22 Nisan 2017 00:24

Dersim neden rekor oranda 'hayır' dedi?

Elif Demir, Başkanlık referandumunda yüzde 80 ile 'hayır' diyen Dersim'de neden böyle bir sonuç çıktığını Evrensel'e yazdı.

Paylaş

Elif DEMİR
Dersim

Ülke için, özellikle de şehrimiz için emek, barış, demokrasi ve gerçek laiklik mücadelesine dönüşen anayasa değişikliğini içeren referandumu geride bıraktık. Resmi ağızlar ülke genelinde yüzde 51 ile “evet”in çıktığını söyledi. Ama bizce “hayır” kazandı! Dersim ise yüzde 80.4 ‘hayır’la sözünü söyledi. Dersim’den İstanbul’a, Diyarbakır’dan İzmir’e, Ankara’dan Mardin’e ülkenin doğusu ile batısı kucaklaştı. Ben Dersim’in neden böylesi bir tercih yaptığını anlatmaya çalışacağım dilimin döndüğünce.

208 kamu emekçisinin ihraç edildiği (Son çıkan iade KHK’lerinde 4 kişi iade edildi), belediye başkanlarının ve başkan yardımcılarının tutuklandığı, belediyeye kayyım atandığı, tüm eylem ve etkinliklerin yasaklandığı, her haftaya onlarca gözaltı ve tutuklamalarla uyanıldığı, baraj ve HES projelerinin resmi gazetede yayımlanan acil kamulaştırma kararı ile alelacele pratiğe geçirildiği bir memleketin havasından bahsedeceğim size. Dersim doğası ile öne çıkan küçük bir cennet gibi, ancak iş olanakları da bir o kadar sınırlı bir kent. Şehirde nüfusun dağılımı çıkarılsa; memurlar, işçiler (taşeron ağırlıklı), esnaf, işsizler ve köylülerden oluşan bir tablo çıkar ortaya. Yatırımı olmayan bir şehirden bahsediyoruz; “Bize oy verirseniz yatırım yaparız” denilmesine karşın halkın oylarını hiçbir “yatırıma” satmadığı bir şehirden! 

HER İHRAÇ KRİTİK ÖNEMDE

Haritası böyle olan bir şehirde ihraç edilen her bir işçi ve memur kritik bir önemdedir. İhraç edilen memurların, şehirde çalışan toplam memur sayısına oranı çıkarılırsa en yüksek ihraç yapıldığı yerlerden birinin Dersim olduğu görülecektir; 208 memur, 70 kişiye yakın belediye işçisi, 7-8 civarında Aksa Elektrik işçisi, 7-8 civarında diğer kurumlarda çalışan taşeron işçiler. Toplamda yaklaşık 300 kişi ediyor. 300 çalışanın işinden olması demek, zaten şehre sınırlı giren para akışının azalması, esnafın da zarar etmesi demek. 300 ailenin çocukları ve yakınları ile mağdur olması demek. Biz her birinin ailesini (çocukları, kardeşleri, annesi, babası) ve yakın çevresini 10 kişiden hesaplayalım siz daha fazla tutun, bu şehirde kafadan 3 bin kişinin yapılan haksızlığa hukuksuzluğa karşı tepkilerini sandıkta göstermeleri demek aslında. Bunun yanı sıra şehir merkezinde her ailede en az bir işçi ya da bir memur bulunuyor. Şehirde aylarca “Acaba biz ne zaman işimizden alınacağız” korkusu yaşandı. Ki azalsa da bu korku henüz bitmiş değil! İşi, ekmeği ve yaşamı ile sınanan bir halk, tüm bunları hiçbir neden göstermeden elinden alan bir iktidara oy verir mi? Çocuklarımızın dahi artık evde bizlerle yaptığı tek muhabbet hangi hocalarının ihraç edildiği iken ve çocuklarımız dahi “Anne bunu yapma, bunu paylaşma, buraya gitme sen de ihraç olursun” korkuları yaşarken; bizler bu çocukların geleceğine nasıl sahip çıkmayız? Maalesef çocuklarımız ile “Ebeveyn rollerini değiştiğimiz” dönemlerden geçiyoruz.

16 Nisan’dan önce Dersim’e gelenler ya da medya-sosyal medyadan takip edenler bilir; burada adeta bir “evet” rüzgarı estirildi. Şehir “evet” afişlerine, bilboardlarına boğulmuştu. Öyle ki şehre giren şehrin “evet” vereceğini düşünür. Sık sık AKP’nin bakanları, başbakanı geldi; biri geldi biri gitti. Yaptıkları tüm etkinliklere (Çevre illerden yapılan taşımanın yanı sıra) yaşları 7 ile 15 arasında değişen çocuklarımız götürüldü, bizden habersiz. Örneğin Evrensel’de daha önce mektubu çıkan bir arkadaşımız, eşi ile birlikte emek ve demokrasi güçlerinin düzenlediği Newroz etkinliğine katılırken; çocuğu valinin düzenlediği Nevruz etkinliğine götürülüyor okul idaresi tarafından. Üstelik, ailesinden habersiz; üstelik babası daha birkaç gün önce aynı vali tarafından işten atılmışken! Dersim’de etkili olan Emek ve Demokrasi Güçleri, sınırlı sayıda gerçekleştirebildiği etkinlikleri, binbir zahmetle ve son dakika bildirilen izinlerle yapmaya çalışırken, ‘evet’ cephesi çok rahat çalışma yürüttü. Bizler sokağa çıktığımız her eylemde para cezaları alırken, onlar bizim çocuklarımızla eylem ve etkinliklerini doldurmaya uğraştılar. Yetkili sendikaların işyerlerinde astıkları “hayır” afişleri ve broşürleri engellenmeye çalışıldı. Neticede sokağa, alanlara, işyerlerine çıkılmasına izin verilmeyen insanlar tepkilerini sandıkta gösterdi.

HALK DEĞİŞİKLİĞİN NE GETİRECEĞİNİ BİLİYORDU

Böyle kritik bir süreçte belediye başkanlarının yanı sıra bu şehrin emek ve demokrasi mücadelesinde önde gelen isimleri çeşitli gerekçelerle (Esnafa bildiri dağıtmak gibi komik gerekçeler de var) gözaltına alınıp tutuklandı. Her hafta yine onlarca kişinin çeşitli gerekçelerle tutuklanmalarına şahitlik ettik, daha edeceğiz gibi de görünüyor. Yaşanan baskılar ve ihraçlardan dolayı, Dersim’den yurt dışına 2 bin civarında kişinin göç ettiği ifade ediliyor. Her ne kadar tutuklamalar ve sokakların yasaklanması ile şehirde bir “içe kapanma” yaşansa da çaldığımız her kapıda umudu da gördük! Sonuç olarak baskı politikaları Dersim’de sandığa yansıyan bir tepki de doğurdu. Hiç çalışma yürütülemeyen, gidilemeyen köylerde “hayır” ful çıktı mesela! Ben 27 yaşında bir kadınım. Çocukluğum OHAL ile geçti. Bir akşam annemin ve babamın sokak ortasında zırhlı polis aracıyla durdurulup soruşturulmasını kapı arkasından izledim mesela. Kota konulan yiyeceklerin, sigara paketlerinin nasıl saklanarak köylere götürülmeye çalışıldığını ve diğer tüm yasakları bazen oyun sanarak bazen üzülerek yaşadım. Gençliğim AKP Hükümeti ile geçti, geçiyor ve yine OHAL! Ben bile bu genç yaşta bu kadarına tanıklık etmişken; bu topraklarda yaşayan insanların yaşadığı korku ve tepkilerin 1938 Dersim Kırımı’na kadar uzandığını unutmamak lazım. Bu tepkiyi azaltmanın ya da ortadan kaldırmanın tek yolu bu toplumla barışmaktır. Halklarla savaşarak, açlığa, yoksulluğa mahkum ederek hiçbir iktidar kazanmamıştır, kazanamaz!
 

ÖNCEKİ HABER

Polisin 2 genci öldürdüğü Gazi OHAL'i uzun yıllardır yaşıyor

SONRAKİ HABER

Aydoğan ve Beştaş: Demokrasi mücadelesi verdik

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...