Doğu yıldızı Hoşap

Doğu yıldızı Hoşap

YAŞAM Haberleri

Van Hakkâri yolu üzerindeki Hoşap; tarihî kalesi, medreseleri, türbeleri ve hanları ile açık hava müzesi gibi...

İRFAN ÖZFATURA

Bulmacalarda çok rastlanır. Eski dilde su? İki harfli?         
“Ab!”                
Demek ki “Hoş ab” “Güzel su” oluyor. Birileri nedense Türkçeden Türkçeye çevirmiş "Güzelsu" yazmışlar tabelaya.
Hoşap Irmağı, Hoşap Köprüsü, Hoşap Kalesi...
Soruyorlar nerede? “Güzelsu’da!”
Haydaaa.
Olmuyor tabii, dönüp geliyor, sarıyorlar başa.

MERAKLISINA
Arkeoloji ile ilgilenenler dünyanın taa öbür ucundan gelip Göbeklitepe'yi geziyor, doyamıyor.
Herşey meraklısına, anlayan kimbilir neler buluyor orada?
Hasılı Göbeklitepe Şanlıurfa’yı uçurdu, turizmde sınıf atlattı.
Peki böyle bir şey Van'da olamaz mı?
Şöyle anlatıyorlar: Van Hakkâri arası 200 km ve takriben üç saat. Tamam yol keyifli, bir süre Van Gölü sahilinde gidiyorsunuz, bir süre Zernek Barajı kıyılarında. Sonra takılıyorsunuz Zap Suyu’na. Çılgın ırmak köpük köpük, bir sağınıza geçiyor, bir solunuza. Muhteşem bir manzara.
Coğrafya tamam da, ya tarih?
Havalide köklü medeniyetler yaşamış ama izleri bile kalmamış.
Hoşap istisna.

Doğu yıldızı Hoşap

BUCAKTAN FAZLASI
Anadolu’daki en müzeyyen ve en diri kalelerinden biri Hoşap'ta. Özene bezene yapılmış, albenili, haşmetli, âdeta saraylı edasında.
Yolu ilk defa düşenler böyle bir şey beklemiyor tabii, kale ansızın karşılarına çıkınca tutulup kalıyor. “İki dakika duramaz mısınız” diye yalvarıyorlar, “birkaç resim çekip gelsem şurada.”
-Neyin resmini? Kalenin mi? Köprünün mü?  Camilerin mi? Medreselerin mi? Hanların mı? Hamamların mı? Kervansarayın mı yoksa?
-Burası o kadar zengin mi ya?
-Sen ne diyorsun? İnersen üç saat yetmez sana.
Ayrıca türbeleri var ve menkıbelerine aşina olduğunuz büyükler medfun bağrında.
Evet çok dolu, lakin sandık açılmamış, hazine kapak altında.  
Hâl böyle olunca mola verenler, bi’ çay içip kaçıyor. Kimse keşfe çıkmıyor.
Yeri gelmişken söyleyelim suyu hakikaten güzel, çayı kokulu ve yakut gibi parlıyor bardakta.

NEREDEN DÖNERSEN KÂR
Van YYÜ’den Doç. Dr. Mehmet Top ve ekibinin yürüttüğü kazıda üç ayrı hamamla karşılaşılıyor, düşünün o yıllarda suyu künklerle taşıyor, temiz ve müstamel hattını ayrı tutuyorlar.  
Kalenin mazisi hayli eski, kayalara oyulan basamaklar Urartu işine benziyor. Zaten Van İran yoluna hâkim olmak isteyen, burada mevzilenmek zorunda.
Eskiden kervanlar Gürpınar Ovası, Çavuştepe Kalesi önünden geçip Hoşap Suyu Vadisi’ni takip eder, Zab Başı ve Kelişin üzerinden Urmiye Gölü’ne uzanırlarmış.
Peki Bizans, Vaspurakan, Abbasi, Selçuklu, İlhanlı, Karakoyunlu ve Akkoyunlu dönemlerinde belde ne hâlde?
Orasını bilmiyoruz. Ancak şurasını biliyoruz ki, Yavuz Sultan Selim, Türk İslam birliğini kurmayı çok istiyor. Bölgeden yana içi rahat, aşiretler onun yanındalar. Safevilerle limoni olduğumuz günlerde Acem’e geçit verilmiyor.

Doğu yıldızı Hoşap

MAHMUDİ BEYLERİ
Kartal yuvasını andıran kaleyi dört asır evvel Mahmudilerden Sarı Süleyman Bey yaptırıyor. Bunlar Sünni ve Şafii bir hanedan. Osmanlıya sadıklar, sanatı ve sanatçıyı seviyor, Hoşap’ı eserlerle donatıyorlar.
Hoşap Çayı Başkale civarında (İspiriz Dağları, Norduz Yaylası) doğuyor, Zernek Baraj’ında soluklanıp Havasor’a iniyor ve Gevaş yakınlarında Van Gölü’yle buluşuyor.
Evliya Bey Köprüsü üç kemerli yapısı ile şırıl şırıl akan ırmağa yakışıyor.
Yakışıyordu diyelim şu an etrafı örülmüş barakalarla.
Hoşap’ın ilim dünyasında da yeri var. Seyyid Abdurrahman Kutup ve Molla Ömer hazretleri çok âlim yetiştiriyor. Hasanbey ve Evliyabey Medreselerine hem havaliden hem hudut ötesinden talebe geliyor, Seyyid Hüseyin Mezarlığı’nda nice Hakk âşığı medfun bulunuyor.

NARİN KALE
Kitabesine bakarsanız Kale-i Mahmudi (halk arasındaki adıyla Narin Kale) Hicri 1052 (1643) de inşa edilmiş, ancak Matrakçı Nasuh 1548 yılında bahis açtığına göre, daha önce de mevcut olduğu akla geliyor.
İç kale net bir şekilde duruyor, ancak dış kale hem zamana hem zemine yenilmiş, yok olma tehdidi ile karşı karşıya.
Umarız dış surları da kapılarıyla burçlarıyla ortaya çıkarır, kalıntıları duran eski camiyi ayağa kaldırırlar.
Hisar kapısı geniş yüksek ve çok sanatlı. Kale içerisinde Mahmudi Sarayı, mescid, seyir köşkü, haremlik, selamlık, fırın, sarnıç ve zindan bulunuyor.
Malum yeni müdafaa anlayışında sarp surların, sivri kulelerin manası yok, hâliyle kale de metruk kalıyor.

MEDRESELER
Hoşap'da adını sık duyacağınız Evliya Bey farklı bir insan olmalı, büyükleri bir işaret görmüş ki bu adı koymuşlar ona. Gevirhan Mezarlığı’nda yer alan medresesinin kitabesi yok. Ancak yaşanan döneme bakarak 17. yy. eseri diyebilirsiniz rahatlıkla. Talebe hücreleri, mescid ve idareci odaları avlu etrafında sıralanıyor. Medresenin güneyindeki türbenin Süleyman Bey için yapıldığı sanılıyor. Eğimli bir arazide, kare bir kaide üzerinde, dıştan sekizgen, içten ise daire planında. Hasan Bey Medresesi ise beldenin batısında, mezarlık arasında. Kitabeye göre, İvaz oğlu Hasan Bey (1563) hayratı. Kesme taştan inşaa edilmiş, mescidi, türbesi  ve hücreleri ayakta.

Doğu yıldızı Hoşap

HEYY HANCI!
Bey Hanı da Mahmudi Beylerinden yadigâr. Dikdörtgen planlı ve dört sahandan meydana geliyor. Üç asır evvel hareketliydi mutlaka, sonra atıl kalıyor. Cephesini dükkânlar kapatıyor, bir kısmı da toprağa gömülüyor. Günümüzde şahsa ait, ahır olarak kullanılıyor.
Ne yazık ki, Hoşap ve civarı ormandan yana fukara. Sadece kavaklara rastlayabilirsiniz, onlar da su kenarlarında.
Tamam kışı sert olabilir ama şüphesiz soğuktan hoşlanan ağaçlar da var.
Halk daha ziyade tarım ve hayvancılıkla geçiniyor. Yağı, balı, peyniri beğeniliyor. Yol üzerinde olduğu için ticaretten yana şanslı.
Eğer biraz yeşillendirilse ve şu turizm potansiyeli değerlendirilse var ya…

 

Düzenleyen:  - YAŞAM
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...