30 Mayıs 2020 00:23

Davutoğlu ucundan göstererek, ‘Gelmeyin üstüme, bozarım omertayı’ mesajı mı verdi?

Gelecek Partisi

Fotoğraf: Gelecek Partisi

Paylaş

Bülent Arınç’ın “bomba açıklamaları” pandemi telaşının gadrine uğradı; unutuldu… (Olmadı...)
Halbuki geçen şubat sonunda fevkalade net ve mühim ikazda bulunuyordu…
Mesajları tevile muhtaç bırakmayacak denli köşeli ve berraktı…
Lakin hak ettiği ilgiyi görmedi; ötesi berisi kurcalanıp tartışılmadı…
(Tartışıldıysa da şahsen rastlamadım; pardon…)
Ahmet Davutoğlu’nun “Dişli” çıkışı vesile sayılmalı… (‘Vesile’ beklesin biraz…)
Arınç’ın (sahiden) özgül ağırlığı yüksek o beyanlarını anmalı…
Saray ve (Perinçek dahil) avanesi Davutoğlu ve Babacan’ı hedefe yerleştirmiş…
‘FETÖ’cü’ yaftası astıkları iki “şeytanı” taşlayıp duruyorlardı… (Halen berdevam.)
Arınç o sırada devreye girdi… ve…
Uyardı:

‘ONLAR DA ESKİ MAHREM KONULARI AÇARSA TESTİ ÇATLAR, İKİ TARAF DA ZARAR GÖRÜR’

Dedi ki Arınç: 
“Birlikte olduğumuz dönemlere ait suçlamalar yapılırsa, onlar da meşru müdafaa haklarını kullanır. Belki de mahrem kalması gereken konuları kendilerini savunmak adına konuşabilirler. Bu da testiyi çatlatır. İki tarafa da zararı olur.” (27 Şubat 2020)
Mim koyalım:
“Mahrem kalması gereken konular” nedir?..
Şayet demokratik bir ülke isek…
25 yıl (İstanbul ve Ankara dahil) yerel yönetimleri...
18 yıldır Türkiye’yi yöneten bir İktidarın halktan saklanacak “Mahrem kalması gereken konuları” ne olabilir?
Her yurttaşa sorma hakkı doğuran bu sorunun cevabını (Hiç değilse şimdilik) bilmiyoruz…
Pekiii…
İktidarın yumuşak karnı 15 Temmuz muamması da (kimi boyutlarıyla) “mahrem kalması gereken konular” arasında mı?
(Girizgahta beklettiğimiz “vesile”yi huzura çağırma vakti geldi…)

DAVUTOĞLU KENDİNİ GÜVENCEYE ALMAK İÇİN PANDORANIN KUTUSU’NDAN “DİŞLİ” FİLMİNİN FFRAGMANINI MI ÇIKARDI?

Zira suali akla getiren Davutoğlu’nun son ‘Mehmet Dişli’ çıkışı oldu…
AKİT TV’de ne demişti Davutoğlu:
“MİT’ten gelen listeye göre (mesela) son geceye kadar Mehmet Dişli’nin emekliliği söz konusuydu. Ama son gece kanaat değişti.” (23 Mayıs 2020)
Neden ve nasıl değişti?
“Detayına girmem.”
Böyle diyor, Davutoğlu..
Başlıkta ‘Ucunu gösteriyor ama’ derken kasıt (biraz da) bu…
Peki “Detayına girmem” mutlak taahhüt mü, şimdilik mi?..
Cevap yine Davutoğlu’ndan geldi…
Adnan Menderes’in mezarını ziyaret sonrası gazetecilerin sorularını cevaplarken (27 Mayıs 2020) üstüme gelirlerse konuşurum demeye getirdi:
“Gerekirse bu (FETÖ’cü) ithamlar(ı) devam ederse ben bu süreçte (FETÖ’ye karşı) verdiğim mücadeleyi anlatırım…” [detaya girerim-era]“Bu [Mehmet Dişli] açıklamam ortada hiçbir şey yokken gündeme gelmiş bir açıklama değil.” [Üstüme geldiniz, mecbur kaldım, konuştum azcık-era]“Herkes söyleyeceği söze dikkat etmelidir. Bize böyle bir itham karşısında susmak yakışmaz.” [Üstüme gelmeye devam ederseniz bak karışmam-era]
Erdoğan’a da “Bak konuşturma etrafını, kessinler bana sataşmayı” olarak yorumlamaya müsait mesajı yollamayı da ihmal etmedi:
“Sayın cumhurbaşkanı başta olmak üzere, böyle bir itham karşısında sessiz kalamaz.” [Kalırsa… olanlardan ben mesul değilim.]

‘BAŞIMA BİR ŞEY GELİRSE…’ TEDBİRLERİ SADECE MAFYA FİLMLERİNDE Mİ ALINIR?

Davutoğlu’nun 27 Mayıs (2020) günlü bu beyanları ile “Mehmet Dişli” çıkışımın arkasındayım, demekle kalmıyor…
Dahası, üstüme gelirseniz şayet devamını getirir…
Kısaca teşkilat içi gizleri saklama, “sessizlik yemini” olarak tarif edeceğimiz “omerta”yı bozar ve ifşa ederim sırları…
Dediği bu…
Davutoğlu’nun çıkışını ve sözlerini böyle okuyor ve anlıyorum…
Şahsen… ve hani ayıptır söylemesi merak da ediyorum:
“Son gece” tuhaf bir şekilde emekli edilmeyip göreve devam etmesinin “detayına girilmeyen”…
Darbe gecesinin ertesi sabahı Hulusi Akar ile helikopterle Köşk’ün bahçesine ine(bil)n...
Akabinde gözaltına alınıp tutuklanan…
Darbenin lider kadrosunda olmaktan mahkum olan bahse konu Mehmet Dişli’yi cezaevinde en son kim gördü acaba?
FETÖ’cünün yakınları dahi tart edilip memuriyetten atılırken, Lahey’e büyükelçi yapılan  ağabeyi (AKP kurucusu ve eski yöneticisi) Şaban Dişli kardeşiyle (nerede) görüşüyor mu acaba?..
Davutoğlu’dan Babacan’a…. Ve elbette Bülent Arınç’a…
AKP’nin eski “sırlı” zirvesinde yer alıp da iktidar dışına düşmüş olanlar -hani filmlerde olur ya- “Başıma bir iş gelirse...” temkini ile kimi sırlarını (İcabında kullanmak üzere) sigorta niyetine farklı yerlerde kayıt altına (da) almış olabilirler mi?..
Magazin sorusu gibi mi duruyor bu sorular?..

Bİ’BAKMAK LAZIM FAŞİZMİN HALLERİNE

‘KISSA’CA TARİH…

Aşikar:;
Saray rejimi yeni bir evreye hazırlanıyor…
Menziline ulaşmak için yol “temizliğinde” planlanan hamleler kuluçkada…
Yol işaretleri -harfiyat’taki son yazılarda tarif etmeye gayret edildiği üzere- “Ya tam susturma ya kan kusturma” yönelimine dikkat çekiyor…
Şüphesiz:
Sürecin akıbetini muhalefetin pozisyon alış mahareti/mücadele dinamikleri belirleyecek…    
Tarih bilinci “Ne, neden oluyor?” sorgulamasıyla sürecin dinamiklerine odaklanırken, geçmişte “Ne, nasıl olmuştu?”yu gözeten tarihsel perspektiften beslenir… (ise...)
Bu minvalde memleketin sokulduğu güzergahı mesela İtalya’da faşizmin tahkim süreci ile mukayese etmenin bize diyeceği bir şeyler olabilir mi?
Satır başlarıyla Mussolinici faşizmin kuruluşunun “ikinci evre”sini domine eden momente bakalım, kararı siz verin…
Harfiyen alıntıdan okuyalım:
“Faşizm, iktidarını giderek güçlendirdi. Basın özgürlüğü kaldırıldı, yönetimde tasfiyeye gidildi. Artık hükümet propagandasını hiçbir şey rahatsız etmemektedir. Üretimdeki yeniden artış ve işsizlikteki azalmayla ortaya çıkan belirli bir ekonomik başarı, Mussolini’ye, kendisine İtalya içinde ve dışında büyük prestij kazandıracak olan büyük işleri -otoyollar, demir yollarının elektriklendirilmesi, toprakların “iyileştirilmesi” gibi- başlatma imkanı verdi [Şehir hastaneleri de var mıydı acep?- era]… muhaliflerin mücadeleleri kesilmedi, ama… etkisi daha güçsüz oldu. Mussolini, bu durumdan faydalanarak yetkilerini artırdı; hiçbir yasa onun onayını almadan teklif edilemeyecekti ve ÜLKEYİ KARARNAMELERLE YÖNETEBİLMEKTEYDİ; böylece BELEDİYEYE AİT ÖZGÜRLÜKLERİ VALİLER LEHİNE AZALTTI; olağanüstü hal yasaları her türlü kuşkulu unsuru işten çıkartmaya imkan tanıdı. [Bak burası önemli-era:] 1928  seçim yasası MİLLET MECLİS İÇİN “GÜVEN LİSTELERİ” OLUŞTURDU; BÜYÜK FAŞİST KONSEY TARAFINDAN GERÇEKLEŞTİRİLEN “ULUSAL LİSTE” SEÇMEN GRUBUNA YALNIZCA EVET VE HAYIRLA OYLANABİLECEK BİR PLEBİSİTLE SUNULDU- BÖYLECE SEÇİMLER BASİT BİR FORMALİTE HALİNE GELDİ. Faşizmin kuruluş sürecinin ikinci aşaması böyle olmuştur.”(*)

Mukayeseli faşizm okumalarına/hatırlatmalara devam edeceğim…

SARAY’IN HABEŞİSTAN’I LİBYA MI OLACAK?..

Nasipse gelecek sefere…

-------

(*) Henri Michel, Faşizmler, İletişim Yay. s. 34; VURGULAR benden-era.

Hişşşt

İMAMOĞLU AĞIR ÇEKİM KAYYUM MAKASINDA

Tekrar olsun:
Başta İBB/İmamoğlu, muhalif/CHP’li belediyeler nicedir ağır çekim kayyum kıskacında…
Nabız yoklama maksatlı son ‘sızdırma’dan öğrendik ki:
Başkanları belediye meclislerini yönetmekten alıkoymaya hazırlanıyorlarmış…
Alametler çoğalıyor...
Soru şu:
Ters/hızlı çekimle altın vuruş mu yapılsın?..
Yetkileri budaya budaya, kanı emilmiş sıtmalı gibi takatsiz mi bırakalım?

İktidar da galiba tam karar veremedi… (henüz)
Şayet ikinci şık olursa “zombileşmiş” başkanlar olarak…
Mesela İmamoğlu’na yapacak tek iş herhalde sabahları eli belinde, Şehzadebaşı’daki binanın önündeki çimleri sulamak kalır…
Çözüm mü?
İnönü ne diyordu:
Eşkıyanın bu gece ne yapacağı belli olmaz.!
Öyleyse meseleyi liderler arası düello olmaktan çıkarmak…
Seçmenleri oylarına...
Halkı iradesine sahip çıkacak demokratik hassasiyeti örgütlemek ve devreye sokmak
; yapılacak bu!  

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa