Demokratların başkan adayı kim olacak?

A -
A +
1845’te ABD’de Kongresi’nde kabul edilen bir kanuna uygun olarak, her dört yılda bir “Kasım ayının ilk pazartesini takip eden salı günü” Başkan ve Başkan Yardımcısı için seçim yapılıyor. Bu yıl seçim günü 3 Kasım. Cumhuriyetçi Parti’nin başkan adayının mevcut Başkan Donald J. Trump olacağını biliyoruz. Demokrat Partili Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin öncülüğünü yaptığı azil soruşturmasından aklanan Trump, hem partisi içinde hem de ABD kamuoyu nezdinde güven tazeledi. Bu durumu Trump’ın ikinci dönemini garantilediği şeklinde yorumlayan Amerikalı uzmanlar da var. Seçime dokuz ay varken ve Demokrat Parti’nin adayı henüz belli olmamışken bu yorumu yapmak için erken. Geçmişteki seçimlerin analizlerine bakıldığında, ABD seçmeninin adayların vaatleri kadar kişisel özelliklerine de itibar ettikleri ortaya çıkıyor.
Geçmişteki başkanlık seçimlerinde hangi konuların seçmen davranışını etkilediğiyle ilgili bir çalışma yapan Gallup araştırma şirketi son 70 yıldaki örnekleri birbirleriyle karşılaştırmış. Birinci gösterge mevcut başkanın kararlarına halkın verdiği destek. Buna göre Başkan Trump’ın politikalarına destek oranı Ocak 2020 sonu itibarıyla %47. Bu rakam 2004 seçimi öncesi George Bush için %55, 2008 seçimi öncesi Barack Obama için %45’miş.
İkinci gösterge, Amerikalıların genel olarak hayatlarından memnun olup olmadıkları verisi. Memnun olmayanların çoğunlukta olması, yönetimi değiştirme yönünde bir halk iradesinin ortaya çıkmasını tetikleyen faktörlerden biri. Ocak 2008’de %24 olan bu rakam, Ocak 2012’de %18, Ocak 2016’da ise %23’müş. Başkan Trump’ın ilk dönemdeki son yılında hayatlarından memnun olan Amerikalıların oranı ise Ocak 2020 itibarıyla %41. 2004’ten bu yana en yüksek oran.
Üçüncü gösterge, ekonomiye güven oranı. +100 ile -100 aralığında yapılan değerlendirmeye göre, Ocak 2008’de -35, Ocak 2012’de -22, Ocak 2016’da -1 olan bu gösterge Ocak 2020’de +40 olarak gözüküyor.
Dördüncü gösterge Amerikalıların neyi en büyük problem olarak gördükleri. Ekonominin en büyük problem olduğunu düşünenlerin sayısı 2008’de %38, 2012’de %66, 2016’da %27’yken, bugün bu oran %10.
Söz konusu göstergeler birlikte değerlendirildiğinde, Amerikan halkının çoğunluğunun hayatlarından memnun olduğunu ve ekonominin gidişatını olumlu gördükleri anlaşılıyor. Böyle bir durumda, Başkan Trump’a rakip olacak Demokrat Parti adayının kampanyasını dayandıracağı en temel ekonomik argümanlar azalıyor. Pahalılık, işsizlik, Amerikan hayat tarzından uzaklaşma gibi ekonomiyle ilgili eleştirilerin seçmende yoğun karşılık bulması mümkün değil. Diğer yandan, gelir dağılımındaki adaletsizlik, vergilerin azaltılması, genel sağlık sigortası, göçmenlik, silahların kontrolü, çevre konuları, eğitim ücretleri, siber güvenlik gibi konuların her zaman olduğu gibi bu seçimde de Demokrat Parti kampanyasında yer bulacağını söyleyebiliriz. Fakat adaylar bu konulara eğilirken de, Trump’ın başkanlık performansına desteğin, “görevini kötüye kullanma” ve “adaleti engelleme” gibi iki ağır suçla itham edildiği azil soruşturmasından sonra bile 2008’de Obama’ya olan desteğin 2 puan üzerinde olduğunu dikkate almak zorundalar.
Dolayısıyla Demokrat Parti Trump’ın karşısında kimi çıkarırsa çıkarsın seçimde işi epey zor. Öyle olduğu için de, partinin delegelerinin önemli bir bölümü alışıldık olmayan, geçmiş yıllarda seçimlerde neredeyse hiç duymadığımız tarzda sloganlar atan, kelimenin tam anlamıyla eksantrik bir başkan adayı tipolojisinin arayışına girmiş gibi gözüküyor. Trump’ın “deli” (crazy) lakabını taktığı Vermont Senatörü Bernie Sanders, ön seçimlerin ilk iki ayağında öngörülmedik ölçüde destek kazandı.
Demokrat başkan adayları arasında, 1941 doğumlu, Galiçya kökenli Yahudi bir aileden gelen “sosyalist” Sanders’tan başka öne çıkan dört isim var: Oğlu Ukrayna gaz şirketinin yönetim kurulunda üye olan eski Delaware senatörü ve Barack Obama’nın Başkan Yardımcısı 1942 doğumlu Katolik Joe Biden. 62 milyar dolarlık servetiyle dünyanın en zengin 12. insanı olan Rus Yahudisi kökenli eski New York Belediye Başkanı Michael Bloomberg. Başkanlık yarışına, eş cinselliğini açıkça ilan ederek katılan ilk kişi olan, Afganistan’da ABD ordusunda bulunmuş, babası Maltalı bir göçmen olan, 300.000 nüfuslu South Bend şehrinin Belediye Başkanı Episkopal Kilisesine mensup (Anglikan) Pete Buttigieg. İflas konularında uzmanlaşmış bir avukat ve ünlü bir hukuk profesörü iken 2013’te ABD Senatosuna seçilen ve bugüne kadar Massachusetts senatörü olarak görev yapan Methodist Kilisesine mensup, Elizabeth Warren.
Demokrat başkan aday adayları 6 Haziran’a kadar sürecek eyalet ön seçimlerinde delegelerden en fazla desteği alarak, 13-16 Temmuz tarihlerinde yapılacak Demokrat Parti’nin başkan adayı belirleme kongresinde ipi göğüslemek için büyük mücadele verecekler. Bugün itibarıyla sekiz olan başkan aday adayı sayısının, geçmiş dönemlerde olduğu gibi, Demokrat Parti kongresinden önce iki veya üçe inmesi bekleniyor. Nisandan sonra birçok aday yarıştan çekilecek. Trump gibi nev-i şahsına münhasır bir başkanın karşısına, “Bizim Devrim” ve “Siyasi Devrim Rehberi” gibi çok satan kitapların yazarı, kendisini “demokratik sosyalist” olarak tanımlayan Bernie Sanders çıkar mı? Çıkarsa, kazanır mı? Amerikan siyasetinde seçim yılları hep eğlenceli olmuştur...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.