"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Demokratik eğitim nedir, nasıl olmalıdır?

M. Fahri UTKAN
23 Şubat 2017, Perşembe
Demokratik demek, demokrasiye uygun olan demektir.

Eğitim ise kısaca; belli bir bilim dalı veya san’at kolunda yetiştirme, geliştirme ve eğitme işi. Çocukların ve gençlerin toplum yaşayışında yerlerini almaları için gerekli bilgi, beceri ve anlayışları elde etmelerine, kişiliklerini geliştirmelerine yardım etme, terbiyesi; ilkel toplumlarda, çocukların ilerde yapacakları işleri, görevleri, davranış biçimleriyle ilgili olarak onların erginlik çağına girinceye dek aileleri, akrabaları ve toplumun yaşlı üyelerince geleneklere uygun biçimde eğitilmeleri, yetiştirilmeleri denebilir.

Demokratik eğitim ise; amacı, programları ve yöntemleri demokrasinin dayandığı temel ilkelere göre tesbit edilen eğitimdir denebilir. Veya şu şekilde de açıklanabilir:

“Eğitim-Öğretim çalışmalarında, öğretmen-öğrenci ilişkilerinde, eğitimle ilgili faaliyetlerde öğrencinin fert olarak değerine ve bütünlüğüne, birlikte çalışmaya, karşılıklı saygıya, hoşgörüye, kişiliğe değer ve önem veren eğitim diyebiliriz.

“Üniversitelerin demokratik yapıya yönelmeleri Batıda 1960’lardan sonra bazı okullarda öğrencilerin müfredat oluşturmada, yönetime katılmada ve hatta akademik unvanların verilmesi toplantılarına katılmada aktif rol almaları şeklinde olmuştur. Diğer gelişmelerden biri de etnik azınlıkların üniversitede yer alması konusunda baskı gören üniversiteler, müfredatına azınlıklar ve kadınlarla ilgili dersler koymaya başlamışlardır. Eğitimin yönetiminde eğiticiler, öğrenciler, aileler ve mahalli yönetimlerin söz hakkı olacağı şeklinde yapılandırılması öğrencilerin demokrasiyi yaşayarak öğrenmeleri açısından faydalıdır.” 

(Doç. Dr. Lâle Duruiz, Eğitimde Kalite Arayışları Tebliği 1995, 4. Ulusal Kalite Kongresi) 

“Demokratik eğitim sistemleri, beyni özgürlük içinde hür düşünmeye, üretmeye, insanî değerleri korumaya, katılımcılığa, liderliğe, sevgi ve hoşgörüye yönlendirip hayata hazırlar.”     (B. S. Çiftçi.1.5.2001, Yeni Asya Gazetesi)

Demokrasinin aslı meşverettir. “Meşveret her şeyde hükümfermadır.” 

(Muhakemat, Yeni Asya Neşriyat, 29) 

Buna göre eğitimde de meşveret hükümferma olmalıdır. Yani eğitimin her kademesinde işler meşveretle/danışmayla halledilmelidir. Yani, demokratik, meşverete dayalı bir eğitimde eğitim müfredatı, sistemi, araçları, çeşidi, öğretmeni, okulu vb. gibi ilgili her şey tercih edilirken/seçilirken eğitimin etkilendiği herkes (bakan, veli, öğretmen, öğrenciler...) fikrini açıkça belirtmeli ve asgarî müştereklerde buluşulmalıdır.

Eğitimin vazgeçilemezlerinden biri olan öğretmenler, bir toplumun mimarı olmaya aday ve lâyık kişilerdir. Milletin genç neslinin beyinlerini onlara emanet etmekteyiz.

5-6 yaşından itibaren çocuklarımız onların yani öğretmenlerin elinde. Çocuklarımızı bir hamur gibi yoğuruyorlar. Çocukların her şekle sokulabilme ihtimali var. Maddeten, bedenen, ruhen teslim ediyoruz çocuklarımızı onların eline. Bu yönden öğretmenlik, bir memleketin gelişmesinde, toplumun eğitilmesinde çok önemli bir meslek, bir faktör olmaktadır.

“Çağdaş eğitim sisteminde öğretmen bilgi aktarıcı değil, bilgiye yönlendirici ve bilgiye ulaşma yollarını göstericidir. Buna mukabil öğrenci de, bilgi depolayıcı değil, bilgiye ulaştıracak metotları öğrenici durumundadır. Öğrenmenin bilgi depolamaya değil, bilgiyi kullanmaya ve bilgiye ulaştırıcı yollara odaklanması ve öğretilenlerin okul duvarlarını aşarak hayatın içine oturtulması da eğitim sisteminin yeniden yapılandırılmasında önemli bir kilometre taşı olarak karşımıza çıkacaktır.” 

(İsmail Tezer, Yeni Asya, 26.03.2001)

İşte bütün bu; “Başarısızlık ve felâkete rağmen, hayata karşı görevlerini sonuna kadar saklayabilen iyimser insanlar, daha çok iyi bir anne tarafından büyütülmüş olanlardır.” 

(Andre Mourois)

Sondan bir evvel söylememiz gereken; “Çocuğa öyle telkinat yapılmalı ki; ömrünün her devresinde ruh, kalp ve vicdan çizgisinde hareket edebilmesini sağlamalıdır. Bu da, çocuğun temel eğitiminde sevgi ve bu sevgiyi hem yaşamak, hem de yaşatmakla olur. Yalnız esas olan şey, sevgide orta yolu bulabilmektir. Yani bir çocuk eğitilirken, ne fazla azarlama ne de fazla bir nasihat verme metodu olmalıdır. Bunların yerine, sahip olduğumuz olgu ve değerleri evvelâ kendimiz yaşarsak, isteklerimizi çocuğumuza ancak o zaman kabul ettirebiliriz. Çünkü insana verilen nefsin özelliği, ruhun yapmak istediklerinin zıddını yapmaktır. Bu yüzden nefsin inada binmemesi için, onu ikna etmenin tek yolu, bazı değerleri ona yaşayarak öğretmektir.”

(Şerife Tez, Yeni Asya, 29.03.2001)

İnsanın en birinci mualliminin validesi olduğunu söyleyen Bediüzzaman Hazretleri küçükken validesi Nuriye Hanım’dan aldığı telkinatın ve manevî derslerin çekirdekler hükmünde fıtratında ve ruhunda yerleştiğini, aldığı sair derslerin o çekirdekler üzerine bina edildiğini belirterek şunları der: 

“Meslek ve meşrebimin dört esasından en mühimi olan şefkat etmek ve Risale-i Nur’un da en büyük hakikati olan acımak ve merhamet etmeyi, o validemin şefkatli fiil ve halinden ve o manevî derslerinden aldığımı yakinen görüyorum”                                

(24. Lem’a)

Okunma Sayısı: 16266
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı