"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Çoksesli faşing ve soğuk faşizm

Ahmet BATTAL
22 Ocak 2019, Salı
Son yazımızı kavramları doğru kullanmaya ayırdık. “Yanlış kavramlar yanlış kavramalara sebep olur, doğru kavramlarla yazıp konuşmazsak birbirimizi anlamakta zorlanacağımızı biliyoruz” dedik.

Başlık bunun bir örneği. Ama önce konu:

Bir gazeteci, bir TV programında, devletin Türkiye’de yaşama tarzlarına müdahalesi meselesi konuşulurken şu yakışıksız cümleleri kullanıyor: 

“Ben bunu bütün kalbimle söylüyorum, içinde en küçük bir kinaye yok. Tayyip Erdoğan bir tek bira içmiş olsaydı bugün çok daha iyi bir Türkiye olurdu.”

Yine o günlerde bir gazeteci bir tiyatrocuyla röportaj yapıyor. Kısa sorular içinde bir yerde, ülkedeki kamplaşmanın bitirilmesine de katkı yapacak bir adımdan da bahisle şöyle bir soru soruyor (Dikkat, sorunun önü sonu bu kadar): 

“Cumhurbaşkanı Erdoğan Fazıl Say’ın konserine gidecek. Fazıl Bey’in daveti bir adım değil mi sizce?”

O sanatçı cevap veriyor. (Dikkat, cevap da bu kadar. Sonra başka bir soru geliyor. Yani soru da, cevap da net.):

“Tabii canım bir adımdır. Atılsın, yeter ki gitsin Cumhurbaşkanı bir Mozart, bir Beethoven dinlesin. Belki iyi gelir.”

Sonraki günlerden birinde o cumhurbaşkanı partisinin toplantısında bu iki bağımsız cümleyi şu ifadelerle birleştirip karşılıyor: 

“Bu ülkenin duruşu ve meşrebi belli cumhurbaşkanını, bira içmeye, Mozart dinlemeye zorlamak faşistliğin dik âlâsıdır.” 

 Bu cümlelerin cumhurbaşkanınca prompterdan okunup okunmadığını, yani bu cümlelerdeki fikrin bizzat cumhurbaşkanına mı, yoksa konuşmasını hazırlayan danışmanına mı ait olduğunu bilemiyoruz. 

Ama şunu biliyoruz: Galiba faşing ile faşizmi karıştırmışlar. Zorlama ile de yollamayı.

Zira ne tiyatrocunun ve ne de gazetecinin cumhurbaşkanını “zorlama” kabiliyeti ve gücü yok. Zira “güç bende artık” diyen onlar değil. Onlar teklif edebilirler. Etmişler. Tavsiye edebilirler. Etmişler. Tenkit de edebilirler. Galiba onu da etmişler. 

Ama zorladıklarını kabul etmek için önce bu zorlama kelimesinin anlamını değiştirmek lazım. 

Ya da faşizmin anlamını!

Ki, galiba Türkiye’de anlamı zorla değiştirilen kelimelerden biri faşizm. 

Zira wikipedya’ya göre faşizm, “ilk olarak İtalya’da Benito Mussolini tarafından oluşturulan, otoriter devlet üzerine kurulu bir radikal milliyetçi siyasi ideolojidir.” 

Hadi bu kaynağı beğenmedik diyelim. Ne de olsa hâlâ “yassah”! 

Ama TDK da şöyle tarif ediyor: “Demokratik düzenin yerine aşırı bir ulusçuluk ve baskı düzeni kurmayı amaçlayan öğreti.”

Faşing’e gelince, kaynaklara göre “Almanlarda Hıristiyanlık inancına göre belli günlerde düzenlenen şenlik ve eğlenceler”e faşing deniyor.

Şimdi bakalım: Faşingin delili ne? Faşistliğin kaynağı nerede? 

Demek, önce doğru kavramak lazım…

Demek “eğitim şart”.

Okunma Sayısı: 1878
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Gündüz Alp-2

    22.1.2019 13:30:36

    İnanın tarihi dizileri izlemiyorum. Zira tarihi de kendilerine göre konuşturuyorlar. Siyasete alet, iktidara basamak edilmek neredeyse bir şey kalmadı. Sonuç; Dine ve tarihe karşı soğukluk hissi uyandıran, milli ve manevi değerlere karşı şüpheyle yaklaşan kitleler oluştu. Dindarlığın azalması ateizmin 3 kat artması bize bir şeyler söylemiyor mu? 17'nci iktidar yılında, ülkenin "beka" sorunu konuşuluyor, genel ve yerel seçimler "beka" argümanı üzerine yürüyor. Sanki yerel seçim değil, "Kavramlar savaşındayız." Bir muhalifin teklif ya da tavsiyesi, karşı tarafa ulaşınca sanki şekil-şemail, anlam ve mana değiştiriyor. O tavsiye veya teklif pekala "faşizmin dik alası" olabiliyor. Ya da bir eleştiri pekala "hakaret" suretine bürünebiliyor. Nasıl beceriyorlarsa. Eğitim (bilâ kayd u şart) şart!! İnanın yaşım itibarıyla böylesine absürt bir dönem görmedim ve yaşamadım. Eğitim şart!!

  • Gündüz Alp

    22.1.2019 13:14:36

    Sayın Battal, yazılarınızı ilgiyle takip ediyorum. Mizah ile izahın iç içe geçtiği, uyarıcı yazılardan dolayı teşekkürler. Ne var ki, anlamak istemeyenler o kadar çok ki. Fakat sizler bıkmadan, usanmadan hak ve hakikati anlayacakları dille yazıyorsunuz. Elbet bir gün anlayacaklarına inanıyorum. Lakin korkum, "vakit geçmiş olacak" olmasındandır. Kelime ve kavramların içini de boşaltarak kendimiz benzettik. Yazınızda verdiğiniz iki örnek (faşing-faşizm) konuyu gayet güzel anlatıyor. Bir zamanlar bir reklamın repliği idi:Eğitim şart! Ne acıdır ki bugün ülkeyi bu hale getirenlerin "eğitim tezgahından" geçmiş kimseler olmasıdır. Acı ama gerçek. Mesela, Yasama organı Meclisin Başkanı olan zat, Anayasayı takmamak bir yana, tarihe geçecek ünlü(!) sözünü söylüyor: "Seçim bir siyasi faaliyet değildir!" O halde faşing olabilir mi? Eğitim şart! Buna benzer bir sözü de bir teolog söylemişti:"Yolsuz-luk hırsızlık değildir!" Yolu olmayan köy olabilir mi? Eğitim şart!

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı