• DOLAR 32.471
  • EURO 34.711
  • ALTIN 2435.964
  • ...
Bu ne sorumsuzluk!
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Mehmet Tahir Özsoy / Doğruhaber

Ailelerin yaşam biçimi ve değer yargılarına ilişkin araştırma yapıldı. Bireylerin aile ortamındaki yaşam biçimlerine ve aile hayatına ait değer yargılarına ilişkin bilgi derlenmesi amacıyla, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı işbirliğiyle, 2016 yılında Aile Yapısı Araştırması yürütüldü. Araştırmaya göre Türkiye genelinde en fazla boşanma nedeni %50,9 ile her iki cinsiyet için de sorumsuz ve ilgisiz davranma oldu. Bu oran, kadınlar için %61,5, erkekler için ise %40,2 oldu. Kadınlar için sorumsuz ve ilgisiz davranmadan sonra en önemli boşanma nedenleri %42,6 ile evin ekonomik olarak geçimini sağlayamama oldu. Erkekler için sorumsuz ve ilgisiz davranmadan sonra en önemli boşanma nedenleri ise %24,5 ile eşin ailesinin aile içi ilişkilere karışması ve %24 ile eşlerin ailelerine karşı saygısız davranması oldu.

EŞ SEÇİMİNDE GÖRÜCÜ USULÜ

Araştırmaya göre evlilik deneyimi olan bireylerin eş seçimini nasıl yaptıkları incelendiğinde de ülke genelinde ilk evliliklerin %47,8`inin görücü usulü ve kendi rızası ile gerçekleştiği olumlu sonucu da görüldü.

Bu konuda görüşlerine başvurduğumuz Eğitim ve Aile Danışmanı Zekeriya Erdim, eşler arasındaki ilginin, sorumlulukların İslam`a göre mi? Yoksa hukuka, kişilerin kendi arzu ve isteklerine göre mi belirlendiğinin evlilikte önemli olduğuna vurgu yaptı. Psikolog Hanife Okutan ise, kişinin ve karşı tarafın beklentilerini bilmeden yalnız kendi beklentileri, istek ve ihtiyaçlarını önceleyen hiç bir bireyin evlilikte uzun süreli huzur ve mutluluğu bulamayacağını belirtti.

‘SINIRLARIN NEYE GÖRE ÇİZİLDİĞİ ÖNEMLİ`

Eğitim ve Aile Danışmanı Zekeriya Erdim, eşler arasındaki ilişkilerin belli bir ölçüye bağlı olması gerektiğini dile getirdi. Erdim, “Bazen yanlış ilgi ve sınırını aşan sorumluluk anlayışı huzursuzluk sebebi olabiliyor. Burada değer ölçülerinin doğru mu, yanlış mı olduğu, hak mı batıl mı olduğu, belirleyici unsur. Eşler arasındaki yahut aile bireyleri arasındaki ilginin ve sorumluluğun sınırlarını kimin çizdiği önemli. Din mi, hukuk mu, örf mü, kişilerin kendi nefisleri mi? Ölçü yanlışsa, o ölçüye göre şekillenen duygu, düşünce ve davranış da yanlış olur. İnsanlar "Allah`ın emrine, Peygamber`in sünnetine" göre nikâhlanıyor, sonra başka ölçülere göre amel ediyorlar. Bana göre boşanmaların birinci sebebi, değer ölçülerindeki arıza; ikincisi, insanların evliliğe ve aile hayatına hazırlanmadan evlenmeleri; üçüncüsü, bilgi ve bilinç zafiyeti yüzünden yanlış eş tercihi yapılması; dördüncüsü, eşlerin "ben" olmaktan "biz" olmaya geçememeleri.” şeklinde konuştu.

İyi bir evliliğin ancak doğru kişiyle gerçekleşebileceğini ifade eden Erdim şöyle konuştu: “Evliliğin hangi usulle yapıldığından çok, kiminle yapıldığı ve hangi temeller üzerine kurulduğu da önemli. Şüphesiz, medeni hukuka göre de ilahi hukuka göre de "evet" yahut "hayır" deme hakkı evlenecek kişilerin kendisine aittir. Ancak, bazen bilinçli aracıların rehberliği ve danışmanlığı; bilgisiz ve bilinçsiz kişilerin kendi tercihlerinden daha isabetli olabilir. Nitekim, birbirleriyle şahsen ve uzun süreli görüşüp tanıştıktan sonra evlenenlerden de hızlıca ve kolayca boşananlar var. Demek ki, hangi usulle olursa olsun, iyi evlilik, ancak doğru kişi ile yapılır. Doğru kişinin ise; iyi insan, hatta iyi Müslüman olması yetmez. Aynı zamanda, tarafların birbirleri için uygun muhatap olmaları da gerekir.

‘EVLİLİK HAKKINDA BİLİNÇ KAZANILMALI`

Psikolog Hanife Okutan, satın alınacak küçük bir eşya için bile bir sürü araştırma yapılan bir dönemde kişilerin hayatının en önemli kararlarından olan evlilik için gerekli bilince sahip olunmadığını belirtti. Okutan, “Son yıllarda boşanma oranlarının artış göstermesi bize bireylerin evlilik kararı vermeden önce evlilik hakkında bilinç kazanması gerekliliğini işaret ediyor. Alacağı küçük bir eşya için bile gerekli araştırmaları yapan günümüz insanı, hayatının en mühim kararı olan evlilik kararında yeterli ölçüde bilinç sahibi değil. Kişi önce kendini tanımalı ve karşı cinsin duygularını istek ve ihtiyaçlarını bilmeli, bencil duygulardan arınarak ilişki yöntemini öğrenmelidir. Evlilik tek kişilik değil, iki kişilik bir yolculuktur. Kendinin ve diğerinin beklentilerini bilmeden yalnız kendi beklentileri, istek ve ihtiyaçlarını önceleyen hiç bir birey evlilikte uzun süreli huzur ve mutluluğu bulamaz. Haklar, sorumluluklar, beklentiler ve rollerin dağılımı evlilik öncesinde konuşulup paylaşılmalı, asgari müştereklerde buluşma sağlanmalıdır.” ifadelerini kullandı.      

                 

Evliliğin önemli sorumluluklar gerektirdiğini ifade eden Okutan, “Kendini tanımadan, karşı cinsin dünyasını bilmeden yapılan evliliklerin kazaya uğraması beklenebilir bir durumdur. Eşler, evliliğin uzun süreli bir yolculuk olduğu bilincine vararak empati duygusunu geliştirmeli, eşin mutluluğunun kendi mutluluğu ile ilişkili olduğunun farkına vararak çözümü birlikte aramalıdır. Ortak çözüme ulaşılmadığı durumlarda uzmanlardan yardım almaktan çekinilmemelidir.” dedi.

‘GÖRÜCÜ USULÜ, SAĞLAM BİR BAŞLANGICA ZEMİN HAZIRLAR`

Görücü usulü evlilikte; tarafların, tanışma aşamasında duyguların etkisinde kalmadıkları için daha iyi bir başlangıç yapabileceklerini belirten Okutan, şöyle konuştu:

“Evlilik için tercih edilen yollardan biri de görücü usulü evliliktir. Böyle bir durumda eş, adayını tam anlamıyla değerlendirerek yeterli bir süre tanımaya çalışmalı, açık bir şekilde beklentilerini ve evlilikten anladığını paylaşmalıdır. Görücü usulü evlilikte ilk adım, yoğun bir aşk duygusuyla başlamadığı için diğer tarafı tarafsız gözle değerlendirebilmek daha kolay olabilir. Sevgi, saygı, sorumluluk, empati, haklar ve sorumlulukların yerine getirildiği, eşlerin psikolojik ihtiyaçlarının gözetildiği bir temelde görücü usulü evlenme, iyi bir tercih olarak görülebilir. Görücü usulü evlilikte ailelerin de bilgi sahibi olması, sürecin daha sağlıklı ve güvenilir devam etmesi açısından önemlidir. Bu anlamda görücü usulü evliliğin, hem süreçte hem de evlilikte gençleri koruyan ve meşruluğunu sağlayan işlevi önemlidir.”

Araştırmanın detayları…

Hanedeki ev işlerinin genellikle kim tarafından yapıldığı incelendiğinde; evin badana/boyası hariç tüm işlerin genellikle bir hane halkı ferdi tarafından üstlenildiği görüldü. Hane halkı ferdi tarafından en fazla üstlenilen işler sırasıyla, %98 ile sofranın kurulup kaldırılması, %97,8 ile akşamları çay servisi yapma ve %97,5 ile bulaşık yıkama oldu.

Hane halkları en fazla hafta sonu akşam yemeğinde bir araya geldi

Hane halklarının yemek yeme alışkanlıklarında hafta içi ve hafta sonu hangi sıklıkla bir araya geldikleri incelendiğinde; hane halklarının en fazla hafta sonunda ve akşam yemeğinde bir araya geldikleri görüldü. Hane halklarının akşam yemeğinde bir araya gelme oranı hafta içi %78,2, hafta sonu ise %83,1 oldu.

İlk evliliklerin %37,5`i 20-24 yaş aralığında gerçekleşti

Evlilik deneyimi yaşamış bireylerin araştırmada beyan ettikleri ilk evlenme yaşları incelendiğinde; Türkiye`de ilk evliliklerin %37,5`i 20-24 yaş aralığında yapıldığı görüldü. Bu yaş aralığından sonra ilk evlilikler en fazla %21,2 ile 25-29 yaş aralığında ve %17,9 ile 18 yaşından önce gerçekleşti.

İlk evlilik yaşı cinsiyete göre incelendiğinde; kadınların ve erkeklerin ilk evliliklerini en fazla 20-24 yaş aralığında yaptığı görüldü. İlk evliliğini 20-24 yaş aralığında yapan kadınların oranı %34,3 iken, bu oran erkeklerde %41,3 oldu. Evliliğini 18 yaşından önce yapan kadınların oranı %28,2, erkeklerin oranı ise %5,6 oldu.

Erkekler için en uygun ilk evlenme yaşı %53,9 ile 25-29 olarak belirtildi

Bireylerin kadın ve erkek için uygun gördükleri ilk evlenme yaşının kaç olduğu incelendiğinde; kadınlar için en uygun ilk evlenme yaşı %46,9 ile 20-24 yaş arası, erkekler için ise %53,9 ile 25-29 yaş arası olarak belirtildi.

Hem resmi hem de dini nikâhı olanların oranı %97,1 olarak tespit edildi

Bireylerin evliliklerinde gerçekleştirdikleri nikah türü incelendiğinde; bireylerin %97,1`inin hem resmi hem de dini nikah yaptığı görüldü. Sadece resmi nikah yapanların oranı %1,8, sadece dini nikah yapanların oranı ise %1,1 oldu.

Eşler en fazla ev ile ilgili sorumluluklar konusunda sorun yaşadı

Evli bireylerin bazı belirlenmiş konularda eşleri ile sorun yaşayıp yaşamadıkları incelendiğinde; eşler arasında en fazla sorun yaşanan konunun %5,9 ile ev ile ilgili sorumluluklar olduğu görüldü. En fazla sorun yaşanan diğer konular sırasıyla, %5,4 ile ailece birlikte vakit geçirmeme ve %5,3 ile sigara alışkanlığı oldu.

Bireylerin %31,4`ü istediği ideal çocuk sayısının 3 olduğunu belirtti

Bireylerin şartları uygun olsa kaç çocuk sahibi olmayı istedikleri incelendiğinde; en fazla istenen ideal çocuk sayısı %32 ile 2 çocuk oldu. Türkiye genelinde bireylerin %31,4`ü şartları uygun olduğunda 3 çocuk, %18`i 4 çocuk, %14,9`u 5 ve daha fazla çocuk isterken %3,4`ü tek çocuk istediğini, %0,3`ü ise hiç çocuk istemediğini belirtti.

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir