Yoksullara giden yardım paralarının bir kısmı otoriter liderlerin off-shore hesaplarına gidiyordu (kim bilir, belki onun da bir kısmı tekrar Dünya Bankası yöneticilerinin hesaplarına…) Başka bir deyişle, amacı ülkelerin kalkınmasına ve eşitsizliklerin azaltılmasına katkıda bulunmak olan Dünya Bankası yaptığı yardımlarla süper zenginlerin hesabına dolar taşıyarak ekonomik eşitsizliğin artmasına vesile oluyordu.

Dünya Bankası’nın skandalların gölgesindeki yeni baş ekonomisti: Carmen Reinhart

Bundan birkaç ay evvel Dünya Bankası’nın (DB) Kalkınma Araştırması Grubu’ndan üç ekonomistin araştırması camiayı karıştırmıştı. Makale, az gelişmiş ve dış yardıma bağımlı ülkelere yapılan yardımların ortalama yüzde 7,5’inin İsviçre, Lüksemburg, Cayman Adaları ve Singapur gibi yasal çerçevesinde bankacılıkta gizlilik vurgusu olan ülkelere sızdığını gösteriyordu. Yani yoksullara giden yardım paralarının bir kısmı otoriter liderlerin off-shore hesaplarına gidiyordu (kim bilir, belki onun da bir kısmı tekrar DB yöneticilerinin hesaplarına…). Başka bir deyişle, amacı ülkelerin kalkınmasına ve eşitsizliklerin azaltılmasına katkıda bulunmak olan DB yaptığı yardımlarla süper zenginlerin hesabına dolar taşıyarak ekonomik eşitsizliğin artmasına vesile oluyordu. Nitekim, “akçe” işlerini kısmen ifşa ederek DB’nin imajını zedeleyecek olan bu araştırma iç denetlemeye takılmış ve DB üst yönetimi tarafından bloke edilmişti!

Mesele içeride büyümüş olsa gerek, baş ekonomist Penny Goldberg, 5 Şubat 2020’de, DB’de geçirdiği 15 ay gibi kısa bir sürenin sonunda (Paul Romer de 15 ay kalabilmişti), istifasını duyurarak Yale Üniversitesi’ndeki pozisyonuna geri döneceğini açıklamıştı. Her ne kadar Goldberg istifa gerekçesini belirtmediyse de The Economist bu kararı mevzu bahis araştırmaya bağlamıştı. İstifanın ardından makale Financial Times’a sızdırılmış, ardından araştırmacılardan biri makaleyi kendi sayfasında bağımsız olarak yayımlamış, bunun da ardından makale DB’nin sitesine “koşullu” şerhiyle yüklenmişti. Olaylar olaylar, piii…

CARMEN REINHART’I TANIYALIM

Harvard doktoralı Aart Kraay’in iki buçuk aylık geçici vekaletinin ardından geçtiğimiz Çarşamba günü DB’nin yeni baş ekonomistinin Carmen Reinhart olduğu duyuruldu. 1955 Havana doğumlu olan Carmen Reinhart, komünist devrimden birkaç yıl sonra, 1966 senesinde ailesiyle birlikte Küba’dan kaçarak Amerika’ya gelmiş… Doktorasını Columbia Üniversitesi’nden alan Reinhart arada bir süre (daha sonra iflas eden) Bear Stearns’te çalışmış, ardından IMF’de çeşitli pozisyonlarda görev almış, 2012 yılından bu yana da Harvard Üniversitesi’nde çalışan çok tipik bir neoklasik (liberal diye okuyabilirsiniz) iktisatçı. Uzmanlık alanları ise küreselleşme, uluslararası ekonomi, finansal krizler ve borçlanma.

Reinhart’ın biyografisi ilginç. Ama iktisat akademisini sallayan çok daha ilginç bir olay 2013 baharında yaşanmıştı… Bu skandalın kaynağı Reinhart’ın 2010 yılında, yine Harvard’ta bir makro ekonomist olan Kenneth Rogoff’la birlikte yayımladıkları bir akademik makale. Makalede Reinhart ve Rogoff, ekonomik büyüme ile borç arasındaki ilişkiyi incelemiş ve yüksek borçlu ülkelerde ekonomik büyümenin yavaşladığı, hatta ortalamada negatife döndüğü sonucuna ulaşmışlardı. Daha spesifik olmak gerekirse, borç/GSYH oranı yüzde 90’ın üzerinde olan ülkelerin ortalama büyümesinin yüzde negatif 0.1 olduğunu göstermişlerdi.

O yıllardaki politika tartışmaları “kemer sıkma” (liberal) ya da sıkmama (Keynesyen) üzerinden yürüyordu. Kemer sıkma politikalarını pazarlayan danışmanlar dönüp R-R’nin makalesine atıfta bulunuyorlardı. Yani R-R, milyonlarca insanı işsiz bırakmak gibi sınıfsal sonuçları olan bir konuda, başta Cumhuriyetçi Paul Ryan olmak üzere, sağ liberal siyasetçilere cephane sağlamıştı.

ROGOFF-REINHART VERİ SKANDALI

2013 senesinde, Marxist ekonomi politik ağırlıklı bir iktisat eğitimi veren University of Massachusetts – Amherst’te doktora öğrencisi olan Thomas Herndon, uygulamalı ekonometri dersinin bir ödevi olarak R-R’nin makalesini tekrarlayacaktı. Fakat Herndon, aynı veri setini kullanarak hazırladığı ödevinde R-R’nin sonuçlarına ulaşamadı. Biraz daha didiklediğinde ise yüksek orandaki borçluluğun büyümeyi yavaşlattığı sonucuna ulaşmak için R-R’nin 1) çok kısıtlayıcı birtakım varsayımlarda bulunduklarını, 2) bütün ülkelerin değil, bazı ülkelerin verilerini kullandıklarını tespit etti. Bu varsayımlar gevşetildiğinde ve bütün ülkeler hesaba katıldığında borç/GSYH oranı yüzde 90 olan ülkelerin ortalama büyümesi, R-R’nin gösterdiği gibi yüzde negatif 0.1 değil, yüzde pozitif 2.2 oluyordu. Yani R-R’nin kemer sıkma tavsiyesi sahte beyanlara dayanıyordu. İkili olayı “Excel hatası” diye geçiştirmeye çalıştı…

Paul Krugman, aslında Herndon’un tespitinden de önce, borçluluk ile yavaş büyüme arasında bir korelasyon olduğunu ancak bunun bir nedensellik içermediğini, illa bir nedensellik varsa bunun yavaş büyümeden yüksek borçluluğa olabileceğini, fakat R-R’nin basit bir korelasyonu yüksek borçtan yavaş büyümeye tek yönlü bir nedensellikmiş gibi gösterdiğini söyleyerek R-R’yi NYT’deki köşesinde cümle aleme reklam etti.

R-R, Krugman’a uzun bir cevap verdi. Krugman cevaba cevap yazdı. R-R’den cevaba cevaba cevap geldi… Paul Krugman’ın eleştirileri yetmiyormuş gibi topa Dean Baker, Michael Roberts, Noah Smith, Mike Konczal, Mark Thoma gibi ekonomistler de girdi. Brad Delong bile R-R için “ekonomistlere korelasyon, diğer herkese nedensellik diyorlar” diye yazdı. Kendini kaybeden Ken Rogoff bir röportajında “dikkatlice organize edilmiş bir saldırı… Tıpkı 1950’lerde McCarthy dönemindeki gibi” diyerek olanları bir cadı avına benzetti (bkz. başkası adına utanmak). R-R’yi müesses nizamdan [benim görebildiğim kadarıyla] bir tek Stanley Fischer çaresizce savundu.

HAYIRLI İŞLER…

Kabul edelim; tam tersi olsaydı, yani benzer bir “Excel hatası” bugün Utah, U Mass ya da New School’dan popüler bir Marxist iktisatçı tarafından yapılsaydı, ne ideolojisi bırakılırdı ne partizanlığı ne de bağnazlığı… Eğer bu senaryo, Rogoff’un benzettiği gibi, McCarthy döneminde olsaydı bedeli kimi zaman intiharla sonlanan kariyer bitirme olurdu!!

Ama bu fiyaskonun yüzde elli ortağı olan Carmen Reinhart, Harvard’lı bir neoklasik iktisatçı olduğu için ne aforoz edildi ne de kariyeri bitirildi. Aksine, ekonominin müesses nizamı onu Dünya Bankası’na baş ekonomist olarak atadı!

Ne denir?! Herhalde “Hayırlı işler” denir…