1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

“Hukukun adı var, kendisi yok”

11 Eylül 2017

Cumhuriyet davasının bugün görülen ikinci duruşmasında aralarında Ahmet Şık ve Kadri Gürsel'in de bulunduğu altı tutuklu sanık tahliye edilmedi. Sanıklardan Avukat Akın Atalay, "Hukukun adı var, kendisi yok" dedi.

https://p.dw.com/p/2jkl1
Türkei Istanbul - Cumhuriyet Zeitung
Fotoğraf: DW/A. E. Duran

Aralarında tutuklu gazeteciler Kadri Gürsel, Murat Sabuncu, Ahmet Şık, avukat Akın Atalay ve muhasebe servisi çalışanı Emre İper'in de bulunduğu Cumhuriyet gazetesi yazar ve yöneticilerinin yargılandığı davanın ikinci duruşması bugün Silivri Adliyesi'nde görüldü. Duruşmayı çok sayıda yabancı basın mensubu ve gözlemci de takip etti. Duruşmayı izlemeye gelen AKP İstanbul Milletvekili Mehmet Metiner, tepkiler üzerine Silivri'den ayrılmak zorunda kaldı.

Dava öncesi duruşma salonuna girerken yer sıkıntısı olduğu gerekçesiyle salona girişte tartışmalar yaşandı. Bazı avukatlar yer kalmadığı söylenerek salona alınmadı. Duruşma, Cumhuriyet gazetesi muhasebe servisi çalışanı Emre İper'in savunması ile başladı. İper, Bylock kullanıcısı olmakla suçlandığını ancak telefonunda söz konusu programın bulunmadığını, bilirkişi raporunda da telefonuna Bylock programının indirildiğine dair bir tespit bulunmadığını dile getirdi. İper ayrıca, iddianameye konu olan bir tweette yazmış olduğu "Elbise DAR Beğenmedi” ifadesinden "Darbe” kelimesinin türetilmesinin zorlama olduğunu, sosyal medya paylaşımlarının ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu söyledi.

"Cumhuriyet geleneğine uygun mu?”

Emre İper'in savunmasının ardından Cumhuriyet eski Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Yıldız tanık olarak dinlendi. Yıldız, Cumhuriyet Vakfı'nın gazetede yayımlanan haberlere müdahale edip etmediği yönündeki soruya, "Hiçbir zaman vakıf yönetimi müdahale etmez” yanıtını verdi. Yıldız'ın ardından, Cumhuriyet Haber Koordinatörü Aykut Küçükkaya tanık olarak çağrıldı. Küçükkaya, mahkeme başkanının Can Dündar'ın ekibiyle gazeteye gelerek genel yayın yönetmeni olmasının Cumhuriyet gazetesi geleneğine uygun olup olmadığını sorması üzerine, "Bu gazetecilikte çok normal bir şeydir” dedi.

Cumhuriyet çalışanı gazeteci Miyase İlknur ise ‘zoraki tanık' olduğunu, isteyerek ifade vermeye gitmediğini ifade ederek, mahkeme heyetinin gazetenin işleyişi ile nasıl bir yöntem izlendiğini sorulmasının ardından bir haberin gazeteye girip girmeyeceğinin ya da hangi sayfada gireceğinin yazı işleri toplantısında konuşulduğunu söyledi. Tanık İnan Kıraç, vakıf seçimleri ile ilgili olarak, yurtdışı seyahati olduğu için oyunu zarf içinde kullandığını ancak sonrasında oyunun sayılmadığını söyledi.

Türkei Zeichnung Cumhuriyet Prozess gegen Journalisten

"Bu memleketi çok sevdikleri için yargılanıyorlar”

Savcının tutuklu sanıkların tutuklululuk hallerinin devamını istemesinin ardından söz alan avukat Fikret İlkiz, duruşmada tanıkların ve bilirkişinin dinlendiğini, iddiaların irdelenme olanağının bulunmasına rağmen bunun yapılmadığını ifade ederek, "Yargılanan kişiler avukat. Nasıl delil karartırlar? Ben bunu hukuka karşı hakaret kabul ediyorum” diye konuştu. İlkiz'in, "Huzurunuzda bulunan kişiler bu memleketi çok sevdikleri için yargılanıyorlar” sözleri ise salondakiler tarafından alkışlandı.

İlkiz, uzun süredir tutuklu olan sanıklar açısından olaya insani açıdan da bakılması gerektiğini, tutuklama ile hükümlülük arasında infaz yönünden hiçbir fark olmadığını ifade ederek, "316 gündür tutuklu olan müvekkilim Kadri Gürsel'e yapılan bu işlem işkencedir. Tutukluluğun bu kadar devam etmesi orantısızdır. Kadri Gürsel'in FETÖ'yle bağlantısı ancak mizahi bir romanda olabilir” dedi.

"Davayı eşeledikçe adaletsizlik çıkıyor”

Avukat Akın Atalay, Türkiye'nin basın özgürlüğü konusunda çeşitli uluslararası raporlara göre en kötü durumdaki ülkelerden birinin olduğunu söyleyerek, "Hukukun, adaleti adı var, kendisi yok. Burada öyle bir dava görülüyor ki davayı eşeledikçe adaletsizlik çıkıyor. Uğradığım haksızlık ve hukuksuzluğun ağrılığı ne olurda olsun herkes için adalet talebinden vazgeçmeyeceğim” diye konuştu.

Atalay'ın ardından söz alan Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, Cumhuriyet davasının Türkiye'nin kara tarihine geçtiğini belirterek, "Biz gazeteciyiz. Bizi yaptığımız haberlerle, attığımız manşetlerle yargılıyorsunuz” dedi.

Türkei Zeichnung Cumhuriyet Prozess gegen Journalisten

"Suç çıkarma gayreti var”

Duruşmada söz alan tutuklu gazeteci Ahmet Şık, savcı Mehmet Selim Kiraz'ın öldürüldüğü gün haber yazmak için yaptığı telefon görüşmeleri nedeniyle kendisine ‘terör örgütüne yardım' suçlaması yöneltildiğini söyledi. Şık ayrıca, Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov'a suikast düzenleyen polis memuru Mert Altıntaş hakkında Gülen yapılanması soruşturması olup olmadığını yazdığı Twitter paylaşımı için "suç delili olarak değerlendirilebileceği” olasılığından bahsedildiğini ifade ederek, "İran medyasından bir haberi duyurmuşum. Nesnel bir gazetecilik ama savcının suç çıkarma gayreti var” diye konuştu.

Mahkeme heyeti, bütün tutuklu sanıkların tutukluluklarının devamına karar verdi. Gelecek duruşma, 25 Eylül'de Çağlayan Adliyesi'nde görülecek.

İddialar inanılır gibi değil'

Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) İletişim Direktörü Steven Ellis, DW Türkçe'ye yaptığı açıklamada, dava kapsamında yöneltilen suçlamaların ve Cumhuriyet gazetesinin Gülen cemaatinin ‘kuklası' olduğu iddialarının absürt olduğunu savunarak, "Burada bir gözlemci olarak bulunuyorum. Bir dava var gibi görünüyor ama iddialar inanılır gibi değil. Kadri Gürsel ve Ahmet Şık'ın devamlı olarak eleştirdiği bir grupla ilişkili olduğu iddia ediliyor” diye konuştu.

© Deutsche Welle Türkçe

Burcu Karakaş / İstanbul