CUMHUR, BATILDA İTTİFAK ETMEZ!

A -
A +
Lisan, işte böyle bir hakikattir. Yazımızın başlığı, dört kelimeden meydana geliyor. Onlardan yalnızca sondaki “etmez” fiili Türkçe, diğer üçü ise Arapça’dır...
Bir lügatte mevcut olup da o dilin aidiyetine mensup bir insanın düşünce ve duygusunu en doyurucu biçimde ifade eden kelime, o insanın mensubu olduğu milletin özbeöz malıdır.
Ümmetin cevheri bu milletin yanlışta fikir birliği etmeyeceğini en isabetle tesbit eden cümle, başlıktaki ibaredir. Zira o ibarenin aslı, Peygamberler Peygamberi Muhammed aleyhisselama aittir. Peygamberler dâhil; gelmiş, geçmiş ve gelecek her insandan her bakımdan üstün olan Sevgili Peygamberimizin yüksek vasıflarından biri de konuşmadaki fesahat ve belagatları ve az sözle çok mana ifade edebilme güzellikleridir.
Hazreti Resul, şöyle buyurmaktalar:
-Benim ümmetim, batılda ittifak etmez!
Açık, kesin ve net bir hüküm!
Bu nasıl muhteşem bir hükümdür ve ümmete tanınmış ne büyük bir kredidir? O, Şanlı Peygamber, ümmetine, kendisini sevip-sayıp yolunda gidenlere öylesine güveniyorlar ki o güvenle yol gösterici bu vecizeyi, kendilerine tabi her mü’minin ufkuna billurdan bir mahya gibi asmaktalar.
“Acaba, diyoruz, Devlet Bahçeli, Tayyip Erdoğan’a Cumhur İttifakı adıyla ortak siyaset yaparak sandığa gitmeyi teklif ederken bunları düşünmüş müydü? Tayyip Erdoğan, teklifi kabul ederken bunları düşünmüş müydü?”
Kelime kelime, cümle cümle o an böyle düşünmemiş olabilirler ama şüphe yok ki O’nun ümmetinden olma imtiyazının kazandırdığı irfan, basiret ve melekeyle “Cumhur İttifakı” cümlesi, hem teklif ve hem de kabul edilmiştir.
Ümmetin seçkin unsuru Türk milleti, cümledeki “Cumhur”dur. Bu cumhur, bu millet, hür iradesini kullanabildiği her zaman batılda değil hakta, doğruda, Allah’ın rızası ve Peygamberin razılığında ittifak etmiştir.
Sn. Bahçeli ve Sn. Erdoğan, MHP ve AK Parti, 31 Mart Seçimlerine dair ittifak ederken diğer partiler, büyük bir infial ve feveranla buna karşı çıkıyorlardı. Hâlbuki bu ittifak etme, görüşme ve müzakereler, aynı zamanda istişareydi. Yaradan’ın bir emri eda ediliyordu. Allahü tealanın âyetinde buyurduğu mealen malumdur:
-İşlerinize başlamadan evvel aranızda istişare ederseniz; sonuç yanlış olsa bile onu ben doğrulturum!
Pazar günü, inşallah, seçim sandığına gideceğiz. Şimdilerde ise neticelere dair her kafadan bir ses çıkmakta. Anlayan da konuşuyor, anlamayan da, tecrübesi olan da konuşuyor heveskâr da. Biz, milletimizin batıla sapmayacağına, Cumhur basiret, feraset ve şuurundan kopmayacağına inanıyoruz. Küskünlükler, kızgınlıklar, hayal kırıklığı yaşamış olanlar vardır ve belki de çoktur. Bunda da haksız değillerdir. Lakin, bu bir dava işidir, mesele ferdî değildir. Şahısların, eyyamcıların, çıkarcıların yaptıkları yüzünden davaya sırt çevrilmez. Dava ahlakında ona-buna değil, lidere bakılır. 17 yıldır işbaşında olan bu hareketin lideri Tayip Erdoğan’dır.
Sn. Erdoğan, ta 1994’te İBB reisi olduğunda ‘Kızılelma’ya dair hangi sevdayla donanmış idiyse bugün de aynı sevda ve samimiyettedir. Sn. Bahçeli’nin ittifak teklifi götürmesi de bu sebepledir. Ötesi boştur. O bürokrata takılmak, aç gözlü şu müteahhide öfkelenmek, sonradan görme birilerini hesaba katmak, bu vekille takışmak, şu bakana ulaşamamak.... vs, vs... hiçbir vatandaşı, yanlışa sevk etmemeli. Unutmamalı ki iç ve dış bütün şer odaklarının hedefinde bütün dünya Müslümanlarının derdiyle dertlenen Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan vardır. Casus rahip Brunson ihtilafında Türkiye’ye döviz üzerinden savaş açmaları bundandı. Ancak, 14 Temmuz’daki gibi duaların kalkan olmasıyla mağlup edemediler. Ne var ki bu defa da seçime yaklaşmışken bir kere daha dövizle taarruz etmekteler. Meseleye, günlük ölçüde ve şahsi hesaplar zaviyesinden değil, “ya devlet başa ya kuzgun leşe” idrakiyle bakmak lazım! “Bu bir mahalli seçim, bekayla alakası ne?” diyenlere Allah’ın hikmetine bakmalı ki cevabı, Yeni Zelanda’da 51 Müslümanı katleden haçlı terörist verdi. O mel’unun silahıyla sözde manifestosunda düşman olarak, İslamiyet, Müslüman Türk, cami, minare, Kosova Meydan Muharebesi, Viyana’yı ikinci kere aşma azmimiz ile Murad-ı Hüdavendigar ve Recep Tayyip Erdoğan’ın adı yazılıydı. Hadisenin bir seçimden önce ve öte beka meselesi olduğunu anlamak için daha başka bir delile ihtiyaç var mı?
Biz, yazılarımızda ve ekranlardaki konuşmalarımızda 31 Mart’ı Cumhur İttifakı’nın kazanacağına dair hiçbir zaman ümitsiz ve karamsar olmadık. Hatta, seçmenin Cumhur İttifakı lehine sürprizler yapabileceğini de söyledik. İzmir mitingindeki yüz binleri, Ankara mitingdeki yarım milyonu, İstanbul Yenikapı’da milyonlu rakamlarla ifade edilen heyecanlı ve kararlı engin gelincik ovasını görünce bu ümid ve tahminimiz daha bir sağlamlaştı.
Milletimiz, batılda ittifak etmeyerek sandıkta “Cumhur” der. Şunu da gözden kaçırmamalı ki Cumhur İttifakı, bir anlık bir rüzgâr değil, 50 yılın kardeşlik hasretinin tecellisidir. Bundan böyle de devam eder.
Bu millet, O, aleyhi’s salat ü ve ve’s selamın emrinde ve yolundadır, Allah’ın nuruyla bakan necip bir kavimdir. Bir tökezleme hâlinde devletin de memleketin de 15 Temmuz darbeci hainlerine ve onlar eliyle de sömürgeci haçlılarına teslim edileceğini bilir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.