"Birileri canınıza ailenize el uzatıyorsa bunları korumak hakkınızdır ve bu meşrudur"

"Birileri canınıza ailenize el uzatıyorsa bunları korumak hakkınızdır ve bu meşrudur"

İslami kimliklerinden ötürü bölgede faaliyet yürüten her türlü kirli ve karanlık yapının hedefi olan Müslüman halkın hayatta kalabilme adına gösterdikleri direnç nedeniyle hapsedilmelerinin oluşturduğu mağduriyet hâlâ devam ediyor.

1990'larda devlet içerisindeki karanlık yapılar ile PKK'nin tüm baskı ve dayatmalarına karşın İslami kimliğinden ödün vermediği, karşı durduğu için hapsedilen İhsan Baran’ın kardeşi, kanun ve nizamın olmadığı yıllarda ağabeyinin kendini, kimliğini koruduğu için 24 yıldır cezaevinde olduğunu söyledi.

İhsan Baran’ın kardeşi Mehmet Baran, o dönemde bölgede devletin varlığının söz konusu dahi olmadığını ve PKK’nin ağabeyini öldürmeye kast ettiğini, durum bu iken ağabeyinin gözaltına alınıp günlerce işkence gördüğünü, en sonunda tutuklanarak cezaevine konulduğunu ve 24 yıldır cezaevinde olduğunu söyledi.

90'ların zulüm dolu bir süreç olduğunu söyleyen Mehmet Baran, PKK ve JİTEM gibi karanlık örgütlenmelerin yaşatmış olduğu zulümleri o dönemde kimsenin görmek istemediğini, ağabeyi İhsan Baran’ın hayatta kalabilmek için kendini korumaya, savunmaya mecbur bırakıldığını, kimseyi öldürmediği halde ağır cezalara maruz kaldığını dile getirdi.

Baran, 24 yıldır büyük mağduriyet yaşamalarına neden olan 90'larda ve 2000'li yılların başında JİTEM, Ergenekon, PKK ve FETÖ gibi yapılanmaların özellikle bölgede etkin olduklarını, halkın üzerinde korku saldıklarını, bu örgütlenmelerin sadece silah değil, basın-yayın organlarını da kullanarak zulümlerini katmerleştirdiklerini söyledi.

Bu karanlık yapıların oluşturduğu korku atmosferi dolayısıyla basın kuruluşlarının da objektif yayın yapamadıklarını belirten Baran, kimilerinin ise zaten bu yapılara bağlı olduklarını ve planlı algı oluşturarak İslami duyarlılığa sahip bölge halkının mahkûm edilmesinin amaçlandığını ifade etti.

Müslüman halka yönelik 90'lardaki tüm saldırılar karşısında hayatta kalma mücadelesi verenlerin aslında kahraman olduklarını vurgulayan Baran, 15 Temmuz'da halkın darbecilere karşı gösterdiği direnişin bir benzerinin geçmişte bölge özelinde yaşandığını söyledi.

"Görülmemiş zulümler yaşandı"

"90'larda PKK’nin gençler üzerinde politikalar geliştirdiği, gençleri alıp dağa götürdükleri, tehdit etikleri bir zamandı. Bununla beraber devlet içerisindeki JİTEM ve benzeri oluşumlar da farklı eylemler yapıyordu. Bölge insanın çok acı çektiği yıllardı. FETÖ de emniyet ve yargıda etkindi." diyerek sözlerine başlayan Mehmet Baran, şöyle konuştu:

"Ağabeyim sorumlu bir Müslüman karakterine sahip olduğu için 1994 yılında kendini camiye adamış ve camide çocuklara ders vermeye başlamıştı. Toplumun ıslahı, rabbini tanıması, gelecek nesillerin daha müreffeh ve adil bir dünyada yaşamasını arzuluyordu. Bunun için gayret ediyordu. Tabi o dönemin karanlık yapıları abim ve onun gibi düşünenleri hedef aldı. Çünkü onların istediği toplum; İslam'dan uzak, kendilerinin istediği doğrultuda hareket eden, cehalet batağındaki bir toplumdu. İslami hizmetlerde bulunanlar bu hedefin önündeki en büyük engeldi. Dolayısıyla yaşam hakkı tanınmamalıydı! Ve bu nedenle görülmemiş zulümler yaşandı."

"İşkence altında zorla imzalatılan ifade tutanaklarıyla binlerce kişi mahkûm edildi"

Baran, "Bir taraftan PKK, diğer taraftan devlet içerisindeki JİTEM ve benzeri yapılanmalar dört bir koldan saldırıya geçmişti. Hem toplumu ifsad ediyorlardı hem de bu ifsadı önlemeye çalışan duyarlı Müslümanları katlediyorlardı. O yıllarda yüzlerce Müslüman bu zalimlerin saldırılarında şehid oldu. Kendini savunanlar ise FETÖ yargısı tarafından mahkum ediliyordu. Çünkü onların da toplum üzerinde hesapları vardı. İşkence raporları olmasına rağmen gözaltı tutanakları baz alınarak insanlar ağır cezalara çarptırıldı. İşkence altında zorla imzalatılan ifade tutanaklarıyla binlerce kişi mahkûm edildi ve hâlâ da haksız yere verilmiş cezaları çekiyorlar." dedi.

"Birileri canınıza, ailenize veya elinizdeki malınıza el uzatıyorsa bunları korumak hakkınızdır ve bu meşrudur"

90'larda canlarına kastedilen insanların kendilerini korumaya çalışmalarının meşru bir durum olduğunu, ama buna rağmen saldırıya uğrayanların cezalandırıldığını belirten Baran, sözlerine şöyle devam etti:

"Düşünün sizi öldürmeye geliyorlar, hayatınıza kastediyorlar, kendinizi savunduğunuz için suç işlemiş sayılıyorsunuz. Meşru müdafaa diye bir şey var. Eğer birileri sizin canınıza, ailenize veya elinizdeki malınıza el uzatıyorsa bunları korumak hakkınızdır ve bu meşrudur. Hukuk sistemlerinin tümünde bu hak vardır. Ama maalesef başta Diyarbakır olmak üzere bölge illerinde hatta kırsal kesimde, gerek PKK'nin, gerekse JİTEM gibi derin devlet uzantılarının saldırılarına karşı koydukları, baskılarına boyun eğmedikleri için binlerce Müslüman tutuklanarak cezaevlerine konuldu. Bir anlamda 'ölseydiniz' denildi. Ölmeyip yaşadıkları için de o karanlık yapıların uzantıları tarafından diriler kabrine gömüldüler."  

"Faili meçhul olan cinayetlere fail aranıyordu"

İslami kimlikli gençlerin, işkenceler altında işlemedikleri cinayetler üzerinden cezalandırıldıklarını söyleyen Baran, "Malumunuz 90'larda bölgede cinayetler işleniyordu. Genellikle faili meçhul olan bu cinayetlere fail aranıyordu. İslami hassasiyeti olan gençleri yakalayıp gözaltında işkencelerle bu cinayetleri onların üzerine yıkıyordular. Bu gençler işlemedikleri cinayetler üzerinden cezalandırıldılar. O yıllarda ne kanun ne nizam vardı. Hukuk işlemiyordu, adalet yoktu." dedi.

"Yeniden yargılanmanın yolunun açılmasını bekliyoruz"

"Çok zorluklar çektik, mağdur edildik." diyen Baran, "Ama hep tevekkül ettik. Her şeye rağmen geleceğe umutla baktık. Bu kötü günler geçer dedik, umutla bekledik. Ancak aradan geçen 24 yıla rağmen abim hâlâ cezaevinde. Biz, adil olunmasını istiyoruz. Abimin suç işlediğine inanmıyoruz.  İşlemediği suçtan dolayı cezaevinde kalmasına tahammül edemiyoruz. Yıllardır konuşuyoruz, çağrıda bulunuyoruz. Ama sesimiz özellikle duyulmuyor gibi geliyor bize. İşlenen bir suçun karşılığı olarak af talep etmiyoruz! Biz yeniden yargılanmanın yolunun açılmasını bekliyoruz ki hak hakikat yerini bulsun." ifadelerini kullandı.   

"15 Temmuz'da uçaklarla her yeri bombalayanlar 90'larda, 2000'li yılların başında bölgede neler yapmadılar ki"

Baran, sözlerine şöyle devam etti: "15 Temmuz gecesi yaşananlar Türkiye için bir dönüm noktasıydı. İnsanlar geleceği için, çocukları için meydanlara çıktılar. Darbecilere karşı durdular. Hatta Cumhurbaşkanı halkın sokaklara çıkmasını istedi. Halk sokaklara çıktı 250 kişi şehid oldu. Binlerce insan yaralandı. Eğer halkın müdahalesi olmasaydı bugün çok kötü şeyler olabilirdi. Bugünün darbecileri 90'ların bölgedeki kadrolarıdır. 15 Temmuz'da uçaklarla her yeri bombalayanlar 90'larda, 2000'li yılların başında bölgede neler yapmadılar ki. Her türlü hukuksuzluk işlendi. İnsanlar yargısız infaz edildi. Bir taraftan bunlar diğer taraftan PKK, halka kan kusturdular. Bugün 15 Temmuz'da direnen halk nasıl kahraman görülüyorsa dün bölgede bu yapılara karşı hayatta kalma mücadelesi verenler de kahraman görülmelidir. Bizim nezdimizde zaten hakikat budur. Ama başta abim olmak üzere yüzlerce Müslümanın hâlâ cezaevlerinde mahkûm olması vicdanları yaralamaktadır."

"İktidar eğer zulmü görüyor da sessiz kalıyorsa, adaletin tecellisi için çaba sarf etmiyorsa bu büyük bir vebaldir"

Geçmişten günümüze taşınan mağduriyetlerin giderilmesi için en azından yeniden yargılamanın önün açılması gerektiğini söyleyen Baran, son olarak şunları ifade etti:

"Yanlışın, hatanın neresinden dönülse kardır. Dün bize yaşatılanlar elbette bir hatadan ibaret değildir. Yapılan zulüm bilinçli olarak yapılmıştır. Fakat bugünkü iktidarın yaşanan hukuksuzlukları görmesi gerekir. 15 yıldır iktidarda olanların yaşanan mağduriyetleri görmemesi büyük bir yanlıştır, eksikliktir. Eğer zulmü görüyor da sessiz kalıyorsa, adaletin tecellisi için çaba sarf etmiyorsa bu büyük bir vebaldir ve hiç kimse bunun hesabını Allah'a veremez. En nihayetinde mazlumun ahı gelir yakanıza yapışır. Geç olmadan bir şeyler yapılmalıdır. En azından yeniden yargılanmanın yolu açılmalı, geçmişte hazırlanan dosyalar yeniden incelenmelidir. Bu bir vatandaş olarak bizim talebimizdir." (Emrah Deniz, Abdurrahman Tetik - İLKHA)




 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler