Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Çok güzel günler göreceğiz

2 yıl kadar önce...

Henüz YouYube’da 7-8 bin takipçimin (Bu yazıyı yazdığım saatlerde digital ailemizin sayısı 204.976 idi) olduğu günler...

Bir videomda biraz da eğlenmek amacıyla “fütürist” bir düşüncemi paylaştım...

Yakın gelecekte dünyamızın her yerinin “Biri Bizi Gözetliyor” evi gibi olacağını anlattım...

Tahminime göre “Tek Devletli” bir dünya olacaktı...



Videoyu çektiğim günlerde ya da kısa bir süre önce İsviçre Hükümeti, herkese asgari ücret üzerinden maaş verilmesini referanduma sunmuş, teklif yaşlı İsviçrelilerin oylarıyla reddedilmişti...



İsviçre’yi örnek göstermiştim...

Yakın gelecekte dünya devletinde çalışma günü haftada üçe indirilecekti…

Fabrikalar ve bütün iş yerleri dörder saatlik 6 vardiya üzerinden çalışacaklardı...

En gelişmiş sektör, hizmet sektörü olacaktı...

Her türlü maaş ve ücret; çek, nakit para veya kripto para ile değil, satın alınacak mal ve hizmet miktarlarını (Fiyatlarını değil) gösteren “deri altı” cipleriyle ödenecekti...

Kafa derisi altına gömülmüş nano çiplerde her bireyin bütün bilgileri ve tüketeceği mal ve hizmetin azami miktarları yer alacaktı...



Ve...

Dünya Devletinin en yüce katında çalışanlar milyarlarca insanın aynı anda hem ne yaptıklarını göreceklerdi ve hem de 6 saniye sonra neler yapacaklarını bileceklerdi...

Yani...

Dünya Devleti yönetimi, her dünya vatandaşının bir tür Levh-i Mahfuzunu çıkarmış olacaktı...



Bu nasıl olacaktı peki?..

Yukarıda belirttiğim gibi olacaktı...

Daha yeni doğmuş bir bebeğin bile Musevi sünneti gibi yedinci günden itibaren kafatasının içine beyniyle bağlantılı bir çip takarak...



Ben nereden çıkarmıştım bunu?..

Yuval Noah Hariri’nin yayımlanan üç kitabından (Sapiens, Homo Deus ve 21. Yüzyıl için 21 Ders) ve bir de Dan Brown’ın “Başlangıç” isimli romanından etkilenmiştim...



Ve geldik bugünlere...

Koronavirüs diye bir mikrop bütün dünyayı dolaşmaya çıktı...

Çok can aldı...

Bizleri de evlerimize kapadı...



Şimdi işte geleceğin o tek devleti tartışılıyor...

Daha ileri gidip Koronavirüsün aşısının bulunduğu ama bunu ancak tedavi edici bir çipin beynine işlenmesini kabul edecek kişilere uygulanacağı bile ekranlarda konuşulur oldu...

Aşının bulunduğuna inanıyorum ama...

“Ya öleceksin ya çipi takmayı kabul edeceksin” acımasızlığını kabul etmiyorum...



Canlarım benim...

Dünya ve insanlık bütün savaşlara rağmen her seferinde geçmişten çok daha güzel oldu...

Bu virüsten sonra da yine öyle olacak...

Dünya ve insanlık çok güzel günler görecek...

ELİ KULAĞINDA...


Bakanlar Kurulu’nun siyaseti en iyi bilen bakanlarından biri Mustafa Varank...

Ne bakanı olduğunu bilmiyorum ama Sağlık Bakanı olmadığından eminim...

Çünkü...

Son günlerde Sağlık Bakanı, Cumhurbaşkanından bile daha çok çıkıyor ekranlara...

Varank da belli ki hem sokağa hem de ekrana çıkabilme özgürlüğü olanlardan...

Çünkü daha olsa olsa en çok 59 yaşında falan olmalı...



İşte o siyasi başarılarıyla ünlü Bakan Varank, koronavirüs aşısını bulmak üzere olduğumuzu açıkladı...

“Bulmak üzere” dediysem, işte 9 ay falan sonra bulup bulmadığımızı açıklayacak...

Hani neredeyse “eli kulağında” yani...



Bu güzel ve umut verici haberi sizlerle paylaşayım dedim de...

Hani belki siz de karamsarlıklarınızdan kurtulursunuz...

MERAK ETMENİN TEHLİKESİ...

65 yaş üstü sokağa çıkma yasağı mağduru ailede kadının biri kocasının cep telefonunu karıştırır.

Rehberde “Korona” ismine rast gelir...

“Herhalde çıktığı kadınlardan birinin adı... Benden korkusundan şifrelemiştir herif” diye düşünür...

Numarayı arar...

Hemen yanı başındaki kendi telefonu çalmaya başlar...

Kocası tarafından arandığını anlar çünkü ekranda:

“Benim herif” diye yazmaktadır...



Belirli bir yaştan sonrakilere sokağa çıkma yasağı uygulamanın bir de bu yanı var canlarım benim...

Kim bilir?..

Belki de kavga ve boşanmaların sebebi bu ve buna benzer yaşanmışlıklardır...

UFAK AT BAKAN BEY...


İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu böyle bir dönemde...

Halkın en çok sıcak paraya ihtiyaç duyduğu...

İşsizliğin belki de katlanarak artacağı...

Ekonominin geleceğindeki belirsizliğin dip yaptığı günlerde Kanal İstanbul için ihaleye çıkılmasını eleştirdi...

Ulaştırma Bakanı çok kızdı İmamoğlu’na...

“Türkiye, en zor dönemlerinde bile yatırım yapabilecek kadar güçlü bir ülke” dedi...

Ve beni güldürdü...



Yahu arkadaş...

50 milyon dolar bulmadığı için koskoca Tank Paleti Fabrikası’nı Katar’a ve AKP Genel Başkanına aşık olduğunu açıklayan bir Türk’e, 25 yıllığına bedava kiralayan devlet...

En az 25 milyar dolarlık (50 milyon doların 500 katı) parayı bir kanala yatıracak kadar güçlü he mi?..

Allah senin iyiliğini versin Bakan Bey...

Ufak at ta civcivlerin kursağında kalmasın...