Günümüzün futbolunda “takım oyunu“ ne kadar önemli olursa olsun, o takımın içinde ustalara - yıldızlara ihtiyaç var… Takım sıkıştığında kapıya kilidi sokacak, o kapıyı açacak, takımın geçmesini sağlayacak ustalara ve yıldızlara… Konyaspor’un oyunu “al gülüm - ver gülüm“ oynadığı, Galatasaray’ın maçı “futbola çevirmeye“ çalıştığı dakikalarda iki usta ortaya çıktı… Önce Falcao, sonra Emre Akbaba… Hadi, Falcao’nun golünde topun Aniçic‘e çarpıp köşeye yönlenmesi “şansın yardımı“ diye yorumlansa bile sonuç da ustalık taşıyan bir vuruştu… Hele Ömer Bayram‘ın asisti… Kabul edelim ki, Falcao’nun gol olan vuruşundan belki de daha etkiliydi... İkinci gol ve Emre Akbaba… Emre Akbaba’nın dönüşü ile Galatasaray devre arasının en büyük transferini yaptı… Konya karşısında çabuk düşünmesi, çabuk vurması Galatasaray‘a ikinci golü getirdi… Aslında Galatasaray için beklediğinden daha rahat, daha kolay geçen bir başlangıc oldu… Konya takımı uzak bir şut dışında Galatasaray ceza alanında görünemedi bile… Şut atamadı, tehlike yaratamadı, topa hakim olamadı… İlk yarı biterken futbol adına sahada ne varsa hepsi Galatasaray‘a aitti... Bu Konyaspor‘a ne oldu böyle? Hadi “Futbolu ve oyunu güzelleştirmek“ gibi bir kaygısı yok… Ama hiç olmazsa mücadele ederdi, sahada futbol adına kavga ederdi… Hiçbiri yok… Üstelik takımda “iyi“ dediğimiz kim varsa gitti, ne kadar “sıradan adam” varsa geldi… Konyaspor, ikinci yarıda hiç olmazsa biraz çıkmayı denedi, Galatasaray’ın savunma anlayışını aşmaya gücü yetmedi… Bu dakikalarda solda Saracchi’nin hem savunma, hem hücumda öne çıktığını, Lemina’nın orta alanda çok ciddi bir direnç gösterdiğine tanık olduk… Galatasaray’da Marcao’nun yokluğunda, savunma göbeğinde Donk - Ahmet Çalık ikilisi sıkıntı çekmedi… Elbette bunda Konyaspor‘un son derece yetersiz hücum anlayışının etkisi büyüktü. Galatasaray’ın her alanda ve maçın her dakikasında rakibinden çok çok önde olduğu bir maç izledik… Herkes görevini yaptı, Mariano üçüncü goldeki asisti ile kendini hatırlattı… Bu maç Galatasaray‘ın, Shengelia’ın vurduğu, Muslera‘nın müthiş çıkarttığı şut dışında, rakibine pozisyon vermeden, kalesinde en ufak bir tehlike yaşamadan kazanmayı müthiş hak ettiği bir doksan dakika oldu… Aykut Hoca‘ya saygılar, sevgiler… Ama kusura bakmayacak… Bu ligde, Konyaspor’dan daha “renksiz“ oynayan ikinci bir takım yok… Hele kaleci Serkan… Yılların “istikrar“ simgesi olan kaleci Serkan… Darmadağın… Şampiyonluk yarışını 10 puan geriden sürdüren Galatasaray ve Başkan Mustafa Cengiz ile bir anlamda “bilek güreşine“ tutuşan Fatih Hoca için son derece önemli, son derece kritik bir galibiyet bu … Galatasaray önemli bir adım attı... Galatasaray çok sıkıntılı bir hafta geçirdi. Gerçekten bu şampiyonluk yarışında olmaması gereken olaylar yaşadık. Ne yalan söyleyeyim, Konyaspor maçı öncesi tedirgindim. Ama taraftarın, camianın korktuğu başına gelmedi. Sarı-kırmızılılar çok zor bir deplasmandan 3 gol atarak, iyi futbol oynayarak, galip geldi. Önce eminim Konyaspor’un oynadığı futbolu eleştirenler olacak. Ben buna katılmıyorum. Neden? İlk 45 dakika ve ikinci yarıda 20 dakika sahanın tek hakimi Galatasaray’dı... Ömer Bayram’ın, Feghouli’nin, Falcao’nun kaçırdığı goller vardı. Bu gol pozisyonlarını zaten dikkatli vuruşlar yapsalardı ilk yarı skor daha farklı olurdu. Konyaspor, Skubic’le, Alper’le, Jevtovic’le, Hadziahmetovic’le ve hücumda da Thuram’la ne kadar direnmeye kalksa da Galatasaray’ın tekniği yüksek futbolcuları oyunun hakimiyetini son 20 dakikaya kadar hiç bırakmadı. Emre Akbaba’nın sahalara dönüşü, takımına kazandırdığı enerji, goller, Falcao’ya destek olması bilhassa hücum yollarında takımı müthiş rahatlattı. Falcao’nun attığı golde başlangıç Emre Akbaba’dan geldi. Emre’nin attığı ikinci gol sahalarda ender görülecek kalitedeydi. Sol ayağını raket gibi kullanıp müthiş sert-isabetli topa vuran ligimizde çok az futbolcu var. Aynı şekilde Galatasaray’ın sol tarafı Saracchi ve Ömer’in temposuyla, mücadele gücüyle rakibi resmen çökertiyor. Skubic ve Ömer Ali, bu isimleri durduramadı. Seri ile Lemina’nın özellikle ligin ikinci yarısına iyi başlamaları, tempolarını artırmaları Galatasaray’ın orta sahadaki sorununu bir nebze de olsa bitirdi. Feghouli de gayretliydi. En azından ayağına top istemedi, iyi mücadele etti, rakipten topu kapmak için de ilk kez bu kadar istekli ve arzuluydu. Defans kurgusunda sorun var; Ahmet-Donk.. Ne kadar iyi mücadele ederlerse etsinler yine hatalar yapıyorlar. Bilhassa son 20 dakika Seri ve Lemina yorulunca kalede Muslera devleşmese belki de Konyaspor gol bulacaktı. Ama sonuçta Konyaspor gibi puana ihtiyacı olan bir takımı net bir skorla deplasmanda yenmek büyük başarıdır. Konyaspor’a gelince; son 20 dakika gösterdiği baskıyı, isteği, performansı maçın başında gösteremedi. Uzun bir süre Galatasaray oynadı, Konyaspor’lu futbolcular seyretti. Aykut Kocaman sıkıntı yaşıyor, belki de istediği transferleri yapamadı. Ama ne olursa olsun bu Konyaspor ligden düşmez. Bir de yeni transferleri Thuram’ın ilk maçıydı, biraz takım arkadaşlarına ve Türkiye’ye alışınca Konyaspor’a eminim çok katkı sağlayacak. Faydalı ve güçlü bir futbolcu. Sahada hafta içindeki karışıklığın hiçbir yansıması yoktu. Aksine Galatasaray sezon başından bu yana en anlaşılır, en kompakt oyunlarından birini, hatta birincisini oynadı. Falcao ve Saracchi sakatlanıp çıktıktan sonra da bu oyuna devam ettiler. Fizik olarak sorun yaşamadılar. Ve asıl önemlisi esnek bir planla hücumu çeşitlendirebildiler. Seri-Lemina merkezini kurduktan sonra Mariano’nun formunun yükseleceğini biliyorduk. Öyle de oldu. Uzun akın yönünü değiştiren isabetli pasları ve yüksek aklıyla Konya’nın 10 kişiyle yaptığı blok savunmayı enine kolay dağıttılar. Saracchi’nin çıkışlarında savunmada yaşanabilecek boşluğu orta sahadan ikameyle doldurdular. Ve tabii Emre- Falcao ikilisinin hareketli oyunu Konya savunmasının aklını çok karıştırdı. Gecenin sorusu Rıza Çalımbay’ın görevine ligde hiçbir puan sorunu yokken son verip, şampiyonluk hedefi için Kocaman’ı getirmek ve Çalımbay’ın bugün ligin lideri oluşu... Kader mi? Maçın starı Emre Akbaba. Bir destek forvet olarak maksimumda. Pozitif, soğukkanlı, beceri seviyesi çok yüksek cesaretli, rafine bir hücum gücü. Euro 2020 yolunda en heyecan verici hücum silahımız o olacak gibi. Maçın olayı Kocaman’ın 10’lu blokla Galatasaray’ı beklemesi anlaşılabilir. Ancak geçişte bu kadar ağır olursanız Mariano ve Saracchi’ye nefes aldırıyorsunuz. Bu kadar ağır kalırsanız Ahmet- Donk ikilisinin de muhtemelen açıklarından yararlanmak imkansız oluyor. Kısa mesaj Cuma günü yaşanan, neredeyse iç savaş denebilecek sarsıntıda sahayı bu kadar steril tutabilmek büyük başarı. Bunu ancak Terim yapabilir. Galatasaray için Emre Akbaba'nın dönüşü Milli Piyango'nun büyük ikramiyesini kazanmak gibi oldu. 'Bir daha sahalara dönemez' diyenlere inat, Emre; disiplini, çalışkanlığı, öz verisi ve mesleğe olan aşkıyla hem yeniden hayata döndü hem de Galatasaray'a itici güç oldu. Konya deplasmanı kırılma noktası gibiydi. Emre Akbaba'nın, Saracchi'nin, Ömer Bayram'ın ve Falcao'nun ortaklığı sonucu atılan goller, önemli bir üç puan getirdi. Seri ve Lemina'nın orta sahada oyun organizasyonu üstlendiği Galatasaray, topa hakim olurken rakibe önde baskı yaptı ama galibiyette kanatların kullanılması özellikle Saracchi ile Ömer'in yaptığı bindirmeler, Konya savunmasının tüm dengesini bozdu. Aykut Kocaman, Galatasaray'ı durdurmak için orta alanı kapalı tuttu ama Galatasaray kalabalık Konya savunmasını kanatlardan hızlı hücumlarla açtı. Falcao ile Akbaba'nın attığı iki golü de Ömer ve Saracchi'nin yaptığı bindirmeler sağladı. G.Saray, bir savunma oyuncusunu mutlaka transfer etmelidir. Lemina-Seri ikilisi topu kullanma konusunda çok başarılılar ama darbeli oyunda kolay yıkılıyorlar. Savunmaya alınacak bir stoper Donk'un orta sahaya geçmesini ve dinamizm kazandırmasını sağlar. Adem'in attığı gol de bir kenar ortası sonrası Mariano'nun asistiyle geldi. Yani Aykut Kocaman'ın Galatasaray'ı durdurma planları tutmadı. Terim'in rakibi kenarlardan çözme düşüncesi Galatasaray'a 3 gol getirdi. Galatasaraylı futbolcularda yardımlaşma ve kazanma duygusu, sezonun ilk yarısına oranla zihinsel bir devrime dönüşmüş. Yani istekli, coşkulu, savunmayı takım halinde yapan ve keyif veren bir Galatasaray izliyoruz. Son iki sezonun şampiyonu bu sezon yarışta 10 puan geride kalmışken ve sakatlıklardan çok çekmişken kadro derinliği en fazla olan sol kanat için 1 aydır kendi kendini bir kaosun içine attı. Babel gitmiş, Onyekuru gelmiş, Sekidika alınmış, o bölgede oynayan Ömer var. Oynayabilecek Emre Akbaba ve Nice'teki sezonunda oynamış Belhanda var. Bu durumda, ne Arda'sı der geçersiniz. Dün G.Saray 'Köprüden önce son çıkış' gibi bir maça çıktı. 3 puanı alamazsa 12 ya da 13 puan geriye düştüğünüzde aynı Beşiktaş gibi havlu artacaktınız. Sezonun ilk yarısında neredeyse hiç oynamamış Saracchi ve yarım sezonu pas geçen Emre Akbaba ve Linnes ile son ik i maçta 60'tan sonra düşen tempo için Fatih Terim, Mar-i ano'yu yine 11'e çekerek çözüm buldu. Konya'nın bu sezon evinde kazanabildiği tek maç ligin dibindeki Kayseri'ye karşı. 10 kişi ile topun arkasına geçiyorlar, kalelerinde golü gördüklerinde biraz çıkarlar diye bekliyorsunuz, ikinci golü yiyorlar. Yine değişen bir şey yok. G.Saray üçü atıp fişi çekti. Aykut Kocaman elindeki pirinç ile makarna yapmaya çalışan bir teknik adam. Bir dönem Guardiola'nın pas oyunundan etkilendi, sonra Simeone'nin peşine takılıp gitti. Simeone yolun sonunda, Kocaman da... Falcao ve Emre ilk yarıda tabelay ı değiştirdi. Lemina, G.Saray'ın iyi bir futbol aklı. Özellikle ilk yarıda kapalı savunmaya karşı set oyununda bu kadar yetenekli adamların ikiye bir ya da çalım denemek yerine pas oyunu G.Saray'ın golünü geciktirdi. Hızlı hücumlarda oyunu sete çevirmediklerinde ise iki gol buldular. Trabzon-F.Bahçe maçının olduğu haftada zirveye bir adım daha yaklaşmak için fırsatı eline geçirdi. Allah'tan transfer dönemi bitiyor da Kayseri maçı öncesi Arda konuşulmayacak. CANLI BAHİS, Misli.com'da başladı! Maç listesini görmek için buraya tıklayın!