REKLAMI GEÇ

YOLUMUZDAKİ ENGELLER

31 Ekim 2014 Cuma

Eski zamanlarda bir kral, saraya gelen yolun üzerine kocaman bir kaya koydurmuş, kendisi de pencereye oturmuştu. Bakalım neler olacaktı?

Ülkenin en zengin tüccarları, en güçlü kervancıları, saray görevlileri birer birer geldiler; sabahtan öğlene kadar. Hepsi kayanın etrafından dolaşıp saraya girdiler. Hatta pek çoğu kralı yüksek sesle eleştirdi: Halkından bu kadar vergi alıyor, ama yollardaki engelleri kaldırmıyordu. Sonunda bir köylü çıkageldi. Saraya sebze ve meyve getiriyordu. Sırtındaki küfeyi yere indirdi, iki eli ile kayaya sarıldı ve ıkına ıkına itmeye başladı.

Kan ter içinde kaldı; ama sonunda kayayı da yolun kenarına çekti.

Tam küfesini yeniden almak üzereydi ki, kayanın eski yerinde bir kesenin durduğunu gördü. Açtı…

Kese altın doluydu. Bir de kralın notu vardı içinde… “Bu altınlar, kayayı yoldan çeken kişiye aittir.” diyordu kral. Köylü, bugün dahi pek çoğumuzun farkında olmadığı bir ders almıştı.

Her engel, hayatımızı değiştirecek bir fırsat olabilir ve hiç bir şey göründüğü gibi olmayabilir…

Hayatımızın kasvetli göründüğü zamanlar olacaktır. Sabrımızı zorlayan zamanlar da yaşayabiliriz. Sorun ya da sorunun büyüklüğü ne olursa olsun, gerçek değişime giden bir yol olabilir.

İçinizdeki sonsuz kaynağa güvenin ve içinizdeki rehberi izleyin. Her durumla ilgili çok bildiğiniz konusunda ısrar etmeyi bırakırsanız, kendinize kabul etme ve öğrenme imkanı sağlarsanız, daha iyi ve daha kolay bir yol bulursunuz.

Bu, akıntıda ayakta durmak gibidir. Eğer bir sonraki adımın nerede olduğunu bildiğiniz konusunda ısrar ederseniz bu akıntıya karşı yürümeye benzer. Ancak bırakırsanız ve akıntının sizin için çalışmasına izin verirseniz hayat daha kolaydır. Endişelenme ve detaylar üzerinde durma alışkanlığına son vermelisiniz çünkü bu kontrol ihtiyacınızın bir kanıtıdır.

Korkuyu ve hayatınızın her yönünü kontrol etme ihtiyacınızı bıraktığınızda, hayatınızın çok daha iyi olduğunu ve keyifli olduğunu hayretle görüp şaşıracaksınız. Küçük şeyleri yönetmeyi bırakın ve sonsuz kaynağın hayatınıza her gün mucizeler getirmesine izin verin…

Bir dağa tırmandığınızı hayal edin. Çok güzel bir dağ. Yemyeşil mis gibi, kuş sesleri. Nefis kokular… O kadar etkilenmişsiniz ki, tırmanmanın zorluğu aklınıza gelen en son şey. Tırmanışın tehlikesi önemli değil, tek önemli olan deneyimin kendisi. Eğer bu zihin durumunda kalabilirseniz , en ufak bir korku duymadan dağa tırmanabilirsiniz. Hayatınızdaki deneyimlerden keyif alarak yakında birçok dağın tepesinde durabilirsiniz. Şükretmek, hayattaki her engelin üstesinden gelmenize yardım eden güçlü bir araçtır.

Bir filmde duyup yazmıştım: “Eğer bir yolda hiç bir engel yoksa, o yol seni hiç bir yere götürmez” diyordu baba oğluna. “Her iniş ve çıkış, her deneme ve her dalgalanma. Hayatındaki herşey seni zenginliğe ve refaha götürebilecek bir öğrenme deneyimidir. İyi de olsa kötü de evrenin sana gönderdiği her fırsat için şükretmelisin. Şükretmek, hayatının seyahat ettiği yolu kalkındırır, güzelleştirir.”

Anlaşılması zor olabilir belki. Ama etkili şükretmek, refah demektir. Gerçek refah, gerçek şükretme olmaksızın mümkün değildir. Gerçek refah ve huzur için daha derin şükretmeye odaklanmalısınız. Daha fazla şükran duyduğunuzda daha fazla refah bolluk huzur sağlık bereket başarı çekeceksiniz… Şükretme ve çekim yasası uyum içinde ilerler.

Lütfen tekrar hatırlayalım:
DAHA FAZLA ŞÜKRAN…

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı