CENNETTE HAMD VE ŞÜKÜR  

Ehl-i Cennet dünyada şükür ve sabır imtihanlarından geçerek, gerektiği yerlerde şükrederek ve sabrederek, şükrün ve sabrın kıymetini bilerek Cennet’e girecektir. Kusur ettiklerinde tövbe edeceklerini, tövbe ettiklerinde bağışlanacaklarını bilirler. Yine bilirler ki onların bu itikadı ve rahmetin bu kucağı dünyada ve ahirette kendilerinin en büyük zenginliğidir.

Dünya imtihan yeri olduğundan insanı şükürden ve sabırdan alıkoyan birçok sebep dünyada mevcuttur. İnsan bu imtihanları aşarak şükretmekten ve sabretmekten derece alır.

Ahirette ise imtihan yoktur, formal bir ibadet yoktur, günah yoktur, sevap yoktur, görev yoktur, gam yoktur, keder yoktur.

Ancak Cennette şükür ve hamd vardır. Çünkü ihtişam derecesinde güzellik, huzur ve saadet karşısında insan formal manada olmasa da, şükür ve şükran hisleriyle dolar ve içten gelen bir arzu ve iradeyle hamd ve şükran hislerini Rabbine arz eder. Ve arz edecektir.

Şu ayetler bunu haber veriyor:

“Nimetlerle dolu Cennetlerde altlarından ırmaklar akar.1 Orada duaları «Sübhaneke allahümme», sağlıkları «selam», dualarının sonu da «âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun!» dur.2

Diğer bir ayet şöyle haber veriyor:

“Rablerine karşı gelmekten sakınanlar grup grup Cennet’e sevk edilirler. Cennet’e vardıklarında Cennet’in kapıları açılır ve Cennet’in bekçileri onlara şöyle der: “Size selâm olsun! Tertemiz oldunuz. Haydi, ebedî kalmak üzere Cennet’e girin!3 Onlar şöyle derler: “Hamd, bize olan vaadini gerçekleştiren ve bizi Cennet’ten dilediğimiz yere konmak üzere bu yurda varis kılan Allah’a mahsustur. Salih amel işleyenlerin mükâfatı ne güzelmiş!”4

CENNETTE NANKÖRLÜK OLMAZ  

Hamd şükürden daha geniştir. Şükür veya teşekkür iyiliklere karşı gösterilen minnettarlıktır. Hamd ise iyilikler ve güzellikler nedeniyle övmek ve sena etmektir. Hamd şükrü de ihtiva ediyor. Yani hamd eden aynı zamanda şükretmiş oluyor.

Şükrün karşıtı küfürdür, küfran-ı nimettir ve nankörlüktür. Cennette nankörlük olmaz. Nankörlük dünyada şükrün olmaması halidir, şükürsüzlüktür. İnsanın dünyada aymazlık, bencillik küstahlık, cahillik, kadirbilmezlik, nezaketsizlik, hıyanet, gurur ve kibir gibi menfî duyguları şükürsüzlüğünün altında yatan sebeplerden bazılarıdır.

Cennette menfi duygular olmayacak; yerine insan Cenab-ı Allah tarafından güzel duygularla donatılacaktır. Sahip olduğu güzel duyguları ile insan Cennette emre itaat olarak değil, kendiliğinden ve kendi içinden gelerek, bunca nimetlerin ihtişamıyla şükredecek ve hamd edecektir.

ARTIK SİZE EBEDİYYEN GAZAP ETMEYECEĞİM 

Peygamber Efendimiz (asm) buyurdu ki: “Allah Cennet halkına:

“Ey Cennet halkı!” diye seslenir. Onlar:

“Emrin başımızın tacı ey Rabbimiz! Buyur! Senin dest-i kudretinde hayır vardır!” derler.

Cenab-ı Allah: “Halinizden hoşnut musunuz?” buyurur.

Cennet halkı: “Nasıl hoşnut olmayalım ey Rabbimiz; yarattıklarından hiçbir kimseye vermediğin bunca nimetleri bize ihsan buyurdun.” Derler.

Cenab-ı Allah: “Ben sizlere bundan daha şerefli ve faziletli nimet vereceğim.” Buyurur.

Cennet ahalisi: “Ey Rabbimiz; bunlardan daha faziletli ve daha şerefli nimet var mı ki?” derler.

Cenab-ı Allah: “Ben sizin üzerinize rızamı ve hoşnutluğumu indiriyorum. Artık bundan sonra sizlere ebediyen gazap etmeyeceğim.” Buyurur.5

Resûlullah Efendimiz (asm) buyurdu ki: “Cennette bir çağırıcı şöyle ilan eder: “Ey Cennet halkı! Sıhhatte kalmak ve ebediyen hasta olmamak sizin hakkınızdır! Yaşamak ve ebediyen ölmemek sizin hakkınızdır! Genç kalmak ve ebediyen ihtiyarlamamak sizin hakkınızdır! Nimetler içinde hoş olmak ve ebediyen sıkıntıya düşmemek sizin hakkınızdır!”

Peygamber Efendimiz (asm) devamla: “Bu Cenab-ı Hakk’ın şu ayetiyle bildirilmiştir: “Onlara: “İşte size Cennet! Yapmakta devam ettiğiniz iyi amellere karşılık ona vâris kılındınız!” diye ilan edilir.”6

Bunca nimetlere ulaşan mü’min için Cennette Allah’a hamd etmek, bir onur ve şereftir.

Dipnotlar:

1- Yunus Suresi: 9  2- Yunus Suresi: 10  3- Zümer Suresi: 73  4 -Zümer Suresi: 74  5 -Müslim, Cennet, 2  6 -Hadis: Müslim, Cennet, 22; âyet: A’râf Sûresi, 7/43