"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Cemal Kutay’ın 16 yıl sonra tazelenen hafızası

Atilla YILMAZ
11 Aralık 2018, Salı 00:21
TEŞKİLAT-I MAHSUSA - 3

Bediüzzaman Said Nursî’nin, Teşkilat-ı Mahsusa ile ilişkilendirilmesinin tek kaynağı; gazeteci Cemal Kutay’ın hiçbir belge ve bulguya dayanmayan; Eşref Sencer Kuşcubaşı’ndan dinlediğini iddia ettiği hatıralara dayanmaktadır.

“Eşref Bey şöyle devam etti: Teşkilat-ı Mahsusa’da devrin tanınmış şöhret sahibi ve her sahaya şamil şahsiyetleri vardı…Bediüzzaman bunlara göre yaş olarak gençti… Diğerleri arkalarında sadece kitaplar bırakmışlardır. Bediüzzaman ise gayesini düstur olarak benimsemiş bir kadro bırakmıştır.’’1

Hatıraya bakar mısınız?

Sayın Kutay en azından Risale-i Nur Külliyatını hatırlayabilseydi Bediüzzaman’ın arkasında muhteşem bir Kur’ân tefsiri olan, ‘Külliyat’ bıraktığını söyleyebilirdi. Tutarsız ve tamamen uydurma cümleler bunlar.

“1953 senesi Nisan ayının 17-27 günleri arasında, Teşkilat-ı Mahsusa reisi Eşref Bey’le beraber Bediüzzaman’ı Emirdağı’ndaki ziyaretimizden dönerken; kendisinin Teşkilat-ı Mahsusa’ya nasıl girdiğini sormuştum. (yani Said Nursî’den bahsediyor)’’

Eşref Sencer, Bediüzzaman’ı anlatıyor: “Hususi bir giyinişi vardı. Çok yakışıklı levend endamdı. Güzel ata biner. Mükemmel silah kullanırdı. Her fırsatta devamlı okurdu. Muhatabını dikkatle sükunetle dinlerdi.’’2

Devam edelim:

“Said Nur’un… en çok yaklaşmış olduğu şahsiyet şair Mehmet Akif’tir. Teşkilat-ı Mahsusa’da en iyi iki dost idiler. Said Nursî’de Mehmet Akif gibi çayı çok sever ve gençliğinde çok iyi çay pişirirmiş.’’3 

Bu anlatılanlardan ne anladınız?

Çay, şeker, boy, pos, endam, falan filan.

Kutay’ın Sencer’e dayandırdığı hatıra türü kitabını okuyunca hayalim lise yıllarıma gitti.

Sanat Tarihi dersinden hoca yazılı yapıyor. Sanat Tarihi dersi de bana, matematikten daha zor geliyor.

Sorularda, Mikelancelo, Musa Heykeli falan derken bir tane de cami sorusu var.

‘Şam Emeviye Camii’ni anlatınız’ diye bir soru var. Kafanızda dersle ilgili bir çalışma, bir doküman, bir bilgi yoksa ne yaparsınız? Atarsınız. Sallamasyon yaparsınız. Ya tutarsa.

Ben de başladım. Soru cami ya, etrafta bir sürü cami görüyorum. Başladım yazmaya. Tam iki kağıt doldurdum tek soruya arkalı önlü.

‘Şam Emeviye Camii, o zamana kadar yapılan camilerin en büyüğüdür. Bir çok minaresi vardır. Çok geniş bir alan üzerine kurulmuştur. İçerisinde binlerce adam namaz kılmaktadır. Çok büyük bir mihrabı vardır. Minberi çok yüksektir. Falan filan.’

Aklıma ne gelirse salladım yazdım. Yazılılar okundu. Benim iki üç sayfalık yazılı kağıdıma hoca sıfır vermişti.

Cemal Kutay da Sencer Kuşcubaşı’na dayandırarak ha bire dolgu malzemesi cümleler kurmuş. Altı boş, içi boş, elle tutulur bir bilgi ve bulgu yok. Şahit yok, ispat yok. Dikkat edin cümleler hep dolgu malzemesi.

Cemal Kutay, Teşkilat-ı Mahsusa ile ilgili; birinci baskısı 1962’de, ikinci baskısı 1964’ te yayınlanan; Kuşcubaşı’nın hatıralarına dayanan müstakil bir kitap yazar.

Kitabının mükerrer yerlerinde Mehmet Âkif’ten bahsetmektedir:

Kuşcubaşı anlatıyor:

“Ben, İstiklal Marşı şairi Mehmet Âkif, Şeyh Salih Şerif Tunusi, Başkumandanlık yaveri Kaymakam Mümtaz Beylerle, Teşkilatı Mahsusa kadrosundan seçtiğim...’’4 

‘‘Heyetimizde olan şair Mehmet Âkif’ le birlikte... İbn-i Reşit ve İbni Suud nezidlerindeki sefaret ve irşad vazifemizi tamamlayarak, yanımda memleketin iki mübarek din ve edebiyat şöhreti Şeyh Salih Tunusi ve Şair Mehmet Âkif, heyetimizle İstanbul’a döndüğümüz vakit...”5

Görüldüğü üzere Cemal Kutay Teşkilat-ı Mahsusa eserinde defaatle Âkif’ten bahsettiği halde; kitabının hiçbir yerinde Said Nursî’den bahsetmemektedir.

Ama her ne hikmetse aradan geçen 16 sene sonra 1977’de, Necmeddin Şahiner’le konuşurken; ilerleyen yaşına rağmen hafızası gittikçe zayıflayacağına, birden bire tazelenmiş ve Mehmet Âkif’in yanına, Said Nursî’yi de ekleme ihtiyacı duymuştur.

Ve ne yazıktır ki; N. Şahiner’in yazılmasına sebep olduğu bu eser; birçok araştırmacı için Teşkilat-ı Mahsusa konusunda kaynaklık etmeye devam etmektedir.

Stoddard’ın Teşkilat-ı Mahsusa çalışması 1963’ te yayınlanır ve Teşkilat-ı Mahusa arşivlerine dayanır. Ve bu akademik çalışmada Said Nursî yoktur. Cemal Kutay’ın kitabı ise, Eşref Sencer Kuşcubaşı’nın hatıralarına dayanmaktadır.

Sizce, akademik bir çalışama mı, yoksa hatıra kitabı mı daha muteberdir?

Haftaya aynı konuda, başka bir sayfa açmak niyetiyle, hoşça kalın.

Dipnot:

1-Cemal Kutay. Çağımızda bir Asr-ı Saadet Müslümanı Said Nursi.s.140, 2-age., 3-age., 4- Cemal Kutay, Birinci Dünya Harbinde Teşkilat-ı Mahsusa ve Hayber’de bir Türk Cengi. Tarih yay. İst-1964,s.148)., 5-age.s.154

Okunma Sayısı: 3182
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı