Siyaset çoktan geride kaldı. Dünya kendini yok etmeye çalışan bir salgınla mücadele ediyor. Öyle bir salgın ki. Din ayrımı, ırk ayrımı, zengin veya fakir ayrımı dinlemiyor. İnsana bulaştı mı canavar, hayvana bulaştı mı melek oluyor. Araştırdım Dünya bugüne kadar böyle hızlı yayılan bir salgın hastalıkla, karşılaşmamış. İşte böyle bir dönem yaşıyoruz. Bunun diğer adı Milli Mücadele dönemidir. Devleti yönetenler, sağlık çalışanları, bir insanımız eksik ölsün diye, gecesine gündüzüne katarak çalışıyor. Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan bugüne kadar, yapmadığı kadar ulusa sesleniş programlarına çıkıyor. MİLLETE tehlikenin boyutlarını, anlatıyor. Milletinin kayıtsız, şartsız önlem ve tedbirlere uymasını istiyor. Bize düşen görevde, böyle bir dönemde çalışanın eksiğiyle uğraşmak değil, kısır döngü dışında bizden istenilenleri yerine getirmek olmalı. Ne var ki, içimizdeki hastalıklarımız depreşiyor. Toplu namaz kılmanın bu hastalığın ekmeğine yağ sürmek olduğunu 7’den 70’e herkes biliyor, devlet yetkililerimizin isteğine uyuyor, camilere bir süreliğine gitmiyor. Devletin ve Diyanet İşleri Başkanlığının isteklerine harfiyen uyuyor. Peki Cumhurbaşkanımızın, Bilim Kurulumuzun kararlarına rağmen, KÖŞK’TE cemaat olarak Cuma namazı kılanlara, ne demek lazım? Sayın Cumhurbaşkanı izin verdi diyemezler. Çünkü, Namazınızı bir süre evinizde kılın diyende SAYIN CUMHURBAŞKANI. Sizler bu milletin ferdi değil misiniz? Yasalar sizin için yok hükmünde mi? Yalnız başına namaz kıldığınızda dininiz, inancınız elden mi gidiyor? Eğer böyle düşünüyorsanız sizin yeriniz Arabistan olmalı, milletinize en büyük zararı veriyorsunuz. Farkında mısınız? Sizin devlete bağlılığınız yok mu? Bu yaptığınız devlete başkaldırı olarak kabul edilemez mi? Sizin bu davranışınızla terör örgütlerinden farkınız olabilir mi? Her şeyden önce bu davranışlarınızla, SİZLER İÇİMİZDEKİ DÜŞMANSINIZ. Kendinize çeki düzen verin. ** ‘YAŞ YETMİŞ İŞ BİTMİŞ’ ALGISI YARATMAYIN! Dünyada, korona virüs gelişmeleri ilgi ile izleniyor. 102 yıldır dünya böyle bir salgın yaşamamış. Gerçekten yerküre büyük sıkıntı yaşıyor. Her gün vatandaş, televizyonlarının başında korona virüsten ölenleri, tespit edilen yeni vakaların rakamlarını izliyor. Bu ilgi, TV dizilerini bile geride bıraktı. Böyle hassas günlerde, Devleti temsil eden kişiler, milletin karşısında, özenle dikkatli konuşmalı. Sağlık Bakanımız sayın Fahrettin Koca sürecin başındaki takdir edilen hızı, maalesef yerini GAFLARA bıraktı. Bakan milletin karşısında ne dedi? Yoğun bakımdaki YAŞLILAR ÖLDÜ dedi. Bakanın bu sözü 65 yaşındaki Babaların, Annelerin, Dedelerin, Ninelerin hayata tutunma hırslarını alıp götürdü. Bilinçaltlarında ölümü doğallaştırdı. Hey gidi Bakanım hey... BÖYLE GAF YAPILIR MI? Yaşlılar; “MADEM BİZ ÖLECEĞİZ NEDEN EVDE KALALIM” demezler mi? Sayın Bakanım, yaşlıların morallerini bozan bu sözleri bağışıklık sistemlerine darbe indirmez mi?  Bunları düşünmeden konuşmasına bağlıyorum. Bir Bakan bu tür beyanları yapmamalı. Bunun için, UZMAN OLMAK GEREKMİYOR. ** CEVAP ARAYAN SORULAR! Türkiye, demokratik ortamda yapılan yanlışlar varsa, bu hataların cevaplarını arıyor. Bazı Bilim Kurulu üyelerinden gelen farklı sesler kafaları karıştırıyor. Vaka artışlarının seyrini takip ediyoruz diyen bilim üyeleri şimdilik panik yapacak bir durum yok diyor.  Bir kısmı da daha önce karar alınmalıydı yaklaşımında bulunuyor. Sokağa çıkma yasağı hastalık kontrolden çıkarsa başvurulacak bir durum olduğunu açıklıyorlar. Milletin kafasındaki ikilemler aydınlanmalıdır. Örneğin; Galatasaray-Beşiktaş maçı 15 Mart’ta oynandı. 10 Mart’ta dünyada 25 ülkede spor müsabakaları iptal edilmişti. 5 gün sonra oynanan Galatasaray-Beşiktaş maçından önce Fatih Terim; “LİGLER DERHAL DURDURULMALIDIR. YOKSA HEPİMİZ KARANTİNAYA GİDERİZ” demişti.  Ligler yine iptal edilmedi. Galatasaray-Beşiktaş maçı niye oynatıldı? Hala anlamış değilim. Bu salgının İstanbul’da yaygınlaşmasına neden oldu diye düşünüyorum. Sanıyorum maç oynandıktan 2 gün sonrada ligler durduruldu. Bu hata ile büyük bir kesim KORANAVİRÜS mikrobunu almış olamaz mı? ** ÇELİŞKİLER VE BİLGİ KİRLİLİĞİ OLMAMALI! Türkiye Futbol Federasyonu suçlandı. Daha sonra öğrendik.. Futbol Federasyonu, “Bakanlıktan böyle bir istek gelmedi” dedi. Bakanlıkta, “Konu bilim kurulunda görüşüldü ancak böyle bir görüş çıkmadı” dedi. Bütün bunlar birbiriyle çelişen ifadeler değil mi? Doğru olan hangisi? Geçenlerde yanılmıyorsam, Sayın Cumhurbaşkanımız, ulusa sesleniş konuşmasında, net ve açık konuşuyor. Sağlık Bakanımız aynı gün verdiği bilgiler, Cumhurbaşkanının yaptığı açıklamalarla çelişiyor. Bunlar önlenmeli. Bilgi kirliliği yaşanmamalı.  Son olarak, İstanbul’da 20 Aile hekiminin KORONAVİRÜS mikrobu aldığı ve hastalandığı tedavi altına alındığı, açıklandı. Sonuçta, bu süreçte DOKTORLARIMIZ, DOKTORLARA MUHTAÇ DURUMA GELDİ. Bunlar niye önlenmiyor? Niye ciddi tedbirler alınmıyor? Bir kısım sağlık uzmanı, tedbirlere önem verelim. Yazın sıcaklarda, virüsün kaybolacağını inanmadığını ifade ederken, Bazı bilim adamları da. Salgının kısa sürede biteceğini açıklaması milletin kafasını karıştırıyor. Dünya Sağlık Örgütü, Türkiye’deki gelişmeleri at sırtı noktasına geldiğini kabul ediyor. Nerede yanlış yapıyoruz? Sokağa çıkma yasağının elbette bir faturası var. Böyle bir karar alınacaksa, hiç değilse geç kalınmamalı. Türkiye’de hayat yüzde seksen durmuştur diyen sayın İçişleri Bakanımıza söyleyeceğimiz tek şey, “SAYIN BAKANIMIZ HAYAT, YÜZDE YÜZ DURMADAN GEREKENİ HEMEN YAPIN” DİYORUM.