26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Dünya İnsan Hakları Günü ve ekonomi

Melih Baş

Melih Baş

Gazete Yazarı

A+ A-

BMÖ Genel Kurulu'nun 10 Aralık 1948'de kabul ve ilan ettiği İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin tarihsel temelinde, 16. yüzyılda yükselen sınıf kentsoyluların feodal egemenliğe karşı çıkıp kendi egemenliğinin kuramsal çerçevesini oluşturma girişimi yatmaktadır. Ancak, ilkçağdaki sınıf çatışmaları ve kölelik hukuku çerçevesinde de hak mücadeleleri bilinmektedir.
HAKLARI ELDE ETMEK VE GENİŞLETMEK
Gelişmiş kapitalist ülkelerin silah tekelleri azgelişmiş (geri bıraktırılmış) ülkelere silah satışlarına son hızla devam ederken, bu ülkelerdeki insan hakları ihlalleriyle yakından ilgilenmekte (insan hakları emperyalizmi) ve hatta yardımda bulunmaktadırlar. Oysa elde edilen ve genişletilen hakların ezilen (sömürülen) sınıfların sınıf mücadeleleriyle elde edildiği anımsanırsa, sınıf mücadelesinden bağımsız bir insan hakları mücadelesinin başarı şansının pek olmadığını söylemek yanlış olmayacaktır. Her sınıfın bir insan hakları yaklaşımı olduğunu söyleyebiliriz. Örneğin kentsoyluların herkesin doğadan, doğuştan eşit olduğu doğal haklar kuramına, emekçiler gözüyle karşı çıkıp, böyle bir şeyin olmadığını, insanın hiçbir hak ya da değer ile doğmadığını söylemesi olanaklıdır. Bu bağlamda emekçilerin doğal olanaklar kuramı gibi bir yaklaşımla, doğan kişinin ortak mirastan diğer insanlarınkine eşit bir pay istemesinden söz edilebilir. Feodalizmdeki (aristokrasinin) kul ya da köle ahlakının ardından gelen kentsoylunun yarışma ahlakına karşı seçenek olarak emekçilerin dayanışmacı ahlakının konulması istenebilir.
GELİŞME HAKKI

Dünya İnsan Hakları Günü ve ekonomi - Resim : 1


16.12.1966 tarihinde kabul edilen ve 2003'te onayladığımız Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme'deki ekonomik hakları sayalım: Çalışma hakkı ve bunun düzenli gelişimi (md.6), adil ve saygın yaşanabilir ücret, eşit işe eşit ödeme ve terfi, sağlıklı, güvenli ve dinlenmeli çalışma koşulları, sendikal örgütlenme ve grev hakkı (sınırlama olanaklı), ailelere gereksindikleri sosyo-ekonomik yardımların yapılması, çocukların istihdamındaki haklar ve sınırlamalar, açlığın önlenmesi, besin maddelerinin adil dağıtımının sağlanması, sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı, ücretsiz eğitim hakkı (özel eğitim kurumu özgürlüğü olmak koşuluyla), bilimsel ilerleme ve uygulamalardan yararlanma hakkı.
Gelişme hakkı; 1970'li yıllarda 'Üçüncü Dünya' tarafından azgelişmiş ülke halklarının bir istemi olarak halklar arasındaki mevcut eşitsizlik temelinde gündeme getirilmiş, sosyalist ülkelerce de desteklenirken gelişmiş kapitalist devletler (örnekse ABD) bu hakka karşı çıkmışlardır. 70'lerde Karel Vasak bir UNESCO dökümanında hakları kuşaklara ayırır: Birinci kuşak haklar (kişisel ve siyasal haklar), ikinci kuşak haklar (sosyal haklar), üçüncü kuşak haklar (dayanışma temelli haklar yani gelişme hakkı, çevre hakkı, barış hakkı, insanlığın ortak mirasından yararlanma hakkı vb.). 1979'da BM gelişme hakkını bir insan hakkı olarak kabul eder ve 1986'da BM Gelişme Hakkı Bildirisi yayınlanır. Bireylerin ve halkların gelişme hakkı kabul edilmiştir. 1992'de bu hak kuşaklararası adalet çerçevesinde 'sürdürülebilir gelişme hakkı' olur. 1993 Viyana Konferansı'nda, Güney'in 'gelişme insan hakkı' isteminin yerine Kuzey'in 'insan haklarına dayalı gelişme' kavramı geçirilir. Günümüzde egemen paradigma Kuzey'in politikasıdır. Oysa ki, halkları da içeren grup haklarını insan hakları saymak kabul edilemez. Dünya Bankası'nca daha sonra 'demokratik gelişme' ve 'iyi yönetişim' kavramları ortaya çıkarılır. Amaç, Üçüncü Dünya'da gelişmeci devleti tasfiye ve piyasanın tam egemenliğidir. Kapitalizmdeki özel mülkiyet hakkı egemen insan hakları yaklaşımının merkezine oturtulmuştur. Bu bağlamda sivil toplum kuruluşları da desteklenerek bağlanır!
SGA 2030 GÜNDEMİ
Giderek bu gelişme anlayışı Sürdürülebilir Gelişme Amaçları 2030 Gündemi ile 17 Sürdürülebilir Gelişme Amacı (SGA) ile somutlandırılmıştır. SGA indeksinde Türkiye 156 ülke içinde 79. olmuş 66 puanla (ebced hesabıyla 66 = Allah demek). Yani işimiz Allah'a kalmış!