Duâlarımızda normal kelime ve isteklerimiz geçerli olduğu gibi birçok şeyi, kişiyi, sayıyı vesile edebiliriz. Bunlarla ilgili örnekler de Risale-i Nur’da çokça kullanılmıştır.
Vesile olarak elbette ilk sırada sevgili Peygamberimiz (asm) Efendimizdir. Bunun en kısa ve en güzel örneklerinden biri şu şekildedir. “Yâ Rab! Şu Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın bereketi hürmetine, bize ihsan ettiğin maddî ve mânevî rızkımıza bereket ihsan et!” 1 bu şekilde duâ ettikten sonra, Rabbimiz, muhakkak bize istediğimiz bereketi verecektir.
Meselâ;
“(Mahlûkatının sayısınca, Zâtına lâyık şekilde, Arşının ağırlığınca, kelimelerinin mürekkebi miktarınca hamd ederek Seni her türlü kusur ve noksandan tenzih ederiz. Bütün peygamberlerinin, evliyâlarının ve meleklerinin tesbihâtıyla Seni tesbih ederiz.) 2
Hem meselâ;
(Bütün mahlûkatının bütün tesbihatıyla ve bütün masnuatının dilleriyle Seni tesbih ederiz.) 3
Hem meselâ; (Allah’ım! Kâinatın zerreleri ve onlardan mürekkeb varlıkların adedince Muhammed’e (asm) rahmet eyle.) bu duâdaki ‘kâinatın zerreleri’ ve ‘Onlardan mürekkeb (o zerrelerin birleşmesinden oluşmuş) varlıklar’ın adedi biz insanların saymakla bitiremeyeceği sayıdadır. Yani sonsuza yakın şekilde Hz. Muhammed’e (asm) rahmet eyle demektir.
Üstad Bediüzzaman Said Nursî, Risale-i Nur’un birçok yerinde de Esma-ı Hüsnayı kullanarak duâ ve niyazda bulunmuştur.
İlk örneğimiz, 17. Söze alınmış olan şu münacat’tır. Üstad, bunun hakkında bir ön yazı da yazmıştır.
Dipnotlar:
1- Mektubat. 119.
2- Sözler. 325.
3- Sözler. 325.