Avrupa Birliği Gıda Güvenliği Kurumu (EFSA), içerisinde yüksek derecede protein barındırabilecek küçük böcek türlerinin gıdalarda kullanılabileceğini belirtti. Aynı zamanda EFSA, sarı un kurdunun gıdalarda kurutulmuş ya da toz halinde kullanılabileceği görüşüne vardı.

Sarı un kurdu, içerisinde yoğun miktarda protein, yağ ve lif barındırıyor. Aynı zamanda gelecek için düşük karbon emisyonlu bir besin kaynağı olarak da gösteriliyor. Diğer yandan, kurutulduğunda da tadının daha çok fıstık gibi olduğu söyleniyor. Avrupa Birliği Gıda Güvenliği Kurumu ise kurtçuğu yemenin insanlar için güvenli olduğunu belirtmekte.

Böcek bazlı gıdalar için EFSA sürecinde 15 uygulama bulunuyor. Bu sürecin son dördü, daha küçük un kurdu olarak da bilinen taze ve kurutulmuş cırcır böcekleri, çekirgeler ve çöp böcekleri. EFSA’nın görüşünün yayınlandığı andan itibaren, AB Komisyonu’nun üye devletlerin oylamasına sunacağı öneri için toplam yedi ayı var.

MAKARNA, HAMBURGER VE BİSKÜVİLERE KARIŞABİLİR

Sarı un kurdu, EFSA’nın görüşünün ardından AB Komisyonu’nda kabul edilmesiyle birlikte toplu üretime geçebilir. Avrupa halkı sofralarda içeriğinde sarı un kurdu bulunan makarna, hamburger ya da bisküvilerle karşılaşabilir.

EFSA’nın görüşüne göre bazı küçük böcek türleri alerjik reaksiyonlara da yol açabilir. Ancak bu durum sarı un kurdu için geçerli değil. EFSA’nın görüşüne göre sarı un kurdunun gıdalarda kurutulmuş ya da toz halinde kullanılmasında herhangi bir sorun yok.

[old_news_related_template title="Üretime ciddi zarar veriyor! Dikkat edilmezse sayıları çoğalabilir" desc="Doğu Karadeniz´de tarım arazilerinde 'Vampir kelebek' olarak bilinen böcek türüyle mücadele devam ediyor. Bu böcek türü çay, fındık ve kivi üretiminde önemli düşüşlere neden oluyor. Çünkü bu böcek bitkinin özsuyunu emerek kurutuyor. Hal böyle olunca da bitki canlılığını yitirip ölüyor. Yetkililer gerekli önlemler alınmazsa bu böcek sayılarının binlerden milyonlara çıkacağını söylüyor. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Mustafa Akıner, 'Bürokratlarımızdan hem devletimizden bunun çözümüne yönelik ciddi katkılar bekliyoruz' dedi. " image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2019/08/31/iecrop/resim1_9245032_16_9_1567245791.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/2019/ekonomi/dogu-karadenizde-tarim-arazilerine-zarar-veren-bocekle-mucadele-5309736/"]

FRANSIZ ŞİRKETTEN AB’YE BAŞVURU

Gıdalar için böcek üreten Fransız Agronutris şirketi tarafından AB’ye üretim için başvuru yapıldı. AB Gıda Güvenliği Kurumu’ndaki bilim insanlarının sarı un kurdu hakkında olumlu görüş bildirmelerinin ardından AB Komisyonu’nun onay vermesi ve sarı un kurdu üretiminin gerçekleşmesi bekleniyor.

EFSA’da görevli bilim insanı Emolaos Ververis,”Risk değerlendirmemiz, AB’deki politikacıların bilime dayalı kararlar almalarında ve tüketicilerin güvenliğini sağlama konusunda, yeni gıdaların düzenlenmesinde belirleyici ve gerekli bir adımdır. Bir böceğin yeni gıda olarak onaylanmasında, EFSA risk değerlendirmesi önemli bir yol açabilir” ifadelerini kullandı.

DAHA ÖNCE EFSA ONAYI OLMAYAN ÜRÜNLERİN SATIŞI ENGELLENDİ

Daha önce böcek bazlı gıdalar üreten firmaların satışları, EFSA raporunun eksikliği nedeniyle birçok Avrupa ülkesinde engellenmişti. Daha önce Fransa, Almanya, İtalya ve İspanya’da satışlarının yasak olduğu bu ürünler, diğer ülkelerde de satışlarının yasaklanmasıyla karşı karşıya kaldılar.

İngiltere, Hollanda, Belçika, Danimarka ve Finlandiya, AB’den izin almak için bir AB yasasının, 1997 yılından önce yenmeyen yiyeceklere izin verebileceği yaklaşımı içerisine girdiler. Ardından bu ülkeler AB yasasının gıdalar için kullanılan hayvan ürünleriyle ilgili olmadığına karar verdiler. Sonunda 2018 yılında yeni bir AB yasası, böcek bazlı yiyeceklerin izin gerektireceğini öngörerek AB’de ortaya çıkan böcek-gıda endüstrisinin ölüm fermanını imzaladı.

SERA GAZLARINA ALTERNATİF SUNUYOR

Hollanda'da Micronutris, Protifarm, İsviçre'de Essento ve İspanya'da Entogourmet gibi şirketlerin böcek bazlı gıdalar için faaliyetlerini artırmaya hazırlandığı anlaşılıyor. Aynı zamanda böcek bazlı gıda, uzun zamandır, gıda üretiminde sera gazı emisyonunu azaltmaya yönelik çözümün bir parçası olarak görülüyor.

Bologna Üniversitesi’nden Prof. Mario Mazzocchi, sarı un kurdunun çevresel ve ekonomik faydalarına değinerek, “Geleneksel hayvansal protein kaynaklarını, daha az yem gerektiren, daha az atık üreten ve daha az sera gazı emisyonuyla değiştirirseniz, bunun çevresel ve ekonomik faydaları olacaktır. Daha düşük maliyetler gıda güvenliğini artırabilir ve yeni talepler ekonomik fırsatlar da oluşturur. Ancak bu durum hali hazırda bulunan sektörleri de olumsuz anlamda etkileyebilir” değerlendirmesinde bulundu.

SARI UN KURDU SERİ ÜRETİME GEÇEBİLİR Mİ?

Un kurdunun, hali hazırda tüketime hazır hayvan yemleri üretiminde, yüksek kaliteli protein ihtiyacını karşılamak için kullanılan bir hammadde olduğunun altını çizen Gıda Mühendisi Kıvanç Demirtaş, “Un kurdu; tüketime hazır hayvan yemleri üretiminde, yüksek kaliteli protein ihtiyacını karşılamak için kullanılan bir hammaddedir. Özellikle balıklarda, canlı yem olarak değerlendiriliyor. Bazı akvaryum tutkunlarını kendi evlerinde un kurdu yetiştiriyorlar.” ifadelerini kullandı.

“KONU GIDA OLUNCA…”

Vatandaşların tüketecekleri ürünlerde birçok noktada seçici davrandığının altını çizen Demirtaş, “Konu insan gıdası olunca farklı bir noktaya geliyor” dedi. Tüketicinin içeriğini ve üretim koşullarını bildiği ürünleri tercih ettiğini söyleyen Demirtaş, görüşlerini şöyle dile getirdi: Un kurdu ve benzeri böcek içerikli gıdaların tercih edilmesi pek mümkün görünmüyor. Üretimine izin verilmesi ile ilgili prosedürler mümkün olabilir. Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi’nden onay almış bir hammaddeden bahsediyoruz. Çeşitli özel ürünlerin içeriğinde yer alabilir.

SARI UN KURDUNU TÜRK HALKI TERCİH EDER Mİ?

Gıda Mühendisi Kıvanç Demirtaş, böcek bazlı gıdaların marketlerde küçük özel ürün bölümlerinden ileri gidemeyeceği görüşünde. Türk halkının tüketim alışkanlarında yer alan bir besin olmadığını ve halkın bu ürünlere karşı çok ilgi göstermeyeceği değerlendirmesinde bulunan Demirtaş, görüşlerini “Halk bu ürünlere karşı tavır alacaktır ve tüketmeyecektir. Aynı zamanda bu ürünleri piyasaya süren markaların da tüketici gözündeki değerinde bir azalma olabilir. Tüm ürün grubunda bu hammaddenin kullanılabiliyor olabileceği önyargısı, markanın market raflarındaki değerini de riske atacaktır. Bu sebeple ürün çeşitliliği yüksek olan büyük markaların, böyle bir hammaddeyi herhangi bir ürününde kullanması pek mümkün görünmüyor” şeklinde noktaladı.