Hasan Basri Yalçın

HASAN BASRİ YALÇIN

Tarihi 20 Şubat 2017

Derdimiz Amerika’yı memnun etmek değil

Türkiye'nin PYD'ye yönelik tavrını yumuşatması gerektiğine dair ifadeler farklı mecralardan yükseliyor.
Mecraları farklı olsa da kaynakları ortak. Bunlar genelde Washington dedikodularına dayalı değerlendirme yapan tipler.
Neymiş? Amerikalılar Türkiye için PYD'yi terk etmezmiş.
Çünkü PYD Amerika için gerekliymiş. Türkiye o kadar da kıymetli değilmiş.
Türkiye'nin Amerika'ya yaklaşmaktan başka çaresi yokmuş. Amerika'ya yaranmak için de PYD'yi tanımalıymış.
Ve hatta ülkede çözüm süreci tekrar başlatılmalıymış.
Bütün bunlar aslında teker teker ele alınabilir. Hepsinin birer kuruntu olduğu gösterilebilir. Gerçekle ilişkisi olmadığı, Türkiye'yi bir yere sürüklemek isteyenlerin beklentileri olduğu anlatılabilir.
Fakat bütün bu ayrıntılara burada girmeye gerek yok. Bunun yerine ittifakların prensiplerinden söz etmek lazım. Genel prensipler üzerinden düşünürsek o zaman Türkiye'nin oynaması gereken denge oyununun ne anlama geldiğini izah edebiliriz.
Baştan beri söylüyorum.
Amerika'nın dediklerini yaparak Amerika'ya yaranmak gibi bir şey olamaz. Türkiye'nin tarihi boyunca en önemli sorunu bazı müttefiklerine fazlaca dayanmak zorunda kalışı olmuştur. Osmanlı döneminde Rusya'ya karşı İngiltere'ye dayanmak zorunda kalması ülkenin iç işlerine müdahaleden kapitülasyonlara kadar sonuçlar doğurmuştur. Soğuk Savaş boyunca Sovyetler'den aldığı tehdit nedeniyle Amerika'ya fazla dayanmak zorunda kalması, tek taraflı bağımlılık doğurmuş ve Türkiye'nin bağımsız bir aktör olmasını sağlayacak araç ve yöntemlere ulaşmasına engel olmuştur.
Zayıf devlet refleksi göstermeye alışkın Türkiye bu tür durumlarda beka sorunu hissettiğinde kendini tek bir aktöre bağladıkça zayıflamıştır. Belki yok olmaktan korunmuştur ama büyümesi hep olumsuz yönde etkilenmiştir.
Şimdi Suriye'de de olan bu. Yine ciddi bir kriz var. Türkiye yine bir tarafa itilmek isteniyor. Hâlbuki Amerika'nın iradesine teslim olmak bizi kurtarmaz.
Bir de bu kez Türkiye'nin seçim şansı var. Acilen bir tarafa yaslanmak zorunda değil. Rusya ile Amerika arasındaki oyunu sürdürdüğü müddetçe Amerikalılar için kıymeti artacaktır.
Olayın taraflarından birine fazla yaklaşmak hepsini birden kaybettirir.
Ders niteliğinde bir örnek verelim.
Bismarck Fransa'yı yalnızlaştırmanın peşindeydi. Bu nedenle Prusya, Avusturya-Macaristan ve Rusya arasında Üçlü İttifakı kurdu. İngiltere ise Rusya ve Fransa'ya karşıydı.
Böylece Fransa yalnız kalıyordu. Fakat İngiltere aynı zamanda Rusya'ya karşı Osmanlı, Avusturya-Macaristan ve İtalya ile anlaşmıştı.
Almanya İngiltere ile yakınlaşmak uğruna 1890'da Üçlü İttifakı bozdu.
Yani Rusya ile bozuştu. Rusya buna karşılık Akdeniz'de İngiltere'ye karşı olan güçlerini Almanya'ya karşı Doğu Avrupa'ya kaydırdı. Böylece Almanya hem doğu sınırının güvenliğini bozmuş oldu. Hem Rusya'yı kaybetti.
Hem Rusya'yı Fransa'ya doğru itti.
Tüm bunlara karşılık İngiltere'yi de kazanamadı. Aslında Almanya İngiltere'ye yakınlaşmak için Rusya ile arasını bozunca tam tersi herkes ona karşı birleşti ve Dünya Savaşı'na doğru ilerledi. Almanya İngiltere için Ruslarla iyi geçinirken kıymetliydi. Rusya'nın İngiltere üzerindeki baskısı azalınca, İngiltere'nin Almanya'ya ihtiyacı hiç kalmadı. Almanya yalnızlaştı.
Aynı şekilde bugün Türkiye mümkün olduğunca her aktörle beraber yürüyebilmeyi becerebildiği müddetçe kıymetli olacaktır. İttifaklarda altın kural yalnız kalmamaktır. Yalnız kalmamak için kimseye bağımlı olmamak lazım. Bunun için de Amerika'nın rızasını aramak değil, denge oyunu oynamak gerekir.
Türkiye PYD'ye karşı herkesle birlikte olabileceğini gösterdikçe yalnız kalmaz.
Bu hayati çıkarı savunmak için oyunu kurallarına göre oynamak şart.