Fark ettiniz mi?

Geçen hafta Türkiye’de çok büyük bir skandal daha patlak verdi.

Hayır… Sedat Peker’in ifşası değildi.

Gazeteci İsmail Saymaz, ‘Baronlar Savaşı yargıya sıçradı’ başlığıyla yazdı.

Okudunuz mu?

Kabile devletinde böyle bir skandal yaşansa halk başını ellerinin arasına alıp ‘Biz nasıl bu hale geldik’ diye düşünürdü.

Skandal yalaması olan Türkiye’de bir gün bile gündem olmadı.

Belki en kısa haliyle anlatılınca bir faydası olur:

Bir savcı ve Adalet Komisyonu Başkanı, Hâkimler Savcılar Kurulu’na (HSK) yazdığı dilekçede şöyle demiş:

“İstanbul Başsavcı Vekili, cezaevinde ziyaret ettiği mafya liderine ‘Senin tahliyeni bunlar engelledi’ diyerek bizi hedef gösterdi.”

Duymadıysan söyleyeyim; iddianın belgesi, yani savcının dilekçesi de haberde vardı.

Üstelik…

Dilekçede mafya liderini ziyaret ettiği söylenen İstanbul Başsavcı Vekili Hasan Yılmaz bugün Adalet Bakan Yardımcısı, HSK 1. Daire Üyesi. Aynı Sezgin Baran Korkmaz’ın mal varlıklarındaki tedbirin kaldırılması için mahkemeye başvurduğunun ortaya çıkmasından sonra olduğu gibi sadece sustu.

Elbette…

Kafasını kuma gömerek büyük skandallardan kurtulduklarını zannedenlere inat yazmaya devam edeceğiz:

BARONLARIN DAVASI

Davacı: Uyuşturucu baronu olduğu iddia edilen İranlı Naci Sharifi Zindaşti.

Tutuklu sanık: Uyuşturucu baronu olduğu iddia edilen Orhan Ünğan.

Suçlama: 26 Eylül 2014’te Zindaşti’nin cipine kurulan pusuda 19 yaşındaki kızı ve şoförünün öldürülmesi.

Yargılama boyunca Zindaşti “Kızımı ve şoförümü Orhan Ünğan’ın azmettirdiği tetikçiler öldürdü” dedi. 4 yıl tutuklu kalan Orhan Ünğan suçlamayı kabul etmedi.

Orhan Ünğan’ın tutuklu yargılandığı davada mahkeme, defalarca İstanbul Başsavcılığı’ndan Zindaşti hakkında süren soruşturma hakkında bilgi istedi. İstanbul Başsavcılığı “Soruşturma gizli” diyerek bilgi vermedi. Orhan Ünğan bir duruşmada 7 bin sayfalık gizli soruşturma belgelerini mahkemeye sundu. Büyük şoktu. Günler sonra, 5 Nisan 2018’de Zindaşti’ye operasyon yapıldı. Fezlekede uyuşturucu ticareti, cinayetler, suç örgütü gibi çok sayıda suçlama vardı. Ancak Zindaşti sadece 6 ay tutuklu kaldıktan sonra 11 Ekim 2018’de skandal bir kararla tahliye edildi. Bu tahliyeyi Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Burhan Kuzu’nun hâkimlere baskı yaparak sağladığı ortaya çıktı. Tahliye kararını veren hâkim rüşvet suçundan yargılanıyor.

O dönem tutuklu olan Orhan Ünğan’ı mahkeme üç kez tahliye etmiş, üst mahkeme tahliye kararlarını kaldırmıştı. Orhan Ünğan, “Burhan Kuzu mahkemelere baskı yaparak tahliye kararımı kaldırtıyor” diyerek suç duyurularında bulundu. 7 Nisan 2019’da Orhan Ünğan’ın kardeşi İlhan Ünğan İstanbul Bağdat Caddesi’nde öldürüldü. Öfkeden deliye dönen Orhan Ünğan duruşmalarda hesap soracağını söylüyor, suç duyurularında bulunuyordu. Burhan Kuzu’nun talimatıyla Bakırköy Adliyesi Adalet Komisyonu Başkanı Recep Karaman ve Bakırköy Başsavcıvekili Zülkarneyn Kısık’ı tahliyesini engellemekle suçluyordu. “Ben hapisten çıksam kardeşimi öldüremezlerdi” diyordu.

‘ÜNĞAN SİZİ ÖLDÜRTECEK’

İsmail Saymaz’ın halktv.com.tr’de yayınlanan haberine göre; bu sırada Türkiye’ye giriş yapan Orhan Ünğan ile bağlantılı iki kişinin üzerinde Recep Karaman ve Zülkarneyn Kısık’ın adresleri bulundu. ‘Ünğan sizi öldürtecek’ bilgisi Karaman ve Kısık’a ulaştırıldı. Bundan haberi olan Bakırköy Adalet Komisyonu Başkanı Recep Karaman, öldürülme korkusuyla Ünğan’ın avukatıyla buluştu. Tahliye kararlarını kendilerinin engellemediğini, bunu yargıda örgütlü İstanbul Grubu’nun ve Bakırköy Başsavcıvekili Sırrı Topluyıldız’ın yaptığını söyledi. İddiaya göre; Recep Karaman tahliyeyi iptal eden bir hâkimin kendisine “Burhan Kuzu çok baskı yaptı” dediğini anlatmıştı.

Recep Karaman tenzili rütbeyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 26. Ceza Dairesi Başkanlığı’na atandı. Zülkarneyn Kısık ise Büyükçekmece Başsavcı Vekilliği’ne gönderildi.

SİLİNEN DURUŞMA SAVCI DİLEKÇESİNDE

Bu köşede daha önce Orhan Ünğan’ın tutuklu yargılandığı davanın duruşma kaydının silindiği iddialarını yazmıştım. Bu duruşmada Orhan Ünğan’ın Recep Karaman’dan aldığı bilgileri kaynak göstererek HSK üyelerini, Bakırköy Başsavcısını, hâkim ve savcıları rüşvet almakla suçladığı iddia edilmişti. Devlette örgütlü Pelikancıların yargı ayağı olan İstanbul Grubu’nun rüşvet alarak kendisine kumpas kurduğunu söylemişti. Bu yazının linki: https://www.birgun.net/haber/silinen-durusma-323039

Şunu düşünmüştüm:

Türkiye Cumhuriyeti, duruşmada söylenenlerin bile yok edilebileceği hale geldi mi?

Evet… O hale gelmiş…

İsmail Saymaz’ın belgeli haberinden öğrendik. Zülkarneyn Kısık, 1 Kasım 2019’da HSK’ye gönderdiği dilekçesinde Recep Karaman’ın Ünğan’ın avukatlarıyla görüştüğünü doğruladıktan sonra silinen duruşma kaydından bahsediyor ve şöyle yazıyor: “Gayri resmi alındığını tahmin ettiğim duruşma tapesini haricen gördüm ve okudum.”

Yani duruşmanın silindiği iddiası en yetkili isimlerden yapılan ihbarla devletin kaydına da girmiş ama rafa kaldırılmış.

Dahası var…

BAŞSAVCI VEKİLİ, SAVCI VE POLİS GÖRÜŞTÜ

Bakırköy Başsavcı Vekili Kısık, İstanbul Başsavcı Vekili Hasan Yılmaz’ın iki kez Ünğan ile Maltepe Cezaevi’nde görüştüğünü söylüyor. Bu sırada yanında bir savcı ve Emniyet İstihbarat’ta görevli bir polis olduğunu anlattıktan sonra şöyle diyor:

“Orhan’a tahliyesini bizim engellediğimizi söyledi. Mafya liderinin husumetini bize yönlendirdi.”

Bir yargı düşünün. Uyuşturucu baronu olduğu iddia edilen kişiye birbirlerini ispiyonluyor.

Davada ise Orhan Ünğan ve tüm sanıklar beraat etti. Zindaşti’nin kızı ve şoförünün cinayeti faili meçhul kaldı.

BURHAN KUZU’DAN 25 GÜN SONRA ÖLDÜ

Ve…

Kısık’ın dilekçesinden tam bir yıl sonra iddiaların odağındaki Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Burhan Kuzu, koronavirüs nedeniyle öldü. Ondan sadece 25 gün sonra Kısık yine koronavirüs nedeniyle hayatını kaybetti.

Hasan Yılmaz hakkındaki şikâyet dilekçesi ise HSK’nin raflarında yıllardır bekliyor. Oysa Orhan Ünğan ile cezaevinde görüşüp görüşmediğini tespit etmek 5 dakika bile sürmez. Ama ne Adalet Bakanlığı ne de HSK bir açıklama yapıyor.

Çıldırtıcı bir suskunluk bu…

Her gün dipsiz bir bataklıkta sessiz, çığlıksız daha derine gömülüyoruz.

Ülkemiz çürüyor…