• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
ABDURRAHİM ŞENOCAK

Cumhurbaşkanımızın 400 milletvekili ısrarı

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 21.03.2015, 00:00
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin önünün açılması için AK Parti'nin 400 milletvekili çıkarması gerektiğinde ısrar ediyor. Yeni bir anayasanın yapılması ve başkanlık sistemine geçiş ancak böyle mümkün hale gelebilir. Muhalefet partileriyle sürdürülen uzlaşma çabaları başarısızlıkla sonuçlandığı için, tarih AK Parti'ye anayasayı tek başına yapma görevi vermiştir. Bunun için de güçlü bir parlamento desteğine ihtiyaç var. Ayrıca, Gezi'yle başlayıp 17-25 Aralık darbe girişimleriyle devam eden süreçte yaşadığımız olayların bize öğrettiği bir şey de başkanlık sistemine geçişin ancak AK Parti'nin 2023 vizyonunu özümsemiş milletvekilleriyle mümkün olabileceğidir.

Başkanlık sistemi yönetim geleneğimize yabancı değil
Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi "Başkanlık sistemi, bizim yönetim geleneğimize yabancı değildir". Bugün başkanlık sistemine itiraz eden muhalefet partilerinin tutumlarını anlamakta güçlük çekiyoruz. MHP'nin eski Genel Başkanı merhum Alparslan Türkeş ve Cumhurbaşkanı Turgut Özal da Türkiye'nin başkanlık sistemiyle daha iyi yönetilebileceğini ifade etmişler fakat sistemi değiştirme imkanı bulamamışlardı.
Başkanlık sistemi, bazılarının ileri sürdüğü gibi bir padişahlık rejimi değildir. Başkan, milletin oylarıyla seçilir ve başarısız olduğunda millet iradesiyle görevi nihayet bulur. Başkanlık sisteminde, yürütme yetkisini, halkın seçtiği "başkan" tek başına kullanır. Parlamenter sistemde ise, yürütmede cumhurbaşkanı ve başbakan birlikte yer alır, fakat siyasi riskleri "başbakan" üstlenir. Başkanlık sisteminin bizim gibi ülkeler açısından en önemli avantajı, koalisyon hükümetlerine son vermesi ve güçlü bir yönetimle istikrarı sağlamasıdır. Başkan doğrudan milletin oyuyla seçildiği için, başkanlık sitemi diğerlerinden daha demokratiktir.
Bugün, muhalefetin başkanlık sistemi tartışmasını Erdoğan'ın şahsına indirgeme ısrarı, bilinçli bir stratejinin ürünüdür. Onların sisteme itirazı, AK Parti ve Erdoğan karşıtlığından kaynaklanıyor. Meseleyi kişiselleştirerek Erdoğan'ın şahsına karşı çıkıyorlar. Oturdukları yerden hükümete hakaret eden ve hiçbir proje üretemeyen muhalefet liderleri, "Koşan, terleyen bir başkan" adayı olamayacaklarından mı korkuyorlar acaba!.

Kendi başarısızlıklarını örtmek için bahane üretiyorlar
İzmir, CHP'li yönetimle kaybetmeye devam ediyor. Fransa'da düzenlenen "Gayrimenkul Fuarı"na İstanbul, Ankara ve Antalya'nın yanında Ege Bölgesi'nden sadece Balıkesir Büyükşehir Belediyesi katılmış. Demek ki İzmir Büyükşehir ve diğer belediyelerin kentsel dönüşüm vb. projeler için büyük yatırımcıları şehrimize çekmek gibi bir meseleleri yok. İzmir'i geliştirip hemşerilerimizin hayat standartlarını yükseltmek gibi bir hedefleri de yok.
Ege'nin en önemli şehri İzmir, başka alanlarda da beceriksiz yöneticiler yüzünden pek çok fırsatı kaçırıyor. Gaziemir'de Fuar alanındaki kongre salonları bir türlü bitirilemediğinden, 25 Mart'ta Mermer Fuarı çerçevesinde yapılması planlanan "Uluslararası Taş Kongresi" iptal edildi.
CHP, İzmir'de yıllardır yerel yönetimlerde iktidar olmasına rağmen, ulaşım ve hava kirliliği sorunlarını çözemedi. Metronun ve toplu taşıma araçlarının yetersizliği, CHP'lileri bile isyan ettirecek düzeye ulaştı.
Peki, İzmir hem kötü yönetilirken hem de şehrin kaderini değiştirecek yatırımcıları kaçırırken Sayın Aziz Kocaoğlu ne iş yapıyor? Basına yansıdığına göre başkan, 19 ilçeye Büyükşehir'i temsilen SSCB'deki parti komiserlerini hatırlatan temsilciler atama kararı almış. CHP paralel yapıyla o kadar içli dışlı olmuş ki, sonunda ilçelerde de paralel bir başkan atamaya karar vermiş.

Hükümet yerel yönetimleri engelliyormuş!
CHP'li belediyeler ne zaman sıkışsalar, hep aynı bahaneyi üretiyorlar. Hükümet, bizi engelliyor ve hizmet getirmemize mani oluyor! Oysa AK Parti hükümetlerinin İzmir'de yaptıkları, rakamlarla ve üretilen işlerle ortadadır. Ancak, bu belediyeler ve işbirliği içinde olduğu bir takım meslek örgütleri, hükümetin İzmir'e yapmak isteği ve yaptığı birçok projeyi yargıya taşıyıp engelleme veya geciktirme yolunu seçmekte.
Ne var ki milletimiz, Hükümetin Türkiye'ye ve İzmir'e yaptığı yatırımların farkında. CHP zihniyeti ciddi bir hizmet üretmeden sadece kara çalma politikasıyla yetinerek, İzmir'e ve İzmirlilere külfet olmaya başlamıştır.
İzmirliler bu külfete daha fazla katlanmayacaktır.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA