YAZARLAR

Dijital sanat aktörleri konuşuyor: Kolekta

Yeni dönemle yükselen çevrimiçi sanat yazı dizisinin Türkiye ayağında bu haftaki konuk, Kolekta. Kolekta’nın kurucularından Ali Kerem Bilge ve İdil Berkant Bilge ile bu yeni platformu ve planlarını konuştuk.

Geçtiğimiz Haziran ortası tam da tahmin edilemeyen pandeminin yükseldiği bir dönemde hazırlıkları tamamlanarak açıldı Kolekta. Kolekta’nın kurucuları, aynı zamanda farklı branşlardan yeni mezun öğrencilerin çalışmalarını aynı çatı altında bir araya getiren, Türkiye’deki ilk kolektif Güzel Sanatlar Fakülteleri yeni mezunlar sergisi olan BASE’in kurucuları. BASE, öğrencilere bir fırsat sunmak, kapı açmanın yanı sıra Türkiye sanat piyasasına da özenle seçilen yeni isimler katarak piyasayı genişleten, herkesin güvenini kazanmış, saygıdeğer bir oluşum. Dolayısıyla BASE ekibi Ali Kerem Bilge, Aslı Boduroğlu ve İdil Berkant Bilge yeni bir projeye imza atınca, elbet o proje de kuvvetli başlamış oluyor.

Açıkçası başka bir ekip yapmak istese oldukça zor kotarılacak olan bir iş olan Kolekta, bugün dünya sanat piyasasında ihtiyaç duyulan şeffaflığı Türkiye sanat piyasasına getirmiş olacak. 500’den fazla sanatçıyı, 40’a yakın galeri ve alternatif sanat alanını, 5000’den fazla sanat eserini dijital ortamda bir araya getiren Kolekta, yola çıkarken kurucu ekibinin piyasada yarattığı güven sayesinde bu piyasadaki en önemli isim ve kuruluşları - hem de açık fiyat politikasıyla - bünyesine dahil edebilmiş. Kolekta, lansmanı yapılalı daha 2-3 ay olmasına rağmen şu an Türkiye çağdaş sanat dünyasını bir bakışta anlayabilmeniz için şu an ana adres. Bu sebepten dolayı dijital bir arşiv görevi de görecek.

Bu saydığım getirilerin dışında asıl kalbimi asıl çalan konu ise, Kolekta ekibinin bu işi kalple yapması oldu. Ekibin ana amacı, Türkiye’de şu anda dar olan koleksiyoner kitlesinin dışına çıkarak vizyoner bir bakışla Türkiye’deki kitleyi büyütmek. Var olan kitleye şeffaf bir piyasa sunarken, çağdaş sanat takip eden, alan yepyeni kitleler oluşturmak ve temsiliyeti olmayan sanatçıları da sisteme katmak...

Kolekta’nın kurucularından Ali Kerem Bilge ve İdil Berkant Bilge ile bu yeni platformu ve planlarını konuştuk.

Türkiye sanat piyasasında farklı başarılı projelerle var olan bir ekip olarak bir de dijitalde yer alma kararını nasıl ve neden aldınız? 

2010’dan bu yana baktığımızda Türkiye’de piyasayı sürdürülebilir kılan ancak belli başlı kişiler olduğunu gözlemledik. BASE, bu kitlenin ilgisini çekmenin yanı sıra, bambaşka bir kitleyi, segmentleri de ortaya çıkardı. Nereden ne alacağını bilemeyen, çekinen ama sanat almak isteyen önemli bir potansiyel kitle olduğunu fark ettik.

Herkes koleksiyoner olmak durumunda değil; evinde 1-2 tane eser bulunan/bulunabilecek sanatı seven/sevebilecek çok büyük bir kitle potansiyeli var. Bu kitle, neyi nereden alabileceğini bilmiyor; bir sanat eseri almak istediğinde eserin değerini karşılaştırabileceği, algılayabileceği, her şeyin bir arada olduğu bir kaynak da yok. Sürekli sergi gezerek konuya hakim olmak da zor. Dolayısıyla işte bu rehberlik ihtiyacı olan bu kitleye dijitalden ulaşmaya karar verdik. Elbet hali hazırda sanatı takip eden kitleyle de devam etmek istiyoruz; bununla beraber yeni isimler, yeni alıcılarla piyasayı genişletmek istiyoruz.

Bu fikirlerle kolları pandemiden önce sıvamıştık; lansman için fakat oldukça fazla zamana ihtiyaç vardı. Dışarı çıkamayınca, Akbank Sanat ile yaptığımız “Kampüste Dijital Sanat” projesini yapamadık; BASE hazırlıkları yavaşladı derken, Kolekta bu normalde yoğun olan dönemin boşalmasıyla hız kazanabildi.

.

Türkiye’nin en seçkin galeri ve sanatçıları Kolekta’nın içeriğine girmiş durumda. Eserler, isimler, fiyatlar... Aslına bakarsak gözlemlediğimizde çok da yeniliğe açık olmadığı anlaşılan sanat aktörlerini nasıl Kolekta’ya dahil olmaya ikna ettiniz?

Burada güven konusu önemliydi. BASE’de ilk yaptığımız şey mekan kiralamaktı. Ortada hiçbir şey yokken... Bu işi yapmak istediğimizi, konuya bağlılığımızı gösteriyordu. Bu samimiyetle sanat piyasasının dışından da insanların gündemine düştük ve bir objektiflik, güven yarattık. BASE bizim için bu noktada önemli bir referans kaynağı oldu. Elbet Kolekta’ya dahil olurken tereddüt edenler oldu; birinin girmesini bekleyip o girince cesaretlenenler oldu. Biz tüm dahil olanlara seçki güvencesi verdik. Yeni sanatçıları dahil ederken çok ince eleyip sık dokuyoruz. Böylece hem alıcı için hem de içeride kurum ve kişiler için kriterleri ve prensipleri olan; dolayısıyla da güvenilebilir bir alan yaratmış olduk.

Açıkçası herkesin fiyat koymasını rica ettik ve arzuladık ama henüz tam istediğimiz yerde değiliz. Fiyat koymayı tercih etmeyenler için fiyat aralıklarını belirtme seçeneğini sunduk. Türkiye’de şu an sanat eserlerinin fiyat endeksini görebileceğiniz bir alan yok; biz o verileri oluşturmayı amaçlıyoruz.

Fiyat endeksi konusuna gelmemiz çok iyi oldu... Yeni dönemde müzayedeler ve galeriler dijitale kaydıkça, piyasanın fiyat transparanlığının yükselişi ilgili birçok yazı çıktı uluslararası yayınlarda. Siz de bu anlamda Türkiye piyasasının çok önemli ihtiyaçlarına cevap verecek gibi görünüyorsunuz. Bu konuda yorumlarınızı rica edebilir miyim?

Doğru verileri toplayıp sunmak için pragmatik ve kolay bir hamle oldu Kolekta. 1-2 ayda gelinen noktadan çok memnunuz. Geriye dönük baktığımızda özellikle kurdaki dalgalanmalardan dolayı Türkiye sanat piyasasında sürdürülebilir fiyat politikaları olmadığını görüyoruz. Şeffaflık, istikrarlı fiyat politikaları için bir fırsat sunacaktır.

Bunun dışında tamamen yerelde de kalmak istemiyoruz. Şu an Türkiye pazarı, kur sebebiyle yabancılar için yatırım yapmak için çok doğru bir ortam. Kolekta, yakında açılacak İngilizce sitesiyle 5000’i geçen Türkiye çağdaş piyasasının eserini yabancı sanatseverlere, yatırımcılara tek adresten sunabilecek. Türkiye piyasasını merak eden, bu mecradan net fikirler edinebilecek.

Kolekta’yı ilk gördüğümde Artsy’i düşündüm... Biraz kaçınılmaz bir soru olarak, Artsy gibi uluslararası bir platform varken neden yerel bir platform? Uluslararası piyasaya açılmak isteyen galeri ve sanatçılar için Artsy'de yer almaktan daha farklı nasıl ayrıcalıklar sunacaksınız?

Bizim için ilk öncelik, Türkiye’de var olan sanat alıcı kitlesini genişletmek. Bu kitleye çok farklı segmentlerden insanlar katmak. İngilizce site de açacağız söylediğimiz gibi; buradaki amaç da dışarıyla yarıştan ziyade bu piyasayı yurt dışına da tanıtmak. Bu hedefle yola çıktığımız için Artsy aklımıza ilk gelen referanslardan olmadı.

Önce kendi içimizde genişleyip güçlenelim, sonra yurt dışı hedefli adımlar da atacağız. Burada genişlemek derken kast edilen sadece alıcı kitlesi de değil. ABD’de, Avrupa’da sanatçıların genelde temsiliyeti varken Türkiye’de çok fazla sanatçının temsiliyeti yok. Seçkiye uygun sanatçıları da sisteme dahil ederek temsiliyeti olmayan sanatçılara da erişim sağlamak istiyoruz.

Peki nasıl yurt dışı hedefli adımlar atacağız? Dünya sanat piyasasında şu an pandemi sebebiyle bir toplaşma, dayanışma, ortak platform kurma trendleri var. Bu trendlere dahil olup seçilen platformlara eklenebilir, ileride de fuar temsiliyetleri yapabiliriz. Farklı yollar mutlaka araştırılacak.

.

Peki son soru da trendler ve planlarla ilgili olsun... Kullanıcı verisi takip etme, kişiselleştirilmiş öneriler sunma birçok sektörde pazarlamada çok uzun süredir kullanılan taktikler. Sanat dünyası ise bu konuya pandemi ile yeni yeni uyanıyor... Pandemiden önce böyle bir proje fikrini geliştirmiş bir ekip olarak bir adım öne geçtiniz. Özel seçkileriniz ne sıklıkta olacak, kullanıcılara ne gibi özelleştirilmiş öneriler sunacaksınız? Bu çerçevede yürürlüğe girecek başka planlarınız da var mı?

İçeride Türkiye çağdaş sanat piyasasındaki aktif aktörlerin hepsi var. Özel davetle aldık galeri ve sanatçıları içeri doğru arşiv ve sanat indeksi oluşturabilmek adına. Bu arada satılan eserler de siteden silinmiyor; geriye dönük işlerin de görülebileceği bir arşiv oluşabilmesi için.

5000 eserin olduğu bir platform, yeni başlayanlar için korkutucu bir havuz... Dolayısıyla seçkiler yapalım ki bir anlayış, göz kalitesi gelişsin istedik. Destekleyici birçok içerik planımız var hem yazılı hem görsel. Youtube kanalı açmayı düşünüyoruz; ilham verici hikayeler, koleksiyoner hikayeleri, koleksiyonerlerin evlerinin gezildiği içerikler...

Biz ekip olarak insanları sanatla buluşturmaya hakikaten çok takığız. Sanatla arası mesafeli olan birçok arkadaşımızın inanışlarını kırarak (Kolekta’dan önce) sanat eseri aldırdık evlerine. İnsanlar bir poster yerine bir eser alma mentalitesine gelsinler istiyoruz. Kolekta üzerinden bize ulaşanlara baktığımızda aynen böyle, çekinen ama sanata dahil olmak isteyen yepyeni bir kitle görüyoruz ve çok mutlu oluyoruz. Bu kitle oluşurken büyük koleksiyonerlere yönelik farklı içerik ve seçkiler de oluşturacağız.

Bunların dışında alan daha var. Eserleri sisteme girerken fark ettiğimiz, önceden planlamadığımız bir özellik de uzun süredir üretim yapan sanatçılar için Kolekta’nın bir retrospektif alanı olması oldu. İçeride olan sanatçılardan dilerlerse her işlerini göndermelerini istedik ve bunları girerken bizim de hiç bilmediğimiz eserleri gördüğümüz, keyifli bir süreç yaşandı. Bu anlamda kariyerli bir sanatçının yolculuğunu anlamak için iyi bir araç oldu. Bu çerçeveden baktığımızda sadece yeni başlayan, sanatı anlamak isteyen alıcılar ve koleksiyonerler değil, sanat profesyonelleri de platformdan dijital bir arşiv olarak yararlanabilirler. Bir sergi kürasyonu yapmak isteyen bir müze veya galeri çalışanı; sanatçıların birçok işini, dolayısıyla da hikayesini buradan görebilir. Bu ileride bir gelir modeline de dönüşebilir elbet; fakat şimdiki amaç bu kaynağı kuvvetlendirmek.

Son olarak ne demek istersiniz?

Bizim de hem tanıdığımız sanatçılardan hiç görmediğimiz birçok yeni eser keşfettiğimiz hem de yeni sanatçılar tanıdığımız çok keyifli bir süreç oldu Kolekta’nın kurulması. Çok heyecanlandırıcı bir süreç devam ediyor. Biz dirayetli bir ekibiz. BASE’de de çok dirayet gösterdik. Dönemsel, ekonomik birçok zor zaman geçti ama devam ettik. Dolayısıyla amacımız sürdürülebilirlik olacak.

Bir sonraki yazıda, hem fiziksel hem dijital alanda var olan, galeri ekosisteminin önemli bir parçası Mixer ile devam edeceğiz.


Irmak Özer Kimdir?

Sabancı Üniversitesi Toplumsal ve Siyasal Bilimler bölümü mezunu olan Irmak Özer, lisans eğitiminin ardından Atina Üniversitesi'nde Güneydoğu Avrupa Çalışmaları (MA) alanında ve London School of Economics and Political Science'ta Karşılaştırmalı Politika (MSc) alanında iki adet yüksek lisans programını tamamlamıştır. Kültür-sanat alanında uzun zamandır çeşitli mecralara yazılarıyla katkıda bulunan Irmak Özer, hurriyet.com.tr, Art50, Milliyet Sanat, İstanbul Life gibi önemli basılı ve çevrimiçi yayınlarda sergi değerlendirmeleri ve söyleşiler ile katkı sağlamakta ve ilgili platformlarda konuşmalar yapmaktadır. Irmak Özer, kültür-sanat alanında uzmanlaşmak için İstanbul Üniversitesi Kültürel Miras ve Turizm bölümünü (AA) ve Koç Üniversitesi'nde Arkeolojik Varlıkların Korunması ve Kurtarılması sertifika programını tamamlamıştır. Irmak Özer İsviçre'de yaşamakta ve Uluslararası İlişkiler alanında çalışmaktadır.