06 Ağustos 2020 00:23

Dini inanca dayalı hukuk düzeni

Ayasofya'da hutbeye kılıç ile çıkan Ali Erbaş

Ali Erbaş | Fotoğraf: DHA

Paylaş

Hukuk normunun dini inanca dayalı olarak oluşturulması çabaları var.Hukuk kuralları, biliniyor, sosyal düzen kurallarıdır.Son zamanlarda hem Ayasofya tartışmalarında hem de İstanbul Sözleşmesi bağlamında kadına yönelik şiddet tartışmalarında “kılıç hakkı”, “dini değerlerimiz” gibi nitelemeleri çok duyduk, duymaktayız.

Aslında mesele tam da budur.

”Laiklik” meselesidir.

Laiklik ilkesini din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması olarak tariflemek, İoanna Kucuradi’nin pek yerinde değerlendirmesiyle (http://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/m2004-52-19) eksik bir yaklaşımdır. Şöyle düşünmemiz gerekiyor: Laiklik ilkesine göre, devletin örgütlenmesini, hukukun oluşturulmasını ve uygulanmasını herhangi bir dinin kuralları, anlayışları, normları belirlemeyecek. Ya ne belirleyecek? Çağdaşlaştırma (seküler düşünce) belirleyecek. Çağdaş devlet, hukuku, insan hakları düşüncesine dayanan devlettir.

Kılıç hakkı ve dini değerlerimiz kavramlarını kullananlar, şöyle düşünüyor kanımca.

Thomas Hobbes’in doğa durumunda hakkın kuvvete göre belirlenmesi (“Büyük balık küçük balığı yer”) değerlendirmesine benzer biçimde, “kılıç hakkı”ndan hukuk normu çıkarıyorlar. Buna göre kan dökülerek, can verilerek fethedilmiş yerlerdeki hukuk da kuvvetin doğurduğu hukuktur ve değişmez. Dolaysıyla Hobbes’in doğa durumu için söylediği şeyi toplum durumunda da uygulamak istiyorlar.

İslam dini barış dinidir. İslamı din olarak kabul edenler ve yaşayanlar böyle düşünür elbette. Bir de İslamı ideoloji olarak kavrayanlar ve uygulayanlar var. Dünya çapında yaygın bir bakıştır.

“Siyasal islam” dedikleri akımdan bahsediyoruz. Din ve inanç sistemi olarak İslam’a en büyük zararı verenler, İslam’a bir inanç sistemi olarak değil ideoloji olarak yaklaşanlardır. Böyle düşünüyorum.

Güncelliği nedeniyle değinmemiz gerekiyor. Bir de Diyanet İşleri Başkanı’nın konuşmaları ve tutumu var itiraz edilmesi gereken.

Elde kılıç ile hutbe okumak ne demek? Bunun İslam inancı ile ne alakası var? Kılıç ne zamandan beri barışın sembolüdür? Her cuma farklı inanç ve düşünceden yurttaşların ne düşündüğünün hiç mi önemi yok? Unutmayalım: Türkiye toplumu, tekçi değil, çoğulcu bir toplumdur.

Düşüncede, dinde/inançta, etnisitede ve benzeri pek çok alanda çoğulcu…O halde “kılıç hakkı”nı vurgulamak, 21. yüzyılda ne anlama gelmektedir?

Biz, meseleye, 25 Haziran 2020 tarihli “Ayasofya: Kılıç hakkından kültürel haklara” başlıklı yazımızda kültürel haklar açısından bakmıştık, daha henüz Danıştay o kabul edilemez, hukuka aykırı kararı vermeden önce (bakınız, https://www.evrensel.net/yazi/86612/ayasofya-kilic-hakkindan-kulturel-haklara ).

Genel olarak kadın hakları, kadına yönelik şiddet konusunda da, “değerlerimizden” söz ediyor bazı kişi ve gruplar. Ve hukukun, hukuk düzeninin de o bahsettikleri “değerlere göre” oluşmasını istiyorlar. Daha açık bir ifade ile bir kesim din kuralları ile uyumlu bir hukuk düzeni, hukuk kuralları/normları istiyorlar.

Kadın erkek eşitliğini reddediyorlar. Kız çocuklarının evlenme yaşıyla ilgili dini kurallara, örf ve adetlere göre hukukun/yasaların oluşmasını istiyorlar. İstanbul Sözleşmesine itirazlar kanımca en başta eşitlik ilkesine yöneliktir. Şiddeti eril iktidarların hakkı olarak görüyorlar.

Hâlâa doğa durumunda yaşadığımızı/olduğumuzu zannediyorlar. Toplum durumunda hakkın güce/kuvvete göre belirlenemeyeceğini kabullenemiyorlar.

Kadın haklarının insan hakları olduğu fikrini reddediyorlar.

“Koca”nın (erkeğin) kadın üzerindeki hakimiyetini savunuyorlar. Kadının itiraz edebileceğini akıllarına bile getiremiyorlar. Erkeğe-eril iktidara-mutlak itaati vazediyorlar. Dini değerlerimizle yasaların çelişmesi durumunda yasaların dini değerlere göre değişmesini savunuyorlar.

Son sözümüz şu olabilir: İnsan hakları düşüncesine dayalı hukuk normları, inanç özgürlüğünün de güvencesini oluşturur.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...