Din devleti
Fotoğraf: Envato
Yeni Diyanet İşleri Başkanı “Gelen gidene rahmet okutur” sözünü adeta haklı çıkardı. Göreve başladığında ettiği ilk sözlerden biri, “insanlığı sekülerizmin kıskacından kurtarmanın gerekliliği” idi.
İnsanı sekülerizmin kıskacından kurtarmak demek, laik devlet kuralına son verip din devleti kurmak demek. Bu sözün başka anlamı yok. Sekülerizm ya da laiklik devlet işlerinin dini kurallardan kurtarılması demek. Yani devletin Diyanet İşleri Başkanının ifadesi ile din kıskacından kurtarılması demek.
Din devletinde halk iradesi, halkın kendi kendini yönetmesi söz konusu değildir. Orada halk yöneten, karar alan değil kuldur. Kuralları zaten Allah koymuştur. Halka düşen bir kul olarak o kuralları uygulamaktır. O kurallar; krallar, sultanlar, mollalar, reisler aracılığıyla uygulatılır. O kuralları onlar yorumlar.
Sekülerizmin kıskacında olduğunu söyleyen Diyanet İşleri Başkanı; yüz bin civarında bir kadroya ve çok büyük bir bütçeye sahip olan ve hiçbir laik ülkede bulunmayan Diyanet İşleri Başkanlığının (Türkçesi Din Bakanlığı) Başkanı olarak konuşuyor. Daha kıskaçtan ne kadar kurtaracak? Yoksa Başkanın kurtaracağı sadece Türkiye insanı değil de bütün insanlık mı? Başkan bir cihat mı öneriyor? Dünya İslam devleti peşinde mi?
Sosyal medyada Diyanet İşleri Başkanının eski konuşmaları yayımlanıyor. Konuşmasının birinde kendinin de şahit olduğu bir ortamda yaşlı Müslümanların gizlice Kur’an okuduklarını ve okudukları Kur’an’ı evlerine götüremediklerini, tarlaların sınırlarındaki taşların içine sakladıklarını söylüyor. Diyanet İşleri Başkanı 1961 doğumlu. Bu olayı hatırlayacağı yaş da herhalde 7-8 yaşlarıdır. 1968’de insanlar Kur’anlarını mı saklıyordu Rize’de? Kur’an okuyanları Jandarma gözaltına mı alıyordu?Bu memlekette din devlet eli ile Diyanet İşleri Başkanlığı, ilahiyat fakülteleri, imam hatip liseleri, Kur’an kursları, okullarda zorunlu din dersleri ile neredeyse yüzyıldır halka öğretiliyor. Hiçbir laik ülkede böyle bir şey yok. Şeriat ile yönetilen ülkelerde dahi bu kadar cami, imam hatip lisesi, ilahiyat fakültesi yok. Hâlâ dindarlar baskı gördü masalı anlatıyorlar. Yeni Diyanet İşleri Başkanı da aynı kafada.
Aslında sözleri Anayasa’nın laiklikle ilgili maddelerine aykırı. Sıradan bir vatandaş Anayasa’nın temel maddelerine aykırı konuşmalar yapabilir, Anayasa’yı eleştirebilir ama bakanlık düzeyinde bir devlet görevlisi Diyanet İşleri Başkanı laikliği eleştirdiği zaman siyasi bir yaptırımı olmalı. Örneğin bazı muhalefet milletvekillerinin tek dil Türkçe olması konusunda eleştirileri linç kampanyaları ile karşılanıyor memleketimizde.
Tabii, Anayasa’nın pek çok kuralının hükümet ve devlet temsilcileri tarafından her gün ihlal edildiği bir ortamda, Diyanet İşleri Başkanının insanları laikliğin kıskacından kurtaracağı vaadi de olağan karşılanıyor.
Laikliğin ne kadar kıskacı kaldıysa!
- Barış ne zaman gelecek? 16 Nisan 2024 04:47
- Sosyalistlerin seçim çalışması nasıl olmalıdır? 09 Nisan 2024 04:42
- Seçim dersleri 02 Nisan 2024 04:47
- Moskova katliamı 26 Mart 2024 05:38
- Büyük Birader bizi gözetliyor 19 Mart 2024 04:39
- Küçülemeyen devlet 12 Mart 2024 04:52
- Etkisiz hale getirmek 05 Mart 2024 04:48
- Her şey rant için 27 Şubat 2024 08:49
- Hem yasa koyucu hem yürütücü hem de hakim 20 Şubat 2024 04:48
- İşkenceyi ve işkenceciyi aklamak 13 Şubat 2024 04:40
- Böyle demokrasi olmaz 06 Şubat 2024 04:46
- Seçim sonrası için hazırlık 30 Ocak 2024 04:45