Uygulamada, disiplin hapsi ile tazyik hapsi ilamlarının infazı konusunda zaman zaman farklı şekillerde ilamların yerine getirilmesi söz konusu olabilmektedir.

Başka bir söylemle, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun[1] 60.  maddesinde[2] ifade edilen hapsen tazyik ile 9.6.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nda[3] yer alan tazyik hapsi veya hapisle tazyik kararlarının infazında bazen farklı uygulamalar görülebilmektedir.

Bu konuda iki farklı uygulama görülmektedir:

1. Uygulama: Bazı Cumhuriyet Başsavcılıkları, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzüğün 193 ncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi uyarınca, çağrı kağıdı ve yakalama emri çıkartmadan söz konusu ilamları doğrudan kolluğa gönderilmek suretiyle ilamları infaz etmektedir.

2. Uygulama: Bazı Cumhuriyet Başsavcılıkları ise, öncelikle çağrı kağıdı düzenleyerek akabinde diğer hapis cezalarında olduğu gibi tebliğe rağmen on gün içerisinde başvuru yapılmadığı takdirde yakalama emri çıkartarak infazı sağlamaktadır.

Bu iki farklı uygulamanın hangisinin mevzuata uygun olup olmadığı noktasında mevzuat hükümlerinin değerlendirilmeye alınması gerekmektedir. Diğer bir deyişle, uygulamada birliğin sağlanması açısından konunun değerlendirilmeye muhtaç olduğu gözükmektedir.

MEVZUAT HÜKÜMLERİ

2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının “Kişi hürriyeti ve güvenliği” kenar başlıklı 19 uncu maddesinin birinci fıkrasında; herkesin kişi hürriyeti ve güvenliğine sahip olduğu ifade edilmektedir.

Aynı yasal düzenlemenin ikinci fıkrasında ise, şekil ve şartları kanunda gösterilmek ön şartıyla, mahkemelerce verilmiş hürriyeti kısıtlayıcı cezaların ve güvenlik tedbirlerinin yerine getirilmesi, bir mahkeme kararının veya kanunda öngörülen bir yükümlülüğün gereği olarak ilgilinin yakalanması veya tutuklanması halleri dışında kimsenin hürriyetinden yoksun bırakılamayacağı hüküm altına alınmıştır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “Hapis ile tazyik” kenar başlıklı 76 ncı maddesinde;[4] Mal beyanında bulunmayan borçlunun, alacaklının talebi üzerine beyanda bulununcaya kadar icra mahkemesi hâkimi tarafından bir defaya mahsus olmak üzere hapisle tazyik olunacağı, Ancak bu hapis süresinin üç ayı geçemeyeceği ifade edilmektedir.

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun “Mal bildiriminde bulunmayanlar” kenar başlıklı 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasında kendisine ödeme emri tebliğ edilen borçlunun, 7 günlük müddet içinde borcunu ödemediği ve mal bildiriminde de bulunmadığı takdirde mal bildiriminde bulununcaya kadar bir defaya mahsus olmak ve üç ayı geçmemek üzere hapisle tazyik olunacağı hususu kurala bağlanmıştır.

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 60 ıncı maddesinin ikinci fıkrasında ise, Hapisle tazyik kararının, ödeme emrinin tebliğini ve 7 günlük sürenin bitmesini müteakip tahsil dairesinin yazılı talebi üzerine icra tetkik mercii hakimi tarafından verileceği hüküm altına alınmıştır.

Hapisle tazyik kararının Cumhuriyet Savcılığınca derhal infazı gerekmektedir. (AATÜHK md. 60/3)

İcra tetkik mercii hâkimi tarafından verilen hapsen tazyik kararları her türlü harç ve resimden muaf tutulmuştur. (AATÜHK md. 60/4)

5275 sayılı Kanunun 121 inci maddesine dayanılarak çıkartılan Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi İle Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzüğün “Disiplin hapsi ve tazyik hapsi kararlarının infazı” kenar başlıklı 193 üncü maddesinde Disiplin ve Tazyik hapsi kararlarının Cumhuriyet başsavcılığınca ne şekilde infazının gerçekleştirileceği hüküm altına alınmıştır.

DİSİPLİN HAPSİ KARARLARININ İNFAZI

Disiplin hapsinin infazı Cumhuriyet başsavcılığınca şu şekilde yerine getirilmelidir:

a) Deftere kayıt: Mahkemece verilen disiplin hapsi kararları, öncelikle disiplin hapsine mahsus deftere kaydedilmelidir. (Tüzük md. 193/1-a)

b) Hükümlüye çağrı: Disiplin hapsi cezası, deftere kayıt edildikten sonra infazı amacıyla, on gün içinde Cumhuriyet başsavcılığına gelmesi için hükümlüye çağrı belgesi gönderilmelidir. (Tüzük md. 193/1-b)

Bu süre içinde hükümlünün gelmemesi veya kaçması halinde yakalama emri düzenlenir. (Tüzük md. 193/1-b)

İlgilinin bu adreste bulunamaması halinde karar, yargı çevresi dışındaki o yer Cumhuriyet başsavcılığına gönderilir. (Tüzük md. 193/1-b)

c) İnfaz kurumunda yerine getirilme: Kanun hükümlerine göre disiplin hapsi, kaldırılmadığı veya düşürülmediği takdirde kurumda yerine getirilir. (Tüzük md. 193/1-b)

TAZYİK HAPSİ KARARLARININ İNFAZI

Tazyik hapsi kararlarının Cumhuriyet başsavcılığınca infazında aşağıdaki esas ve usuller uygulanacaktır:

a) Deftere kayıt: Mahkemece verilen tazyik hapsi kararları, öncelikle bu kararlara mahsus deftere kaydedilmelidir. (Tüzük md. 193/2-a)

b) Kararın İlgili Kolluk Birimine İnfazı için gönderilmesi: Tazyik hapsi kararları, hükümlünün kararda belirtilen adresinde bulunan mahalli kolluk kuvvetlerine veya ilgilinin bu adreste bulunamaması halinde yargı çevresi dışındaki o yer Cumhuriyet başsavcılığına gönderilmelidir. (Tüzük md. 193/2-b)

c) İnfaz kurumunda yerine getirilme:  Kanun hükümlerine göre tazyik hapsi kararı kaldırılmadığı sürece, kurumda yerine getirilir. (Tüzük md. 193/2-c)

Ayrı kayıt tutulması esası

Disiplin hapsi ve tazyik hapsi kararları için kurumda ayrı bir kayıt tutulur.[5] (Tüzük md. 193/3) Bu kayıt işlemleri UYAP üzerinde bulunan ilgili modül kullanılarak yerine getirilmektedir.

Disiplin hapsi ve tazyik hapsi kararlarının infaza ilişkin özellikleri

Disiplin hapsi ve tazyik hapsi kararları, cezaların infazı açısından üç özelliğe sahiptir: (Tüzük md. 193/4)

1. Disiplin hapsi ve tazyik hapsi kararları,  tekerrüre esas olmaz.

2. Disiplin hapsi ve tazyik hapsi kararlarının infazında koşullu salıverilme hükümleri uygulanmaz.

3. Disiplin hapsi ve tazyik hapsi kararları, adli sicil kayıtlarına işlenmez.

5275 sayılı Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun amacı

5275 sayılı Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun[6] 1 inci maddesinde, bu Kanunun amacının, ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazına ilişkin usul ve esasları düzenlemek olduğu ifade edilmektedir.

5275 sayılı Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 19 uncu maddesinin birinci fıkrasında ise; hükümlünün, hapis cezası veya güvenlik tedbirinin infazı için gönderilen çağrı kâğıdının tebliği üzerine on gün içinde gelmemesi, kaçması veya kaçacağına dair şüphe uyandırması durumunda, Cumhuriyet savcısının yakalama emri çıkartacağı hüküm altına alınmıştır.

Bu yasal düzenlemeler ışığında, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un, ceza ve güvenlik tedbirlerine dair hususları kapsamına aldığını ve tazyik hapislerine ilişkin bir hususa yer verilmediğini söyleyebiliriz.

Yukarıda da belirtildiği üzere, 6183 sayılı Kanunun 60 ıncı maddesinde hüküm altına alınan kurala göre, hapisle tazyik kararlarının Cumhuriyet savcılarınca derhal infaz edilmesi gerekmektedir.

Diğer bir deyişle, bu konuda herhangi bir çağrı kâğıdı veya akabinde bu çağrıya uyulmaması durumunda yakalama emri düzenlenmesi gerektiği kuralına yer verilmemiştir.

Ayrıca Tüzüğün 193 ncü maddesindeki düzenlemede de çağrı kağıdı ve yakalama emri aranmamıştır.

Disiplin hapsi ile tazyik hapsinin infazı açısından neden farklı uygulama yapılması gerektiği konusunun doğru analiz edilebilmesi için  disiplin ve tazyik hapsine ilişkin kavramlara, niteliklerine ve sonuçlarına ilişkin bir değerlendirme yapılmalıdır.[7]

DİSİPLİN HAPSİ

Tanım

Disiplin hapsi; 5271 sayılı CMK’nin tanımlar başlıklı 2. maddesinin (l) bendinde “Kısmî bir düzeni korumak amacıyla yaptırım altına alınmış olan fiil dolayısıyla verilen, seçenek yaptırımlara çevrilemeyen, önödeme uygulanamayan, tekerrüre esas olmayan, şartla salıverilme hükümleri uygulanamayan, ertelenemeyen ve adlî sicil kayıtlarına geçirilmeyen hapsi ” olarak ifade edilmiştir.

Disiplin Hapsinin Özellikleri

5271 sayılı CMK’de yer alan disiplin hapsi tanımı, disiplin hapsinin bazı özelliklere sahip olduğu göstermektedir.

Disiplin hapsinin özellikleri şunlardır:

1) Düzen koruma amacı taşır.

2) Ödetme ve önleme amacı taşıyan bir yaptırımdır.

3) Seçenek yaptırımlara çevrilemez.

4) Önödeme uygulanamaz.

5) Tekerrüre esas alınamaz.

6) Şartla salıverilme hükümleri uygulanamaz.

7) Ertelenemez.

8) Adlî sicil kayıtlarına geçirilemez.

Disiplin Hapsinin Niteliği

Kişinin yükümlülüğe aykırı davranmamak konusunda mecburiyeti bulunmamaktadır. Ancak, kişi bazı durumlarda bir yükümlülüğe uygun davranmaya belli ölçüde icbar edilebilmektedir.

Başka bir deyişle kişi, bazı durumlarda yükümlülüklerinin gereğine yerine getirmesini sağlamak için icbar edilebilmekte ve bu amaçla bir süreye kadar hürriyetinden yoksun bırakılabilmektedir.

Bu hürriyetten yoksun bırakma olgusu, bir disiplin hapsi niteliği taşımaktadır. Ancak, yükümlülüğün yerine getirilmesi halinde, bu yaptırımın uygulanmasına derhal son verilmektedir. Bu bakımdan söz konusu disiplin hapsine ilişkin olarak kanunda sadece azami bir süre belirlenmektedir.

Kişi kendisine terettüp eden yükümlülüğün gereğini yerine getirmeye zorlanmak amacıyla ancak belli bir süreye kadar hürriyetinden yoksun bırakılabilecektir.

Bu sürenin dolması halinde; kişi, yükümlülüğünün gereğini yerine getirmemiş olsa bile hürriyetinden yoksun bırakılmasına ilişkin yaptırım uygulanmasına son verilerek serbest bırakılacaktır.[8]

TAZYİK HAPSİ

Tanım

Disiplin hapsinin aksine, tazyik hapsi CMK ve diğer yasalarda tanımlanmamıştır. Belirtmek gerekir ki, tazyik hapsi uygulanış şekli bakımından CMK’nin 2. maddesinde tanımı yapılan “disiplin hapsi”ne benzemektedir. Bu nedenle, tazyik hapsinin disiplin hapsine benzer özelliklere sahip olduğu öğreti ve uygulamada kabul edilmektedir.

Tazyik hapsi “bir kimseyi yapmak zorunda olduğu edimi yerine getirtmek amacı ile hapsetmek; hapsederek zorlama; hapis yoluyla belli bir davranışta (edada) bulunmaya zorlama” için verilen bir yaptırımdır.[9]

Tazyik Hapsinin Özellikleri

Tazyik hapsinin özellikleri şunlardır:[10]

1) Bir kimseyi yapmak zorunda olduğu edimi yerine getirtmek amacı taşır.

2) Hapis cezası ile zorlama amacı taşıyan bir yaptırımdır.

3) Seçenek yaptırımlara çevrilemez.[11]

4) Önödeme uygulanamaz.[12]

5) Tekerrüre esas alınamaz.[13]

6) Şartla salıverilme hükümleri uygulanamaz.

7) Ertelenemez.[14]

8) Adlî sicil kayıtlarına geçirilemez.

9) Tazyik hapsini gerektiren suçların tamamı, şikâyete tabi olmasına karşın uzlaşmaya tabi değildir.[15]

10) Tazyik hapsi hangi yükümlülüğün yerine getirilmemesi sebebi ile verilmiş ise o yükümlülüğün ifa edilmesi ile sona erer.[16]

11) Tazyik hapsinde belli bir cezaya hükmolunmaz.[17]

Tazyik Hapsinin Niteliği

Tazyik hapsinin amacı, genel olarak belli bir yükümlülüğün yerine getirilmesini temin etmektir. Fakat bu amacın her bir suça göre farklı özellikler gösterebileceği de unutulmamalıdır.

Örneğin gerçeğe aykırı mal beyanında bulunma suçunda failin tabi tutulduğu tazyik hapsinin amacı bu tazyik süresince failin gerçeğe uygun mal beyanında bulunmasını sağlamaktır.

Oysa İİK’nın 341. maddesinde düzenlenen çocuk tesliminden kaçınma suçunda failin bu maddeye aykırılık nedeni ile “6 aya kadar tazyik hapsi ile” cezalandırılmasında amaç çocuğun teslimini sağlamaktır.

Özet ve sonuç olarak, fail hangi eylemi yapması/yapmaması nedeni ile cezalandırılıyor ise amaç kanun hükmüne uygun hareket etmesini temin etmektir.

Disiplin Hapsi ile Tazyik Hapsi Arasındaki Farklar

4.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (l) bendinde disiplin hapsinin tarifi yapılmasına ve bu tanımlamada disiplin hapsinin sadece sonuçlarına değinilmesine, anılan Kanunda tazyik hapsiyle ilgili olarak herhangi bir tanıma yer verilmemiştir.

Öğreti ve uygulamada, tazyik hapsinin bir kişiyi kendisine düşen yükümlülüğün gereğini yerine getirmeye zorlamak amacıyla verilen bir yaptırım olduğu ifade edilmektedir.

Tazyik hapsinin ise disiplin hapsi gibi seçenek yaptırımlara çevrilemeyen, ön ödeme uygulanamayan, tekerrüre esas olmayan, koşullu salıverilme hükümleri uygulanmayan, ertelenemeyen ve adli sicil kayıtlarına geçirilmeyen hapis özelliklerinin olduğu konusunda uygulama ve öğretide herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır.

Disiplin hapsi ile tazyik hapsi arasındaki temel fark şudur;

Tazyik hapsi, bir yükümlülüğün yerine getirilmemesinden dolayı verildiği için bu yükümlülüğün yerine getirilmesiyle son bulmaktadır.

Disiplin hapsi ise, bir yükümlülüğün yerine getirilmemesinden dolayı değil, kısmi bir düzeni korumak amacıyla yaptırım altına alınmış olan bir fiilin işlenmesi dolayısıyla verilmektedir.

Bu yüzden o işin yapılması ve yerine getirilmesi disiplin hapsini sona erdirmeyecektir.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nda  disiplin hapsi ve tazyik hapsi ile ilgili bir takım düzenlemeler bulunmaktadır.

Belirtmek gerekir ki; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nda düzenlenen suçların ekonomik suçlar olmaları nedeniyle kanun koyucu bu konuda esnek davranmış ve borcun ödenmesini disiplin hapsinin düşmesi için yeterli saymıştır.

Yukarıda belirtmiş olduğumuz açıklamalar ışığında; disiplin ve tazyik hapsinin niteliği ve doğurduğu sonuçlar dikkate alındığında, bir suç karşılığında öngörülen bir ceza değil, yaptırım altına alınmış bir fiil dolayısıyla verilen tedbirden ibaret olduğunu ifade edebiliriz.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “Cezai hükümler” başlıklı onaltıncı babında yer alan hükümler incelendiğinde iki tür yaptırıma da yer verildiği gözlenecektir.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun; 338/2,[19] 340,[20] 341,[21] 343[22] ve 344[23] üncü maddelerinde tazyik hapsi hüküm altına alınmıştır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun; 337[24] ve 339[25] uncu maddelerinde disiplin hapsi gerektiren eylemlere yer verilmiştir.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun; “Alacaklısını zarara sokmak kasdiyle mevcudunu eksilten borçluların cezası” başlıklı 331,[26]

“Aczine kendi fiiliyle sebebiyet veren veya vaziyetinin fenalığını bilerek ağırlaştıran borçlunun cezası” başlıklı 332,[27]

“İflas ve konkordato işlerinde hususi menfaat temin edenlerin cezası” başlıklı 333,[28]

“Ticari işletmede yöneticinin sorumluluğu” başlıklı 333/a,[29]

“Konkordatoda veya sermaye şirketleri ile kooperatiflerin uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırılmasında yetkili kimseleri hataya düşüren ya da konkordato veya uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırma koşullarına uymayan borçlunun cezası” başlıklı 334,[30]

“Müflisin mallarını vermeyenler hakkındaki cezalar” başlıklı 336,[31]

“Ticareti terk edenlerin cezası” başlıklı 337/a,[32]

“Hakikata muhalif beyanda bulunanların cezası” başlıklı 338/1,[33]

“Sermaye şirketlerinin iflasını istemek mecburiyetinde olanların cezası” başlıklı 345/a[34] ve

“Artırmadan çekilme” başlıklı 345/b maddelerinde ise 5237 sayılı Kanunun 49 ve 52 nci maddelerinde öngörülen hapis ve adli para cezalarına ilişkin yaptırımlar hüküm altına alınmıştır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun, bu bapta yer alan cezai hükümlerden 333, 336 ve 345/b bendi dışında yer alan yaptırımlara, icra mahkemesince karar verilebilmesi için alacaklının veya ilgililerin şikayeti zorunludur.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 346 ncı maddesinde,[35] bu Kanun hükümlerine göre disiplin ve tazyik hapsine icra mahkemesinin karar vereceği, bu bapta yer alan suçlarla ilgili davalara da icra mahkemesinde bakılacağı hükme bağlanmıştır.

5237 sayılı Kanunun 45 inci maddesinde; suç karşılığında uygulanan yaptırım olarak cezalar, hapis ve adli para cezaları olarak belirlenmiştir.

Ayrıca 12.1.2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 151 inci maddesinin ikinci fıkrasında; “Avukatlar hariç, bir kimse, ihtara rağmen mahkemenin düzenini bozar veya mahkeme huzurunda uygun olmayan bir söz söylemeye veya davranışta bulunmaya devam ederse derhal yakalanır ve hakkında dört güne kadar disiplin hapsi uygulanacağı” hüküm altına alınmıştır.

5271 sayılı CMK’nin “Tanıklıktan ve yeminden sebepsiz çekinme” kenar başlıklı 60 ıncı maddesinde; “Yasal bir sebep olmaksızın tanıklıktan veya yeminden çekinen tanık hakkında, bundan doğan giderlere hükmedilmekle beraber, yemininin veya tanıklığının gerçekleştirilmesi için dava hakkında hüküm verilinceye kadar ve her halde üç ayı geçmemek üzere disiplin hapsi verilebileceği” ifade edilmiştir.

5271 sayılı CMK’nin “Hakim veya başkanın yetkisi” kenar başlıklı 203 üncü maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarında ise; Mahkeme başkanı veya hakimin, duruşma düzenini bozan kişinin savunma hakkının kullanılmasını engellememek koşuluyla salondan çıkarılmasını emredebileceği, kişinin dışarı çıkarılması sırasında direnç göstermesi veya karışıklıklara neden olması halinde yakalanacağı ve hakim veya mahkeme tarafından, avukatlar hariç, verilecek bir kararla derhal dört güne kadar disiplin hapsine konulabileceği hüküm altına alınmıştır.

SONUÇ

Bu yasal düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 338/2, 340, 341, 343 ve 344 üncü maddelerinde yükümlülüğünü yerine getirmeyen borçlunun tazyik hapsiyle cezalandırılacağı,

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 76 ve 6183 sayılı Kanunun 60 ıncı maddesindeki yükümlülüğü yerine getirmeyen borçlunun ise hapisle tazyik olunacağı hükme bağlanmıştır.

Yukarıda belirtilen mevzuat hükümlerine göre hapisle tazyik veya tazyik hapsi ilamları, Cumhuriyet başsavcılığınca hapis ile tazyik defterine kaydedilerek infaz edilebilecektir.

Ancak Tazyik hapsi ilamlarının infazında şu hususlar gözetilmelidir:

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 338/2, 340, 341, 343 ve 344 üncü maddeleri uyarınca verilen tazyik hapsi ve 2004 sayılı Kanunun 76 ncı maddesi ile 6183 sayılı Kanunun 60 ıncı maddesi uyarınca verilen hapisle tazyik kararının; 5275 sayılı Kanunun 121 inci maddesinde düzenlenen yetkiye dayanılarak hazırlanan ve yürürlüğe giren Ceza ve İnfaz Kurumlarının Yönetimi İle Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzüğün 193 üncü maddesi uyarınca yerine getirilecektir.

Bu yasal düzenlemeye göre; tazyik hapsini içeren ilam, hapis ile tazyik kaydına kaydedilmesinden sonra çağrı belgesi veya yakalama müzekkeresi düzenlenmeden UYAP ortamında hükümlünün kararda belirtilen adresinde bulunan mahalli kolluk kuvvetlerine gönderilmelidir.

Şayet ilgilinin infaz savcılığının yetki alanındaki bir adreste bulunamaması halinde tazyik hapsi ilamı, yargı çevresi dışındaki o yer Cumhuriyet başsavcılığına gönderilerek ilamın ülke çapında infazının sağlanması gerekecektir.

Disiplin hapsi kararlarının infazı da, Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzüğün “Disiplin hapsi ve tazyik hapsi kararlarının infazı” başlıklı 193. Maddesinin birinci fıkrasında yer alan hükümlere göre yerine getirilmelidir.

(Bu köşe yazısı, sayın Dr. Suat ÇALIŞKAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.

KAYNAKÇA

Artuç Mustafa; Bıkmaz Raif; İcra - İflas Suçları ve Yargılama Usulü, Ankara – 2005.

Çetin, Emine Halman; İcra ve İflas Suçları, İzmir-2007.

Kaçak, Nazif; En Son Değişikliklerle Açıklamalı - İçtihatlı İcra ve İflas Suçları, Ankara – 2006.

Özgenç, İzzet; Ceza Hukuk Genel Hükümler, Ankara - 2008, 3.Bası.

Yılmaz, Ejder; Hukuk Sözlüğü, Ankara – 1996.

------------------------------

[1]  Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Kanun Numarası : 6183, Kabul Tarihi : 21/7/1953, Yayımlandığı Resmî Gazete : Tarih : 28/7/1953, Sayı : 8469, Yayımlandığı Düstur : Tertip : 3 Cilt : 34, Sayfa : 1658

[2] 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun “Mal bildiriminde bulunmayanlar” başlıklı 60. Maddesi şu şekilde düzenlenmiştir: “Madde 60 – (Değişik: 13/6/1963 - 251/2 md.) Kendisine ödeme emri tebliğ edilen borçlu, 15 günlük müddet içinde borcunu ödemediği ve mal bildiriminde de bulunmadığı takdirde mal bildiriminde bulununcaya kadar bir defaya mahsus olmak ve üç ayı geçmemek üzere hapisle tazyik olunur. Hapisle tazyik kararı, ödeme emrinin tebliğini ve 15 günlük müddetin bitmesini mütaakıp tahsil dairesinin yazılı talebi üzerine icra tetkik mercii hakimi tarafından verilir. Bu kararlar Cumhuriyet Savcılığınca derhal infaz olunur. İcra tetkik mercii hakimi tarafından verilen hapsen tazyik kararları her türlü harc ve resimden muaftır.”

[3]  İcra Ve İflas Kanunu, Kanun Numarası : 2004, Kabul Tarihi : 9/6/1932, Yayımlandığı Resmî Gazete : Tarih : 19/6/1932 Sayı : 2128, Yayımlandığı Düstur : Tertip : 3, Cilt : 13, Sayfa : 426.

4] Değişik: 24/5/1962-51/ 1md.

[5] Cumhuriyet Başsavcılıkları İle Adli Yargı İlk Derece Ceza Mahkemeleri Kalem Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin “Hapis ile tazyik defteri” kenar başlıklı 15 inci maddesinde; 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre tahsili lazım gelen bilumum vergi, resim, harç ve para cezaları ile 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümleri uyarınca infaz edilmek üzere Cumhuriyet başsavcılığına gönderilen hapisle tazyik kararlarının kaydına mahsus defter olduğu ifade edilmektedir. Hapis ile tazyik defteri; sıra numarası, borçlunun kimliği, borç nev'i ve miktarı, hapis ile tazyik kararını veren merci, tarih ve numarası, tutulduğu tarih, tutukevine alındığı tarih, tutulacağı süre, salıverme tarihi ve düşünceler sütunlarını ihtiva etmektedir.

[6]   Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun, Kanun Numarası : 5275, Kabul Tarihi : 13/12/2004, Yayımlandığı Resmî Gazete : Tarih : 29/12/2004,  Sayı : 25685, Yayımlandığı Düstur : Tertip : 5,  Cilt : 44.

[7] İcra ve İflas Kanununda 5358 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle, disiplin hapsi kavramı getirilmiş ve tazyik hapsinin alanı da genişletilmiştir. Ancak bunlar arasında ne fark olduğu belirtilmemiştir.

[8] Özgenç, İzzet, Ceza Hukuk Genel Hükümler, Ankara - 2008, 3.Bası, s.623

[9] Yılmaz, Ejder, Hukuk Sözlüğü, Ankara - 1996, s.314

[10]  Kaçak Nazif, En Son Değişikliklerle Açıklamalı - İçtihatlı İcra ve İflas Suçları, Ankara - 2006, s.267; Artuç  Mustafa; Bıkmaz Raif; İcra - İflas Suçları ve Yargılama Usulü, Ankara - 2005, s.27.

[11]  Bu yaptırım TCK’nın 50. maddesi uyarınca paraya veya diğer seçenek yaptırımlara çevrilemez.

[12]  Tazyik hapsini gerektiren suç için öngörülen ceza, önödeme sınırları içinde kalsa  bile önödemeye tabi olmaz.

[13]  Sanığa verilen tazyik hapisleri daha önce işlenen suçlar için tekerrüre esas alınmaz. Çetin, Emine Halman, İcra ve İflas Suçları, İzmir-2007,  s..201; Artuç/Bıkmaz, s. 27

[14]  Tazyik hapisleri ertelenemez.

[15]  Tazyik hapsini gerektiren suçların tamamı şikâyete tabidir. Fakat, şikayete tabi  olmasına karşın uzlaşmaya tabi değildirler.

[16] Yükümlülük borçlu tarafından ifa edilince hükümlü (borçlu) derhal salıverilir. İİK’ ya göre verilen tazyik hapsi hangi yükümlülüğün yerine getirilmemesi sebebi ile verilmiş ise o yükümlülüğün ifa edilmesi ile sona erer. Ayrıntılı açıklamalar için bkz. Kaçak Nazif, En Son Değişikliklerle Açıklamalı - İçtihatlı İcra ve İflas Suçları, Ankara - 2006, s.267; Artuç Mustafa; Bıkmaz Raif; İcra - İflas Suçları ve Yargılama Usulü, Ankara - 2005, s.27

[17]  Hakim tarafından “şu kadar süreye kadar hapsen tazyikine” denilir ve bu süre infisahi (bozucu) şarta bağlanır.

[18]  Kanun Numarası: 2004, Kabul Tarihi: 9/6/1932, Yayımlandığı R.G: T. 19/6/1932, S. 2128, Yayımlandığı Düstur: Tertip : 3,   Cilt : 13,   Sayfa : 426.

[19] Hakkında aciz vesikası alınmış borçlu, asgari ücretin üstünde bir geçim sürdürdüğü, aciz vesikası hamili alacaklının alacağının aciz vesikasına bağlanmasından en geç beş sene içinde müracaatı üzerine sabit olursa, asgari ücretin üstünde kalan gelirlerinden icra mahkemesinin dörtte birden az olmamak üzere tespit edeceği kısmını icra mahkemesi kararının kesinleşmesinden itibaren en geç bir ay içinde ve aciz vesikasındaki borcun ödenmesine kadar her ay icra dairesine yatırmaya mecburdur. Bu mükellefiyeti yerine getirmeyen borçlu hakkında bir yıla kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra borçlu borcun tamamını veya o tarihe kadar icra veznesine yatırmak zorunda olduğu meblağı öderse tahliye edilir; ödemelerini tekrar keserse, hakkında tazyik hapsine yeniden karar verilir. Ancak, bir borçtan dolayı tazyik hapsinin süresi bir yılı geçemez.

[20] 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “Borçlunun ödeme şartını ihlali halinde ceza” başlıklı 340. Maddesi şu şekilde düzenlenmiştir:  “Madde 340 – (Değişik: 31/5/2005-5358/11 md.) 111 inci madde mucibince veya alacaklının muvafakati ile icra dairesinde kararlaştırılan borcu ödeme şartını, makbul bir sebep olmaksızın ihlal eden borçlunun, alacaklının şikâyeti üze-rine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra borçlu borcun tamamını veya o tarihe kadar icra veznesine yatırmak zorunda olduğu meblağı öderse tahliye edilir; ödemelerini tekrar keserse, hakkında tazyik hapsine yeniden karar verilir. Ancak, bir borç-tan dolayı tazyik hapsinin süresi üç ayı geçemez.”

[21] 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “Çocuk teslimi emrine muhalefetin cezası” başlıklı 341. Maddesi şu şekilde düzenlenmiştir: “Madde 341 – (Değişik: 31/5/2005-5358/12 md.) Çocuk teslimi hakkındaki ilâmın veya ara kararının gereğini yerine getirmeyen veya yerine getirilmesini engelleyen kişinin, lehine hüküm verilmiş kimsenin şikâyeti üzerine, altı aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra ilâmın veya ara kararının gereği yerine getirilirse, kişi tahliye edilir.”

[22] 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “30 ve 31 inci maddeler hükmüne muhalefet edenlerin cezası” başlıklı 343 maddesi şu şekilde düzenlenmiştir: “Madde 343 – (Değişik: 31/5/2005-5358/14 md.) Yalnız kendisi tarafından yapılacak olan bir işin yapılması veya bir işin yapılmaması ya-hut bir irtifak hakkının tesisi veya kaldırılması hakkındaki ilâm hükümlerine makbul mazerete müstenit olmayarak muhalefet eden borçluların, lehine hüküm verilmiş kimsenin şikâyeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra ilâmın gereği yerine getirilirse, borçlu tahliye edilir.”

[23] 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “Nafakaya ilişkin kararlara uymayanların cezası”  başlıklı 344 maddesi şu şekilde düzenlenmiştir: “Madde 344 – (Değişik: 31/5/2005-5358/15 md.) Nafakaya ilişkin kararların gereğini yerine getirmeyen borçlunun, alacaklının şikâyeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra kararın gereği yerine getirilirse, borçlu tahliye edilir. Borçlunun, nafakanın kaldırılması veya azaltılması talebiyle dava açmış olması halinde, ileri sürdüğü sebepler göz önünde bulundurularak, tazyik hapsinin uygulanması bu davanın sonu-na bırakılabilir.”

[24] 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “Yükümlülüklerin yerine getirilmemesi” başlıklı 337. maddesi şu şekilde düzenlenmiştir:  “Madde 337 – (Değişik: 31/5/2005-5358/7 md.) (İptal birinci fıkra: Anayasa Mahkemesi’nin 28/2/2008 tarihli ve E.: 2006/71, K.: 2008/69 sayılı Kararı ile.) 162, 209 ve 216 ncı maddeler hükümlerine muhalefet edenler hakkında da iflas idaresinin vereceği müzekkere üzerine, aynı ceza verilir. Bu maddelerde belirtilen yükümlülüklerin yerine getirilmesi hâlinde, verilen ceza düşer.”

[25] 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “Beyandan sonra mal ve kazançta olan tezayüdü bildirmeyen borçlunun cezası” başlıklı 339. maddesi şu şekilde düzenlenmiştir: “Madde 339 – (Değişik: 31.5.2005-5358/10 md.) Sonradan kazandığı malları veya kazancında ve gelirinde vaki tezayütleri bu Kanun mucibince bildirmeye mecbur olan borçlu makbul bir mazereti olmaksızın yedi gün içinde icra dairesine taahhütlü mektupla veya şifahi surette bildirmezse ve bu mal veya kazancı asıl veya bedel itibariyle mevcut olduğu takdirde, on gün; mal veya kazancını asıl veya bedel itibariyle makbul bir sebep ol-maksızın elden çıkarmışsa, bir aya kadar disiplin hapsi ile cezalandırılır. Bu cezalara alacaklının şikâyeti üzerine karar verilir. Kişi, icra takibine konu olan borcu tamamen ödediği takdirde, bu ceza düşer.”

[26] 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “Alacaklısını zarara sokmak kasdiyle mevcudunu eksilten borçluların cezası” başlıklı 331. maddesi şu şekilde düzenlenmiştir:  “Madde 331- (Değişik: 31/5/2005-5358/1 md.)  Haciz yolu ile takip talebinden sonra veya bu talepten önceki iki yıl içinde borçlu; alacak-lısını zarara sokmak maksadıyla, mallarını veya bunlardan bir kısmını mülkünden çıkararak, telef ederek veya kıymetten düşürerek hakiki surette yahut gizleyerek muvazaa yoluyla başkasının uhdesine geçirerek veya asıl olmayan borçlar ikrar ederek mevcudunu suni surette eksiltirse, aleyhine aciz belgesi aldığını veya alacaklı alacağını alamadığını ispat ettiği takdirde, altı aydan üç yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.  İflas takibinden veya doğrudan doğruya iflas hallerinde iflas talebinden önce birinci fıkradaki fiilleri işleyen borçlu hakkında da bu fiiller başka bir suç oluştursa dahi bu hükümler uygulanır.  Konkordato mühleti veya iflasın ertelenmesi talebinden önceki iki yıl içinde ya da konkordato mühleti talebi veya iflasın ertelenmesi süresinden sonra birinci fıkradaki fiilleri işleyen borçlu hakkında da bu hükümler uygulanır.  Taşınmaz rehni kapsamında bulunan eklentinin rehin alacaklısına zarar vermek kastı ile taşınmaz dışına çıkarılması halinde, eklentinin zilyedi iki yıldan dört yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.  Bu suçlar alacaklının şikâyeti üzerine takip olunur.”

[27] 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “Aczine kendi fiiliyle sebebiyet veren veya vaziyetinin fenalığını bilerek ağırlaştıran borçlunun cezası” başlıklı 332. maddesi şu şekilde düzenlenmiştir:  “ Madde 332 – (Değişik: 31/5/2005-5358/2 md.) Haciz yolu ile takip talebinden sonra veya bu talepten önceki iki yıl içinde borçlu, adet üzere tecviz edilemiyecek bir hiffetle hareket ederek veya haddinden ziyade masraflar yaparak yahut cüretli talih oyunlarına veya basiretsizce spekülasyonlara girişerek yahut işlerinde ağır ihmallerde bulunarak aczine kendi fiili ile sebebiyet verir yahut vaziyetinin fenalığını bildiği halde o gibi hareketlerle bu fenalığı ağırlaştırırsa, aleyhine aciz belgesi istihsal edildiği veya alacaklı alacağını istifa edemediğini ispat ettiği takdirde, onbeş günden altı aya kadar hapis cezasiyle cezalandırılır. Konkordato mühleti talebinden önceki iki yıl içinde birinci fıkradaki fiilleri işleyen borçlu hakkında da bu hükümler uygulanır. Bu suç alacaklının şikâyeti üzerine takip olunur. Borçluyu fazla borç altına girmeye veya talih oyunu ile spekülasyonlarda bulunmaya sevk etmiş yahut ağır faiz almak suretiyle zaafından istifade etmiş olan alacaklıların şikâyet hakkı yoktur.”

[28] 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İflas ve konkordato işlerinde hususi menfaat temin edenlerin cezası” başlıklı 333. maddesi şu şekilde düzenlenmiştir: “Madde 333 – (Değişik: 31/5/2005-5358/3 md.) Her kim iflas bürosu veya idaresinin yahut bir alacaklının veya alacaklılar toplanmasında-ki mümessilinin reyini yahut konkordatoya muvafakatini kazanmak için ona hususi bir menfaat temin veya vaat ederse altı aydan iki seneye kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Menfaat temin eden alacaklı yahut mümessili de aynı ceza ile cezalandırılır. Suçun iflas bürosu veya idaresi üyesi tarafından işlenmesi halinde, ceza yarı oranında artırılır.”

[29] 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “Ticari işletmede yöneticinin sorumluluğu” başlıklı 333/a maddesi şu şekilde düzenlenmiştir: “Madde 333/a- (Ek: 17/7/2003-4949/90 md.; Değişik: 31/5/2005-5358/4 md.) Ticaret şirketlerinde hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olanların alacaklıları zarara uğratmak kastıyla ticarî işletmenin borçlarını kısmen veya tamamen ödemeyerek alacaklıları zarara soktukları takdirde, bu işlem ve eylemlerin başka bir suç oluşturmaması hâlinde, alacaklının şikâyeti üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Birinci fıkradaki suç taksirle işlendiği takdirde, alacaklının şikâyeti üzerine, fail hakkında zararın ağırlığına göre ikibin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.

[30] 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “Konkordatoda veya sermaye şirketleri ile kooperatiflerin uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırılmasında yetkili kimseleri hataya düşüren ya da konkordato veya uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırma koşullarına uymayan borçlunun cezası” başlıklı 334. maddesi şu şekilde düzenlenmiştir:  “Madde 334- (Değişik: 31/5/2005-5358/5 md.) Konkordato mühleti elde etmek veya konkordato veya sermaye şirketleri ile kooperatiflerin uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırma projesini tasdik ettirmek için hileli tutum ve davranışla-rıyla malî durumu hakkında alacaklıları, komiseri, ara dönem denetçisini veya yetkili memuru hataya düşürmek veya konkordato projesine ya da sermaye şirketleri ve kooperatiflerin uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırılması projesine uymamak yoluyla kasten zarara sebebiyet veren borçlu, ilgilinin şikâyeti üzerine altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

[31] 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “Müflisin mallarını vermeyenler hakkındaki cezalar” başlıklı 336. maddesi şu şekilde düzenlenmiştir: “Madde 336–(Değişik: 31/5/2005-5358/6 md.) Müflisin mallarını ellerinde bulunduran veya müflise borçlu olan üçüncü şahıslar, iflasın açıldığına dair ilana muttali oldukları tarihten itibaren bir ay içinde makbul bir mazeret olmaksızın o malları iflas idaresi emrine vermezler veya borçlarını bildirmezlerse, doksan güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.”

[32] 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “Ticareti terk edenlerin cezası” başlıklı 337/a maddesi şu şekilde düzenlenmiştir: “Madde 337/a – (Ek: 18/2/1965-538/133 md.; Değişik: 31/5/2005-5358/8 md.) 44 üncü maddeye göre mal beyanında bulunmayan veya beyanında mevcudunu eksik gös-teren veya aktifinde yer almış malı veya yerine kaim olan değerini haciz veya iflas sırasında göstermeyen veya beyanından sonra bu malları üzerinde tasarruf eden borçlu, bundan zarar gören alacaklının şikâyeti üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Birinci fıkradaki fiillerin işlenmesinden alacaklının zarar görmediğini ispat eden borçluya ceza verilmez. Borçlunun iflası halinde, birinci fıkradaki durum ayrıca taksiratlı iflas hali sayılır.”

[33] 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “Hakikata muhalif beyanda bulunanların cezası”  başlıklı 338. maddesi şu şekilde düzenlenmiştir: “Madde 338 – (Değişik: 31/5/2005-5358/9 md.) Bu Kanuna göre istenen beyanı, hakikate aykırı surette yapan kimse, alacaklının şikâyeti üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

[34] 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “Sermaye şirketlerinin iflasını istemek mecburiyetinde olanların cezası” başlıklı 345/a maddesi şu şekilde düzenlenmiştir: “Madde 345/a – (Ek: 18/2/1965-538/137 md.; Değişik: 31/5/2005-5358/16 md.) İdare ve temsil ile görevlendirilmiş kimseler veya tasfiye memurları, 179 uncu maddeye göre şirketin mevcudunun borçlarını karşılamadığını bildirerek şirketin iflasını istemezlerse, alacaklılardan birinin şikâyeti üzerine, on günden üç aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

[35] 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun Görev ve birleştirilme yasağı: başlıklı 346. maddesi şu şekilde düzenlenmiştir: “Madde 346 – (Değişik: 31.5.2005-5358/18 md.) Bu Kanun hükümlerine göre disiplin veya tazyik hapsine icra mahkemesi karar verir. İcra mahkemesinin görevine giren bu işler, diğer mahkemelerde görülen ceza davaları ile birleştirilemez. Bu Bapta yer alan suçlarla ilgili davalara, icra mahkemesinde bakılır.”