20 Şubat 2020 09:45

Diyarbakır’da sağlık emekçileri ödenmeyen ücretleri için iş bıraktı

Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesinde çalışan sağlık emekçileri, döner sermaye ve nöbet ücretlerinin ödenmemesine tepki göstererek iş bıraktı.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesinde çalışan sağlık emekçileri, ödenmeyen ücretleri için iş bıraktı. Yaklaşık 4 aydır döner sermaye ve nöbet ücretlerini alamayan sağlık emekçileri, Dicle Üniversitesi Hastanesi Başhekimliği önünde bir saatlik iş bırakma eylemi yaptı. Başhekimlik önünde açıklama yapmak için toplanan sağlık emekçilerine Türk Tabipler Birliği (TTB), Diyarbakır Tabip Odası, SES, Türk Sağlık-Sen, Huzur Sağlık-Sen de destek verdi.

BORÇLARDAN DOLAYI TEMEL MALZEMELER DAHİ ALINAMIYOR

Açıklamayı okuyan Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Asistanlar Birliğinden Mustafa Mesut Kaya; yaklaşık 1,5 yıldır nöbet ve döner sermaye ücretlerini düzensiz aldıklarını son üç ayda ise hiç alamadıklarını belirterek “SGK ile her sene başında yapılan global bütçe anlaşmasının düşük tutulması ve diğer ödemelerin birikmesi, hak edişlerimizin geç ödenmesine gerekçe gösterilmiştir. Çoğu hasta için son başvuru noktası olan üniversite hastanelerine SGK’dan, sağlık hizmeti üretme maliyetlerinin çok altındaki değerlerde geri ödeme yapılmakta, dolayısıyla ödenenden daha pahalıya sağlık hizmeti üretilmektedir. Tıp fakültelerinde personel harcamaları, işletme giderleri, yatırım, bakım ve onarım, araştırma giderleri devlet bütçesi yerine, tıp fakültelerinin döner sermayesinden ödenmektedir” dedi.

Hastanenin borçlarından dolayı temel malzemeleri alamaz, cihaz bakımlarını yapamaz duruma geldiğini söyleyen Kaya, “Krizin faturası maaşlarını alamayan emekçilere ve yeterli hizmet alamayan halka çıkarılmaktadır. Süregelen sağlık politikalarının üniversite hastanelerine dayattığı tam da bu tablodur. Maaşların ödenememesi, malzeme ve ilaçların temin edilememesi, her sene, her ay borçların katlanarak büyümesi üniversite hastanelerinin kaderi haline gelmiştir. Üniversite hastaneleri sadece sağlık kuruluşları değildir, eğitim alanlarıdır. Hastanelerin borç batağında olması, eğitimimiz için gerekli olan niteliksel işlemlere olan yönelimi azaltmış; sadece para getirecek kâr marjı yüksek işlemlerin artmasına yol açmıştır. Bu durum asistan eğitimini doğrudan etkilemektedir. Hak etmediğimiz hiçbir şeyin peşinde değiliz. Nöbet tuttuk. Uyumadık, gece gündüz çalıştık. Nöbetlerden çıktığımızda gözlerimiz kan çanağı halinde polikliniklere koştuk ve hasta bakmaya devam ettik. Emeğimizin karşılığını istiyoruz” diye konuştu.

YERLİKAYA: SAĞLIK ÇALIŞANLARI KÖLE DEĞİLDİR

Açıklamada konuşan TTB Merkez Konseyi Üyesi Halis Yerlikaya, iktidarın mevcut politikalarından kaynaklı, sağlık alanının sürdürülemez durumda olduğunu belirterek ekonomik krizin bedelinin sağlık çalışanlarının sırtına bindirilmek istendiğini söyledi. Yerlikaya, “Sağlık çalışanları olarak köle olmadığımızı ifade etmek için buradayız. Sağlık alanındaki sorunların sebebi biz değiliz. Ekonomik krizin bedelini ödememek için buradayız. Sağlık hizmeti üretilemeyecek durumda. Sağlık çalışanları mutsuz ve emeklerinin karşılığını alamıyor. Hakkımızı alana kadar burada mücadele etmeye devam edeceğiz. Biz sağlık meslek örgütleri olarak 15 Mart'ta Ankara'da haklarımız için beyaz miting yapacağız. Eğer karar çıkmazsa 17 Nisan'da da grev kararımız var” dedi.

ULUS: KRİZ VAR,İNSANLAR İNTİHAR EDİYOR

SES Diyarbakır Temsilcisi Mehmet Nur Ulus ise “İktidar tarafından kabul edilmeyen bir ekonomik kriz var. İnsanlar intihar ediyor. Yetkililer buna kayıtsız kalıyor. Güvenlik politikaları çerçevesinde bir bekçinin maaşı burada çalışan arkadaşların maaşlarından daha fazla. Biz gecemizi gündüzümüze katarken bir bekçi kadar maaş alamıyoruz. Buna karşı mücadele etmek yegane görevimiz” diye konuştu. (Diyarbakır/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

İhtimalleri kabul etmek ya da etmemek işte bütün mesele bu

SONRAKİ HABER

Savaş siyaseti gençliğe ne vadediyor?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...