Biten bir davanın ardından...

27 Nisan 2018 Cuma

Saat gece yarısını çoktan geçmiş.
Tepede dolunaya tamamlanmak üzere olan pırıl pırıl bir ay.
Şavkı denize vurmuş, denizde ışıklı dalgalar.

Dalgaların ahengiyle salınan ve kırmızısı, sarısı, mavisi ay ışığında parıldayan irili ufaklı tekneler, kayıklar.
Balıkçılar çoktan uyumuş.
Kasabanın halkı çoktan uyumuş.
Kuşlar çoktan uyumuş.
Kediler çoktan uyumuş.
Bir biz uyumamışız, bir de birkaç sokak köpeği.
Hatta sanki biz az önce uyanmışız gibi.
Zihnimiz diri, içimiz neşeli.
Tatlı bir uğultu olmuşuz bomboş kasaba sokaklarında, bir meyhaneye doğru yola koyulmuşuz.
Kaldırıma konmuş bir bar masasının etrafında toplaşıyoruz.
Akın...
Az önce hapisten çıkan arkadaşımız.
Yüksek bir taburede, bir kolu sevgilisinin omzunda, öbür kolu havada neşe içinde kadeh kaldırıyor.
Özgürlüğe içiyoruz.
Hem bedenen hem fikren.
Yapılan savunmaların cesaretine içiyoruz.
Avukatlarımızın aklına, fikrine içiyoruz.
İktidarın baskıları karşısında yılmayışımıza içiyoruz.
İrademize ve inancımıza ve hayallerimize içiyoruz.
Herkes uyurken ve üzerimize serin bir çiy yağarken ve yarın ne olacağı hâlâ belirsizken...
Gülüyoruz.
Her şeye gülüyoruz.
Hapisten son çıkan arkadaşlarımızla, hapisten ondan önce çıkan arkadaşlarımızın öfkeden özenle arıttıkları tatlı hapishane anılarına...
Önümüzde bizi bekleyen tedirgin edici siyasi günlere...
Arka masadan arada bize laf atan ve “En büyük gazete yazmayan gazete” diye bağırıp duran sarhoş arkadaşa...
Masaya gelen kızarmış patateslere...
Yanımızdan geçen köpeklere...
Başımıza gelenlere ve geleceklere...
Gülüyoruz.
Bu gece biz gülüyoruz.
Hiç uykumuz yok.
Herkes uyumuş.
Biz cin gibiyiz.
Akın sanki hapisten az önce çıkmamış gibi.
Yarın sanki herkes adalet nöbetinde yeniden buluşup iktidardan bu utanç verici basın davasının ve diğer davaların, içerideki diğer gazetecilerin, haksız yere hapse atılan tüm insanların hesabını sormaya devam etmeyecekmiş gibi.
Az önce arkadaşlarımıza kesilen cezalar dehşet verici bir hukuk cinayeti değilmiş gibi.
Hiçbir şey olmamış ve daha da olmayacakmış gibi.
Bu gece biz bir gülüyoruz.
Masadaki peynire gülüyoruz.
Tepemizdeki yıldızlara gülüyoruz.
Kasabanın aslında çoktan kapanması gereken, bizim için uzun mesaiye direnen küçük rock barında çalınan kâh neşeli kâh hüzünlü eski şarkılara gülüyoruz.
Herkes uyuyor.
Biz uyumuyoruz.
Muhtemelen bir de savcı ve hâkimler ve onları avcuna almış siyasiler uyumuyorlar.
Biz birbirimize sarılıp sarılıp gülerken ve her şeye rağmen inadına güzel şeylerden konuşup, umutlu şeyler düşlerken...
Onlar...
Onlar yataklarında sırt üstü yatıyorlar ve tavana bakıyorlar ve kötü şeyler düşünüyorlar.
Biz, hapislere atılanlar, cezalandırılanlar, tehditlerle hayatları karartılanlar, cezalarla yıldırılmaya çalışılanlar, gülüyoruz.
Onlar.. endişeleniyorlar.
Çünkü biliyorlar;
Cumhuriyet davasının ilk aşaması karara bağlanıp bitti.
Ama basının bu iktidarla davası henüz bitmedi. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yanık saraylar 4 Ağustos 2021
Patron çıldırdı 30 Temmuz 2021

Günün Köşe Yazıları