“Düğünlerle ilgili yazınızı okudum, kaleminize sağlık. Bu konuda birkaç yazı daha yazmak lâzım. Helâl haram denilince insanların aklına çoğunlukla makyaj, kadın erkek karışık oynamalı ortamlar vs. geliyor. Ama işin bir de israf boyutu var ki, sıklıkla ihmal ediliyor. Abartılı düğün dâvetiyeleri hem kaynak hem para israfı, binlerce liralık gelinlikler/ damatlıklar, yeme içmede olan israfa hiç girmiyorum. Birçok yuvanın temeli israf üzerine kuruluyor bu şekilde.” M. A.
‘Helâl dairesi ve düğünlerimiz’ yazıları, evlilik aşamasında olan ya da yeni evlenmiş çiftler ciddî ilgi gördü.
Tabiî düğün ve israf deyince, kime göre israf israftır, kime göre o ihtiyaç ihtiyaçtır veya değildir, değişken bir konu. Ama insanın bozulmamış vicdanı, ona doğruyu fısıldar. Yeter ki insan doğruyu yapma cesareti ve iradesini gösterebilsin.
Yukarıdaki mesajda da belirttiği gibi, evlilikte israf konusu problemlerin başında gelmektedir. Helâl dairesi, her şeyde olduğu gibi bu konuda da çözümdür. Atılacak bütün makul adımlar genç çiftlerin geleceğine olumlu bir katkı yapacağı gibi, atılması gerektiği halde, imkân da varken atılmayan adımlar çiftlerin geleceklerine olumsuz bir iz bırakacaktır. Anlayış ve tatlılık aranan durum.
Ne sınırları zorlayan takı istekleri ne de atılması gereken makul adımları atmamak ikisi de sevgiyi yaralar. Ailelerin şartları, imkânları vs. dikkate alınarak, anlayış ve hoşgörüyle konuşmak ve kolaylaştırmak en güzelidir.
Konu, neresinden bakılırsa bakılsın, ‘helâl dairesi’ etrafında şekilleniyor.
Peki kişi, helâl kazancını, yine helâl keyif ve lezzetleri takip etmede kullanabilir mi? Helâl kazanç, nimetlerinin şükrünü eda etmek, israfa ve aşırılığa kaçmamak ve toplumun genel yaşantısından uzaklaşmamak gibi şartlar dikkate alındığında; ‘helâlin izharı da, -Allah’ın verdiği nimetleri yine O’nun yolunda kullanmak- helâldir’ demek, yanlış olmasa gerektir.
Anlaşılıyor ki; mutluluk, ‘helâl’dedir. Kazancın helâl olması yetmiyor, tasarrufun da helâl sınırlarda olması şarttır. Nimete sahip olmak emanet olduğu gibi, o nimeti tasarruf etmek de bir başka emanettir. Emanete ihanet etmemek de, yani nimetin helâlliği, Verenin rızası doğrultusunda kullanmaktadır.