Çöküş...

Darbe olur, önce işçilerin emekçilerin hakları tırpanlanır, sonra sanat ve kültür yaşamının kolu kanadı budanır, hayat suskunlaştırılır.

Tüm sıkıyönetimlerin, OHAL adlı faşist dayatmaların görevleri de aynıdır.

Ekonomik kriz denilen yiyicilerin talan sıkışması da aynı görevi görür.

İşçiler işlerinden atılır, grevler yasaklanır, emekçi halka vergiler, zamlar yağar ve sanat etkinlikleri askıya alınır.

Şiir susturulur, film setleri durur, oyunlar seyirci kaybeder, kitaplar basılmaz, dergiler yayınlarını erteler, gazeteler küçülür.

Oysa haramilerin saltanatı sürer.

Bin kazanırken milyon kazanmanın fırsatı altın tepsi de sunulduğundan ezip geçerler emek haklarını.

Hırsızlık meşrulaşır, halkın mallarını talan etmek yasal yollarla becerilip, eşe-dosta-yandaşa peşkeş çekilir.

Bu satırları yazarken dolar TL’nin üstünde tepinmeye devam ediyor.

Kaybeden ülke yoksulları, işsizleri, emekçileri, işçileri, kazananlar aynı asalaklar.

Binlerce küçük ve orta ölçekli şirket iflas ediyor, esnaf ağlaşıyor, yoksulluk derinleştikçe derinleşiyor ama bu haramilerin umurunda değildir.

Her kapanan küçük şirket, her ağlaşan esnaf, her yoksullaşan yurttaş bunlar için yeni kâr kapısıdır.

Sanatın üretim alanları ve yurttaşlarla sanatçının buluşması yok ediliyormuş, kitaplar basılamıyor, şarkılar, şiirler susuyormuş bu kan emici soysuzluğun umurunda değildir.

Hiç öyle abartı filan değildir, sabah kahvaltılarını Paris’te yapan, akşam içkilerini Amsterdam da zıkkımlanan asalakları var bu ülkenin.

İçlerinde “…bu milletin a..na koyacağız” diyen şerefsizlerle, 17/25 Aralık’ta ayakkabı kutularından, kasalardan ortaya saçılan dolarların sahipleri de var, ülkeyi betona gömen andavallar da, vergi borçları silinen kan emiciler de.

Hepsi dinci gericiliğin çanağından beslenirler.

Siz bunlardan herhangi birinin geçtik insan haklarını, çevre-doğa-hayvan-kadın-çocuk-eğitim-sağlık-sanat konularında tek kelime ettiklerini duydunuz mu?

Duyamazsınız. 

Onların fetva verici tarikatları, her koşulda dostluklarını sürdürdükleri cemaatleri, diyanetleri vardır, dahası sıkışınca Atatürk de onlarındır, Cumhuriyet de.

Şimdi 95 yıllık Cumhuriyet’in tüm kazanımlarından geviş getire getire yararlanıp ülkenin varını yoğunu talan edenlerin kurdukları başkanlık sistemi ve hükümet adıyla ortaya atılan şirket çöktü.

Altında kalan yine ülkenin yoksulları, emekçileri, işçileri ve onurlarıyla yaşayanları oldu.

Bu Düzen Değişmeli diyenlerin seslerine kulaklarını tıkayıp, yalanın peşinden koşanların buna tahammülü kaldıysa sözüm tükenir ama bu ülke haramilere bırakılmayacak kadar güzelse, örgütlenip diklenmekten başka hiç bir çare yoktur.

[email protected]