dinamiklerini harekete geçirmek durumunda. Başka türlü bir düzelme olmadı, olmuyor, olmaz.

Okunma Sayısı: 5564
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdullah TUNÇ

    17.4.2018 09:09:31

    '' Biz ferec ve ferah ve sürur ve fütuhat isteriz, fakat kâfirlerin kılıcı ile değil. Kâfirelerin kılıcı başlarını yesin;kılıçlarından gelen fayda bize lazım değil. Zaten o mütemerrid ecnebiler dir ki münafıkları müslümanlara musallat ettiler ve zındıkları yetiştirdiler.'' Sözleri bugün için de büyük önem arz ediyor. Zaten Risale-i Nurun içtima-i ve siyasi dersleri her zaman geçerli olup daime tazelenen derslerdir. O ceberüt devirde ve istibdadın en şiddetlisinin hüküm sürdüğü en sıkıntılı bir zamanda;ecnebi müdahalesini kabul etmemek, reddetmek fevkâlade önemli bir tavır,bir strateji bir yol bir mukabele tarzıdır.Bu bize ve islam alemine büyük bir misaldir. Makale- de geçtiği gibi islam alemi meselelerini iç dinamikleriyle hal- letmeli,ecnebilerin müdahalesine asla izin verilmemelidir. Müdahaleleri çok vahim neticeler doğruyor.Müşahhas misal- leri var. Irak,Libya ve Afganistan...Bunların paramparça olması, maddi ve manevi sıkıntılar içinde kıvranmaları bize ders vermiyor mu?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı