TOLEDO’DA HIRİSTİYAN DÜNYASININ
EN BÜYÜK İKİ KATEDRALİNDEN BİRİ

Gezimizin 7. günü, 2 Mayıs sabahı gezinin ekstrası olan ve Madrid’in güneyinde bulunan Toledo’ya doğru otobüsümüzle yola çıktık. Madrid’e 45 km. imiş.
Bu kent 1561’den önce başkent imiş. Bu tarihten sonra Madrid başkent olmuş. 150 bin nüfuslu. Tarihi dokusunu korumuş. Bu kentte eski binaları yıkmak yasakmış.
Yanından Tajo nehri geçiyor. 11. Yüzyılda Araplardan İspanyollar alıyor kenti. Şehrin 2000 yıllık geçmişi var. Surlar halâ ayakta.
Şehre otobüsümüzle geldiğimiz yerden, 6 kademeli, yürüyen merdivenlerle çıktık. Şehrin ilk ulaştığımız Zocodover meydanında Belediye binası, Alcazar (Askeri Müze) dikkat çeken binalar.
Bu meydandan sonra ulaştığımız ve bu şehrin en ilginç yapısı Toledo Katedrali İspanya’nın ve Hıristiyan dünyasının en büyük iki katedralinden biri. (Diğeri Sevilla’da) Burası ibadete sürekli açık değilmiş. Papa geldikçe açılıyormuş.
Katedral, Adliye Binası, Belediye, Saray bir meydan çevresinde toplanmış. İspanya’da genelde bu düzen uygulanıyormuş.
Görkemli bir yapı olan Katedralin içi 112 m. x 56 m. boyutlarında, 59 metre yüksekliğinde. Yine diğer şehirlerde gördüğümüz katedraller gibi her köşesi ince ince işlenmiş. Heykeller, dev boyutlu tablolar, koronun kullandığı orglar, rölyef panoları ile son derece ihtişamlı bir yapı.
Tablolar odası ise, tavandaki resimlerden duvardaki dev boyutlu tablolarla büyük bir resim galerisi gibiydi. Bu tabloları El Greco ve Loca Cordano yapmış.
Her köşe dini gereklere ve objelere göre düzenlenmiş ayrı bir ihtişamda idi.
Tüm bu süsler, rölyefler, heykeller, tablolar, sanata verilen değerin birer göstergesi idi adeta. Böyle ülkelerde sanat gelişmez mi? Sanatla birlikte ülke de gelişir elbet.
İspanya’nın en büyük ruhani lideri bu katedralde imiş. Üç senede bir konser veriliyormuş. Bu katedralin altında kardinallerin mezarları varmış.
Burada da bir saatlik serbest zamandan sonra geldiğimiz yürüyen merdivenlerden geri döndük.
Otobüsümüzle Madrid’de bir şehir turu idi son gezimiz.
Yol boyu istasyon binası, heykeller, Franko’nun yaptırdığı büyük Emekliler Parkı, Şehir Müzesi Prado (program karışıklığından gezemedik), Kıbele (Bereket Tanrısı) Meydanı, Alkalas Kapısı, Şarlken’in at üstünde heykeli, Boğa Greyi Arenası (1927) ve buradan bir “u” dönüşü ile Madrid Stadyumu’na (Estadio Santiago Bernabeu Stadı) ulaştık. Stad 80 bin kişilikmiş. Futbol meraklısı arkadaşlar bol bol resim çektirdiler stad önünde.
Böylece gezimiz tamamlanmış oluyordu. Ertesi gün (3 Mayıs) saat 15.00’e kadar zamanımız serbestti. Otelin karşısındaki metro istasyonunun alışveriş merkezinde, otelin önündeki cafede zaman geçirmek de dinlendirici olmuştu, o kadar yorgunluktan sonra.
(SÜRECEK)


Toledo Zocodover Meydanı ve Belediye Binası.

Toledo Katedralinden iki ayrı görünüm.

Toledo Katedrali’nin tablolar odasında Dr. Ömer Akkaş ve Gülseven-Yılmaz Köse çifti.

Dünya devi Real Madrid’in “mabedi” Estadio Santiago Bernabeu Stadı…