CEMİYETLERDE BARIŞ VE HUZÛRA OLAN İHTİYAÇ

A -
A +
Malûm olduğu üzere, insanlar, cemiyet hâlinde yaşamaya mecbûrdurlar. Eğer toplu hâlde yaşayan insanlar arasında iyi geçim varsa, orada huzûr ve râhat yaşama imkânı olur. Bu takdîrde insanlar, birbirlerinin hukûkuna saygı duyarak yaşarlar. Bilerek veya bilmeyerek fitne çıkmasına sebep olanlar, insanlar arasında bölücülüğe, sıkıntıya, kânûnlara karşı saygısızlığa ve en önemlisi dînî emirleri yerine getirmeyerek inançların zayıflamasına veya yanlış tatbîk edilmesine sebep olanlar için Peygamber Efendimiz (aleyhis-selâm): "Fitne uykudadır, onu uyandırana Allah lanet etsin" buyurmuştur. Dînimizde karışıklık çıkarmak, insanlar arasında fitneye sebep olacak şekilde konuşmalar, sohbetler yapmak veya davranışlarda bulunmak, büyük günâhtır. Kur’ân-ı kerîmde “el-Fitne” kelimesi [isim ve masdar olarak] 30 defa geçmektedir. Ayrıca fiil olarak da birçok defa zikredilmiştir.  “Fitne” tabîrinin pekçok ma'nâsı vardır; burada hangi manâya geldiğini açıklamakta fayda vardır. “Fitne”; “ayrılık, karışıklık, kargaşa, insanı hak ve hakîkatten saptıracak şey”; diğer bir ifâde ile “insanları ayrılığa, belâya düşürmek, müslümânlar arasında bölücülük yapmak, onları sıkıntıya, zarara, günâha sokmak, insanları isyâna kışkırtmak” demektir. Cemiyetteki insanlar arasında fitne çıkarıldığı zaman, millî ve manevî bütünlük ortadan kalkar. Bunun neticesinde de insanlar kamplara bölünürler. O hâle gelirler ki, kardeş kardeşe, baba evlâda düşmân olur. Bu hâl devletin sarsılmasına da sebeb olur.  İşte asrımızda bunu aynel-yakîn görüyoruz. Allahü teâlâ, fitnenin kötülüğünü, Kur'ân-ı Kerîm'de (meâlen) şöyle beyân buyurmaktadır: ".....Fitne, adam öldürmekten daha beterdir....." (Bakara sûresi, 191) Diğer bir âyet-i celîlede ise “…..Fitne, adam öldürmekten daha büyüktür…..” (Bakara, 217) buyurulmuştur. Enfâl sûresinde de (meâlen) şöyle buyurulmaktadır: “Bir de öyle bir fitneden sakının ki o, içinizden sâdece zulmedenlere erişmekle kalmaz (umûma sirâyet ve hepsini perişân eder). Biliniz ki, Allah'ın azâbı şiddetlidir.” (Enfâl, 25) “Fesâd” da, “Bozukluk, bozgunculuk, karışıklık, fitne, anarşi” ma’nâlarında kullanılan bir terimdir. Allahü teâlâ, Mâide sûresinin 32. âyet-i kerîmesinde, fesâd çıkaranların mes’ûliyetlerini ve cezâlarını beyân buyurmuştur. Kardeşçe yaşamaları îcâb eden müslümânları, çeşitli sebeplerle, hîle ve desîselerle biribirlerine düşürüp, kânûnlara ve nizâmlara karşı isyâna teşvîk edenler, âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîflerde belirtilen fitne çıkarma vebâlini yüklenmiş olurlar. Peygamber Efendimiz buyurmuştur ki: "Fitne çıkarmayınız! Söz ile çıkarılan fitne, kılıç ile olan fitne gibidir. Zâlimlere, fâcirlere, milleti çekiştirmekten; yalan söylemekten ve iftirâ atmaktan hâsıl olan fitne, kılıç ile yapılan fitneden daha zararlıdır.”"Fitne zamanında, müslümânlara ve onların reîslerine tâbi olunuz. Hakk yolda olan yoksa, fitneciler, isyâncılar arasına karışmayınız! Ölünceye kadar fitneye katılmayınız."      
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.