Davutoğlu, Erdoğan'a meydan okudu

Yeni parti kurma hazırlığında olduğu söylenen eski Başbakan ve AK Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Sakarya Dostlar Platformu’nda konuştu.

Davutoğlu’nun konuşmasında öne çıkan başlıklar şöyle:

"Manifestomuzda ‘siyaset yapılacaksa değerleri olmalıdır’ dedik. Takiyyeden kaçılsın, düşünce özgürlüğü içerisinde herkes fikirlerini açıkça ifade edebilsin dedik. FETÖ taktikleriyle kimse kimseye kumpas kurmasın dedik. Akrabalar kayırılmasın dedik. Mülk bir grubun elinde birikmesin dedik. Bu inandığımız kutsal kitabın hükmüydü.

Siyasi kurumsallaşmada hatalar var dedik, ehliyet ve liyakat geriye atıldı dedik. Kutuplaşma arttı dedik. Kriz yoktur diyerek krizi unutturamazsınız dedik."

“BİZ NE ZAMAN İHANET ETTİK...”

"Bize bunlar olmuyor demediler. Bize hain dediler, ihanetle tanımladılar söylediklerimizi. Bu ülkenin teveccühüyle göreve gelmiş sadece bana değil, herhangi bir T.C. Başbakanına kimse hain diyemez. Bu milletin içinden bundan sonra da hain bir başbakan çıkmayacak.

O zaman sormak gerek. Nedir bu kutuplaştırıcı dil? Bu hareket için koşturan bizlere dahi hain denirse, bu hareketin dışında olanlar kendilerini nasıl huzurlu hissedebilir? Şimdi soruyorum: Biz ne zaman ihanet ettik söyleyin, meydan okuyoruz.

Trol çeteleri harekete geçtiğinde, bu ülke krize sürüklenmesin diye arkamızı bakmadan başbakanlık makamını terk ettiğimizde mi hain olduk."

‘ÜMMETİ BÖLÜYORSUNUZ’ SUÇLAMASI

"Ümmeti bölüyorsunuz dediler. Dini kavramların yozlaştırılmasına karşıyım. Buna son vermemiz lazım. Ümmet evrensel bir inanç topluluğuysa Türkiye’de yaşayan 81 milyon kardeşimizin hepsi ümmetin parçasıdır. Kimse ümmeti tekeline alamaz. Ümmetten kastedilen daha önce yalılarda oturup Türkiye’yi dizayn edenler gibi yalılarda oturup Türkiye’yi dizayn etmeye çalışanlarsa biz o topluluktan değiliz.

Ümmetten kastedilen zor günlerde, biz ateş çemberinden geçerken bu harekete her türlü hakareti yapıp şimdi ikbal günlerinde bizden daha çok o hareketi sahiplenmeye çalışanlarsa biz o topluluktan da değiliz."

HDP’Lİ BELEDİYELERE KAYYUM ATANMASI

"Kimse bize teröre destek suçlamasında bulunamaz. Eğer bir ülkede seçim yapılıyorsa sandıktan bir sonuç ortaya çıkmazsa ona saygı duyacaksınız. Saygı seçilen belediye başkanına değil oy kullananlara gösterilen saygıdır. Bu adayların terörle ilişkisi varsa YSK onları elemeliydi. Yok eğer 31 Mart’tan sonra bunlar suç işlemişse yapılması gereken onları mahkemeye götürmek sonra görevden almaktı. Çünkü şu an dahi haklarında bir dava açılmış görünmüyor. Olabilir, böyle bir suçu işledikleri tespit edildiği anda derhal cezalandırılmalılar.

Şimdi sorma sırası bizde. Terörle mücadele konusunda bizi bugün eleştirenler eski defterler açılırsa insan içine çıkamaz.

Başbakanlık görevini aldıktan bir ay sonra 6-8 Ekim olayları oldu. Bu olaylarda Türkiye’nin kamu düzeninin nasıl yerle bir edildiğini görme imkanım oldu. Sayın Cumhurbaşkanı bize görevi tevdi ederken iki emaneti vardı. Çözüm sürecine devam edeceksiniz, FETÖ ile mücadele edeceksiniz dedi.

7 Haziran günü maalesef tek başına iktidar olma şansı olmayınca terör odakları ve onların arkasındaki parti Türkiye zaafa düştü zannıyla gemi azıya aldı. 7 Haziran-1 Kasım tarihleri arasını silmek, bütün o mücadelenin bizim talimatımızla başladığını unutturmak istiyorlar. MHP’den suçlamalar geliyor. Biz mücadele ederken 17 Ağustos’ta götürdüğümüz 4 hükümet teklifine de hayır dedi ve bizi terörle mücadelemizde tek başımıza bıraktılar."

“BİR HAREKET TARİHİNİ REDDETMEYE BAŞLAMIŞSA...”

"Her şeyi beklerdim de tarihin hafızasını silmek suretiyle insanları unutturabileceklerini zannetme çocukluğunu beklemezdim. Bu görev yapmış bütün arkadaşlarımıza karşı yapılmış en büyük haksızlıktır. Bir hareket kendi tarihini reddetmeye başlamışsa kendi kendini tasfiye etmeye başlamıştır. Beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz ama tarihi değiştiremezseniz. Diyorlar ki “Sayın Başbakan bir televizyona çıksanız”. Değil televizyona çıkmak benim adımın telaffuz edilmesi bile yasaklandı 3 yıldır. 18. yıl videosundaki yokluğumuz bazı arkadaşlarımızı üzdü ama beni üzmedi, şaşırtmadı da.

Bedel ödemekten korkmayız. Bize bedel ödetin ama ekonominin başına liyakatsiz insanlar getirerek millete bedel ödetmeyin.

Biz yeni bir ümit rüzgarı estirmeye, yeni bir gelecek inşa etmeye geliyoruz. Bu milletin üzerine çökmüş karamsarlık bulutlarını dağıtmaya geliyoruz. Çok güçlü bir ekiple geliyoruz. Bu yol birilerinin zannettiği gibi küskünlerin yolu değil hiç kimseye küsmeyenlerin yoludur. Bu yol siyasetteyken servetine servet katanların değil cebindeki son kuruşu bir siyasete harcayanların yoludur."