"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Büyü” bozuldu

Kâzım GÜLEÇYÜZ
22 Mayıs 2018, Salı
2002’de girdiği ilk seçimde tek başına iktidar olan AKP’nin 2007 ve 2011 seçimlerinde oylarını daha da arttırarak iktidarını devam ettrmesinde, 27 Nisan muhtırası, 367 skandalı ve kapatma davası gibi laikçi Kemalist vesayet kaynaklı atraksiyonların seçmen kitlesinde yol açtığı aksülamelin çok büyük etkisi olmuştu.

“Mağduriyet,” AKP’yi “güçlendirmişti.”

Ama 2015’e gelindiğinde AKP farklı bir “mod”a girdi. Devletin bütün kritik kurumlarına “hâkim” olmuş, o oranda statüko ile bütünleşmiş ve mağduriyetten mağruriyete geçiş yapmış olarak girdiği 7 Haziran seçiminde tek başına iktidarını kaybetti.

Sonrasında pompaladığı korku atmosferi ile millî iradeyi manipüle etmeyi başardı. Ve dayattığı 1 Kasım seçimini böyle aldı.

2016’da da arkaplanı hâlâ aydınlatılamayan 15 Temmuz eksenli bir süreç gündeme geldi. 20 Temmuz’da ilan edilip 7 kez uzatılan OHAL’le, geniş kesimleri etkileyen çok yaygın ve vahim mağduriyetlere yol açıldı.

OHAL süreci, 28 Şubat’ta yapılmak istenip de başarılamayanların çok daha ileri boyutlarda gerçekleştiği bir tablo ortaya çıkardı.

Bu durum, iktidarı pekiştikçe toplumdan, hattâ kendi seçmen tabanından uzaklaşıp duyarsızlaşan AKP için adeta “Aşil’in topuğu” haline geldi; ayyuka çıkan mağduriyetlerin yaşattığı şok, yıllardır devam eden tek taraflı propagandaların ve beyin yıkamaların zihinlerde meydana getirdiği “hipnoz” halinden çıkılmasını netice verdi.

Tek adamlık dayatması ise iktidar blokunda bile derin çatlaklar oluşmasına yol açtı.

Gelinen nokta, iktidarın yaptığı herşeyin ters tepip aleyhine döndüğü bir tabloya işaret ediyor. Herşey toz pembe gösterilirken bir anda gerek ekonomik durumun, gerek iç ve dış şartların 2019 Kasım’ına selametle ulaşmayı zorlaştıracağı gerekçesiyle 24 Haziran’da seçim kararı almak mecburiyetinde kalmaları dahi tek başına manidar bir işaret. Evet, “büyü” bozuldu.

Erken seçim sürecinde yaşananlar da bu tesbiti doğruluyor. Muhalefetin makul ve gerçekçi bir “Millet ittifakı”nda buluşması havayı değiştirirken, sosyal medyadaki “TAMAM” kampanyasının gördüğü ilgi ve sokağın nabzının farklı atmaya başlaması da rüzgârın yönünün değiştiğini gösteriyor.

***

- Ne olursa olsun iktidarını kaybetmeme hesabına bina edilmiş bir siyaset ve seçim stratejisinin sürekli savaş, düşman, taarruz, ihanet, terör kavramları üzerinden yürütülürken son olarak istihbarat kaynaklı suikast iddiasıyla yola devam etmesi kendi mantığı içinde “normal!” Ama...

- Aynı film bir kez daha: ABD destekli İsrail yapacağı katliamı yaptı. Buna karşı zehir zıkkım nutuklar atıldı. İİT toplandı, miting tertiplendi. Sonra? Manşetler “GS şampiyon” ve 19 Mayıs şenliklerine döndü. Hayat devam ediyor!! İsrail’le anlaşmalar ve Filistin’deki zulümler de!!

Okunma Sayısı: 18642
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Gündüz Alp-3

    22.5.2018 11:13:22

    Geçmiş devirlerin ve merhum Cemil Meriç'in "deli gömleği" dediği "-izm'li" ideoloji mevcut iktidar partisini de esir almış durumda. Bu esaretten kurtulamayan hatta tam merkezine yerleşen kadroların; Türkiye'nin geleceği, bölgesel barış ve dünya barışı adına adımlar atması zordur. Zira tekçi ideolojilere ve "-izm'lere" tutsak düşmüş kadrolar genelde statükocu olurlar. Merkeze devleti koyarak onun önceler ve kutsarlar. Şu andaki durumumuz gibi. Onun için tekçi zihniyete evrilmiş (iktidar partisi gibi) partilerden hürriyet ve adalet, hukuk ve demokrasi, ortak akıl ve millet hakimiyetini yönetimde esas almalarını beklemek fazla iyimserlik olur. Artık hayallerle vakit geçirmenin anlamı yoktur. 24 Haziran bize gerçekçi olmanın kapısını açan bir tarihtir. Biz de dünyadaki evrensel gerçeklerin izinde giderek, ülkenin geleceği adına tercihte bulunmalıyız. Her geçen günün faturası ağırlaşarak milletin omuzlarına yüklenmektedir. Hiç kimseye mecbur ve mahkum değiliz.

  • Gündüz Alp-2

    22.5.2018 10:53:29

    Kendilerince "Manşetlerle çarpışarak" ve bolca "mağduriyet" söylemleri ile iktidara gelenler, şimdi de iktidarı bırakmamak için "manşetleri çarpıtarak" yola devam etmek istiyorlar. Özellikle iktidar tarafından her türlü menfi ve ötekileştirici söylemin kullanıldığı seçim "savaşında" toplumun ayrışması pahasına sırf seçimi kazanmak, iktidarda kalmak uğruna menfi ve menfaatçi siyaset tarzında ısrar edilmektedir. Peki ama değer mi? 3M ile (müsrif, mütekebbir, mütehakkim) tanımladığım mevcut iktidarın aslında foyası 24 Haziran erken seçim kararı ile ortaya çıkmış oldu. Bir bakıma kendi "büyülerini" kendi elleriyle bozmuş oldular. Hem artık iktidar partisi herkesi kucaklayabilecek keyfiyetten uzaklaşarak bir şahsın varlığına ve fikrine istinat eden tekçi, baskıcı, dayatmacı bir hüviyet kazandı. Zaten bu haliyle de ülkede toplumsal barış ve huzuru, hukukun üstünlüğü, hürriyet, adalet ve demokrasiyi tesisi etmesi pek mümkün görünmemektedir.

  • Gündüz Alp

    22.5.2018 10:30:43

    Sayın Güleçyüz, toplumsal algıya ve hipnoza dayanan bir "büyünün" ilânihaneye devam etmesi düşünülemezdi. Hele iletişim teknolojilerinin baş döndüren şu çağında. Eskiden "yalancının mumu yatsıya kadar yanar"dı. Şimdi ise yalan ağızdan çıkar çıkmaz mumu sönüyor. Yalanın da yalancının da doğrudan ve gerçeklerden kaçma ve kurtulma şansı kalmadı. 16 yıllık tek parti iktidarı ile Türkiye'nin getirildiği nokta bu olmamalı idi. Netice: Heder olan 16 sene, milletin emek, enerji, sermaye, ve zaman kaybı..Yazık değil mi? Daha fazla hürriyet ve demokrasi için çıkılan yolda son durak, tek adam ve tek partiye istinat eden tekçi yönetim. Yani demokratik hukuk devletinin rafa kaldırılması, askıya alınması. Bahane 15 Temmuz ise de asıl hedef, tekçi yönetim. Onun için 24 Haziran, basit ve salt bir seçimin çok ötesinde anlamı vardır. O da "demokrasi mi, dikta mı?" tercihinin oylanacak olmasıdır.

  • Ali Tam

    22.5.2018 01:02:49

    Vaktiyle Yeter Söz Milletin basligi tek parti iktidarina son vermisti. Söz milletteyse Millet Ittifak'i olusmustur ve bu da insaallah hayirli degisimlere vesile olacaktir. Demokrat Partisinin TBMM'inde uzun aradan sonra tekrar yerini almasini simdiden tebrik ederim.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı