26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Dünya Felsefe Günü (2017) ve ekonomi

Melih Baş

Melih Baş

Gazete Yazarı

A+ A-

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) her yıl kasım ayının üçüncü perşembe gününü (bu yıl 16/11) Dünya Felsefe Günü (DFG) olarak kutlamaktadır. UNESCO Genel Direktörü Audrey Azoulay basın açıklamasında felsefenin değişim, sürdürülebilir kalkınma ve barış için entelektüel koşulları yarattığının altını çizmiş.

FELSEFEYE GENEL BAKIŞ

Felsefe sözcüğünün Yunanca aslı olan ‘philosophia’, bilgelik (daha geniş anlamıyla bilgi sevgisi) anlamına gelmektedir. Felsefenin özü bilgiye sahip olmaktan çok, onu aramak ve araştırmaktır. Felsefe usa dayanan bir düşünme çabası olup, kavramlarla düşünülür ve gereksinim duyulan kavramlar yaratılır. Felsefenin temel dalları varlık felsefesi (ontoloji), bilgi felsefesi (epistemoloji) ve değerler felsefesi (aksiyoloji) şeklindedir. Bugün bağımsız birer bilgi alanı olan tüm alanlar felsefenin alanına girmektedir, ekonomi de kuşkusuz. Örneğin, Karl Marx’ın ‘Grundrisse’ adlı yapıtında bir bilgi felsefesi inşa ettiği, bilgi felsefesiyle ekonomide nasıl bilgi üretileceğini gösterdiği söylenir. Marx, gerçek ya da deneysel objeden yola çıkılarak bilgi felsefesi inşa etmenin olanaklı olmadığını, bir kuramsal obje icat etmek gerektiğini söylüyor ve yapıyor da bunu; örneğin ‘artı değer’. Kaotik bir obje olan nüfus sınıflara indirgeniyor, sonra bir aşama daha indirgeniyor fiyat, değişim, iş bölümü vb.

EKONOMİ VE FELSEFE

Ekonomik felsefeye genel bir giriş yaparsak, ekonomi evreninde (insan dahil tüm doğal ekonomik varlıklar) acaba ‘ne, nerede, ne zaman, nasıl, neden ve kimlerce kimler için’ tedarik-üretim-dağıtım konusu olacaklar? Ekonominin tüm alt süreçlerinde hangi değerlere dayalı olarak etkinlikler sürdürülecektir? Ekonomik dizgemiz hangi felsefî yaklaşıma (idealist, diyalektik?) dayalı olarak tasarımlanacak ve yürütülecektir sorusu önümüzde durmaktadır? Uygulamada ekonomi felsefesinin kaçınılmaz olarak siyaset felsefesi ve askerlik felsefesi ile de birlikte ele alınması, hatta devreye etik yani ahlak felsefesinin de girmesi gerekecektir.

EKONOMİK FELSEFEDE ÇIKAR VE AKILCILIK SORUNU

Newton’u temel alan klasik okulda iktisat için fizikteki çekim yasası gibi kesin kurallar aranmıştı. Adam Smith’in tanımlanan insanında çıkar ve akılcılık öne çıkıyordu; diyordu ki, ‘çıkar var, şeytan var bütün sorun onu dengelemek, nasıl dengeleyeceğiz?’ Bu bağlamda bir akılcılık (örneğin bir şeyi en ucuza alma ya da etnik kökenimizden bir tacirden satın almak) eşdeyişle ekonomik akılcılık tartışması söz konusu. Sözgelimi, sonsuz zenginleşme paradoksu; gereksinimler ve istekler arasındaki ayrım da öyle. Marx, bu klasik okula önceleri felsefe üzerinden yanıtlar vermişti: öz-görünüm farkı, yabancılaşma, Hegel’in köle efendi diyalektiği vb. Marx, olgunluk döneminde de felsefeyle dünyayı yorumlamanın olanaklı olduğunu ama değiştirmeye yetmediğini ortaya koymuştur. Felsefenin Sefaleti kitabı ya da 11. Tez bunun somut örnekleridir. Ancak insan-toplum-doğa üçgenindeki ilişkiler felsefe olmadan anlaşılamaz, iyi-kötü ya da doğru-yanlış sorunlarına çözüm aranamaz.

EKONOMİK FELSEFENİN ÜLKEMİZDEKİ GÖRÜNÜMÜ

Dünyada yaygınlaşan ekonomi felsefesi çalışmaları ülkemizde pek ilgi görmüyor. Yayınların sayısı da iki elin parmaklarını geçmiyor. Örneğin İktisadî Felsefe(J. Robinson); İktisat ve Rasyonalite (E. Kırmızıaltın); İktisadın Kayıp Felsefesi (A.D. Alada); İktisadı Felsefeyle Düşünmek (O. İşler-F.Yılmaz) vb. Bir de iktisat felsefesi dergisi!

Sonsöz: Yaşamın özünü anlamak için felsefeye ve iktisat felsefesine gereksinmemiz bugünlerde öyle fazla ki. İki de kitap öneriyoruz.