Dolar (USD)
32.42
Euro (EUR)
34.29
Gram Altın
2492.64
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

20 Eylül 2021

Covid-19 ve Stanford Hapishane Deneyi

“Salgın hazırlıklarına gösterilen ilginin düşük olmasından endişeliyim" diyen pek hümanist, hayırsever iş adamlarından(!) Gates geçenlerde yeni bir pandemi uyarısında bulundu. Ülkemizde bir medya olsa bunu “uyarı” olarak değil yeni bir “plan” olarak duyururdu.

Ortada bir salgın var, ancak bu salgın üzerinden de tarihin en büyük psikolojik deneyi yapılıyor. Cami avlusunda, otobüslerde, AVM ve daha birçok yerde yaşanan maske kavgalarına şahitlik etmişsinizdir.

Öyle ki silahlı çatışmaya dönüşen kavgalar bile oldu. Yüksek eğitimli insanların gittikçe kabalaştığını ve faşist birer canavara dönüştüklerini de gördük.

Bu süreç bana 1971 yılında yapılan bir deneyi hatırlattı. Stanford Hapishane Deneyi olarak kayıtlara geçen bu deney hakkında tam üç sinema filmi çekildi ve deney hala tartışılıyor.

1971'de, aynı zamanda California'daki Stanford Üniversitesi'nde fahri profesör olan sosyal psikolog Philip Zimbardo, ABD Deniz Araştırmaları Ofisi'nden alınan fonu kullanarak, üniversite öğrenci gruplarının simüle edilmiş bir hapishane ortamında ya mahkûm ya da gardiyan olduğu bir deney yaptı.

Deneyin amacı, rol yapma, etiketleme ve sosyal beklentilerin bireysel davranış üzerindeki etkisini ölçmekti.

Zimbardo, deneyi üniversitenin yaz tatilinde, kampüs boşken yürütmeye karar verdi. Mezun öğrencileri, okul salonlarından birinin bodrum katını derme çatma bir hapishaneye dönüştürdü. Boş ofisler hapishane hücrelerine dönüştürüldü ve karyolalarla donatıldı. Koridorlar gizli CCTV kameralarla donatıldı.

Stanford gönüllülerine ayrıca, “büyük iyiliğin” çıkarına bir deney olan hapishane araştırma deneyine katılımlarının çok önemli olduğu söylendi. 15 dolar da yevmiye ödendi.

Mahkûmlara tıpkı gerçekte olduğu gibi, oldukça rahatsız edici bir mahkûm kıyafeti giydirildi ve bileklerine birer zincir vuruldu. Gardiyanlara da mahkûm kıyafetlerine işlenmiş numaralar ile çağırmaları tembihlendi. Böylece tamamen gerçek bir hapishane ortamı oluşturuldu.

Mahkûmlar için bir hapishane bahçesi, gardiyanlar içinse geniş, rahat alanlar kuruldu. Daha ikinci gün, birinci hücrede kalan mahkûmlar kapılarını yataklarla bloke ederek, kıyafetlerini çıkardılar ve gardiyanları dinlemeyeceklerini söyleyerek emirleri reddettiler.

Sıradan ve normal sayılacak üniversite öğrencileri sadece birkaç gün içerisinde vahşi düzeyde sadist, gardiyanlar ise gitgide korkaklaşan mahkûmlara dönüşmeye başladı. Her geçen gün, her biri, rollerine daha da bağlı hale geldiler.

Günler geçtikçe, gardiyanlar giderek şiddetlenen psikolojik kontrol taktikleri geliştirmeye başladılar. Örneğin isyanlara katılmayanları aldıkları özel bir hücre oluşturdular ve burada onları ödüllendirmeye başladılar.

Benzer şekilde, mahkûmların yatak çarşaflarını ve süngerlerini alarak onları metal yataklarda uyumaya zorladılar. Kısa süre içerisinde gardiyanlar, mahkûmlara önce gizli, sonrasında ise açık şiddet uygulamaya başladı. Sadece 36 saat içerisinde, 8612 numaralı "mahkûm", Zimbardo'nun tanımıyla "çılgın" tavırlar sergilemeye başladı.

Deneyin başlamasından sonra sadece 6 gün geçmesine ve deneyin içeriği tamamen rol yapmaya dayanıyor olmasına rağmen mahkûmlar ile gardiyanlar arasındaki ilişki o kadar sadist ve vahşi bir hale geldi ki Zimbardo beklediği süreyi tamamlayamadan deneyini sona erdirmek zorunda kaldı.

Deneyin ilk günlerinden itibaren gardiyan konumundaki öğrenciler, sözlerini mahkûmlara dinletebilmek için giderek daha fazla şiddet uyguladılar. Mahkûmlar da her geçen gün artan gardiyan şiddeti karşısında giderek uysal ve korkak bir hale gelmişti.

Stanford Hapishane Deneyi'nden bir gardiyan bir röportajda, "İnsanlara zalim olmalarını söylediğinde, eğer bu daha büyük bir iyilik içinse bunu yapacaklardır" dedi. Özellikle de bunu uyguladığın kişi isimsiz ise!”

İki yıldır yaşadıklarımızı bir de bu deney üzerinden değerlendirmeye ne dersiniz? Takmamız gereken maskeler bizi sadece salgından korumak için mi?

Tamam, belki bu öğrenciler gibi bir hapishanenin içerisinde değiliz ama gerçekten hapsedilmiş gibi durmuyor muyuz? Uzman dediklerimiz de biraz da gardiyanlara benzemiyor mu?

Stanford deneycileri mahkûmlara bir ziyaret günü vererek, onlara normalin ne olduğunu hatırlatarak esirlerine daha fazla eziyet etmediler mi? Ve biz hala büyük bir deneyin içerisinde değil miyiz?