29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 21°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

DİTAP (3): Nuh'un gemisi

Cengiz Çakır

Cengiz Çakır

Gazete Yazarı

Yazının başlığı sakın sizi şaşırtmasın. Tanıtımın yapıldığı basın toplantısında ve proje ile ilgili yayınlarda Mevlânâ’ya öykünerek kullanılan ifade aynen şöyle:

'Kim olursan ol, dijital tarım pazarına gel!'

Burası, kuruluşuna devletin öncülük ettiği tarım ürünleri pazarlama yapısı mı? Yoksa Nuh’un gemisimi?

Soralım o zaman, ülkemiz dahil bütün dünya çiftçilerini sömüren ulusötesi şirketlere kapınız açık mı? Öyleyse bunların parasal ve politik güçleriyle nasıl baş edeceksiniz? Teşvik ve kredilerinizden onlar da yararlanacak mı?

Tarım ürünlerinin dış satımı ile uğraşan firmalar alım ve satım bağlantıları yapmışsa, yurt içi talebin karşılanması nasıl güvence altına alınacak? Patates, soğan ve limon örneğinde olduğu gibi kısıtlama getirecek misiniz? Bu güçlü firmaların baskısına dayanabilecek misiniz?

Küçük üreticilerimizin bu devlerin ayakları altında ezilmesini önleyecek bir yöntem düşünüldü mü ?

ÖZEL SEKTÖRÜN KERAMETİ

Daha önce “Milli Tarım Projesi” adı altında gündeme getirilen, tarımın bütünüyle eline teslim edileceği Semerat Holding tepkiyle karşılanmıştı. Şimdi tarımsal ürün pazarlama sistemi Türkiye Odaları ve Borsalar Birliği'ne teslim ediliyor.

Türkiye’de pekçok kimse tarımın bittiğini ileri sürüyor. Özellikle 1980’lerden sonra aymazlıkla sürdürülen özelleştirme politikalarının sonucunda bu noktaya geldik. Özelleştirmede ve özel kesimde bir keramet olsaydı bu durumda olmazdık.

Salgın hastalık döneminde bütün dünya kamucu yöntemleri benimsiyor. Tarım politikasını oluşturma ve uygulama konusunda birinci derecede sorumluluk sahibi Tarım ve Orman Bakanlığı’nın, tarımsal ürün pazarlama sistemini, ticaret erbabının üst örgütüne devretmesi anlaşılır bir husus değildir.

Gıda güvenliği açısından bütün bu firmaları denetlemekle görevli Tarım ve Orman Bakanlığı nasıl oluyor da pazarlamayı onların hazik ve nazik ellerine (!) emanet ediyor?

TOBB yöneticileri, devlet adına bir yetki kullanamazlar ve yaptırım uygulayamazlar. Yetkisiz sorumluluk olmaz. Yetkisiz olarak böyle bir karmaşık sistemi nasıl yönetecekler? Devlet yetkileri, devletin çalışanları tarafından kullanılır. Devlet çalışanları amirlerine bağlıdır, patronlardan emir almazlar.

EN ZOR OL ANI

Yaş meyve ve sebzeler fazla miktarda su içerdikleri için çabuk bozulurlar. Hantal yapıda ve nazik ürünlerdir. Özel ambalajlar içinde, örselenmeden taşınmaları gerekir. Canlıdırlar, dolayısıyla soluk alıp verirler. Muhafaza edildikleri sırada karbon dioksit ve etilen gibi gazlar çıkar. Sıcaktan etkilenerek çabucak pörsürler. Soğuk zincirle taşınmazlarsa hızla kaliteleri kötüleşir, raf ömrü kısalır. Kamyonlarla yapılan bu sevkiyat, uzun yolun ve sarsıntının etkisiyle ürünün hırpalanmasına yol açar. İthal malı petrolle yapılan üretimin ve taşımacılığın maliyeti yüksektir. Soğutma donanımı olan gemilerle kitlesel taşımacılık yapılarak navlun giderlerini azaltmak mümkün olabilir.

Yaklaşık olarak ürünün üçte birine ulaşan kayıp oranı söz konusudur. Teslim edilen ürünün alıcı tarafından kabul edilmemesi halinde ürünün imha edilmesi için yapılan masrafları bile üretici karşılayacaktır.

SONUÇ

Dijital pazarlama projesinin kısaltması olan DİTAP’ı tartışırken, bitab düştük. Gençliğimden aklımda kalan bir dize var:

“A kızım, sonumuz şimdiden belli

Sende bu güzellik, bende bu züğürtlük olduktan kelli.”

Bir de Arapça’dan uyarlama bir halk deyimi:

“Külli mafiş, olmaz bu iş.”

Çok mu kötümserim? Yanılmayı çok isterdim. Vadedilen başarıların onda biri ortaya çıkarsa ayakta alkışlayacağıma söz veriyorum.

En iyisi bu konuda yapılması gerekenleri sıralayalım. Üzüm, incir, zeytin ve pamuk konusunda faaliyet gösteren TARİŞ, yine pamuk konusunda ANT BİRLİK ve ÇUKOBİRLİK, yağlı tohumlarda TRAKYA BİRLİK ve MARMARA BİRLİK, baklagillerde GÜNEYDOĞU BİRLİK, fındıkta FİSKO BİRLİK başta olmak üzere GÜLBİRLİK, KOZA BİRLİK gibi TARIM SATIŞ KOOPERATİF BİRLİKLERİ’ni ve bağlı kooperatifleri işlevsel hale getirmeliyiz.

Köy Kalkınma Kooperatifleri birleştirilerek her ilçede güçlü bir kooperatif oluşturulmalıdır. Her türlü alet ekipmanı kapsayan makine parkı ile, uzman teknik ve idari personeli çalıştıracak yapıya kavuşturulmalıdır. Yerel katılımcılarla birlikte üretim planlaması yapılarak sağlıklı şekilde tarım ürünlerinin elde edilmesi sağlanmalıdır.

Aynı şekilde büyük tüketim kooperatifleri kurulmalı ve güçlendirilmelidir. İşçi ve işveren sendikaları, kamu kurumları, özel şirketler kooperatifleri desteklemelidir. Üretim ve tüketim kooperatfileri arasında kurulacak bağlantılarla arz ve talebin uyuşması kolaylaşacaktır