"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bir savaş hilesi… (2)

Ahmet ÖZDEMİR
29 Temmuz 2021, Perşembe
Bunun üzerine, Nuaym b. Mes’ud, Kureyşlîlere söylediklerinin benzerini onlara söyledi.

Benî Kurayza Yahudileri, Gazzal b. Semev’el’i Kureyşlilere gönderdiler. Gazzal, onlara “Sizin burada oturmanız uzayıp gittiği halde, hiçbir şey yapamadınız. Sizin işiniz, görüşünüz yerinde değildir. Siz bize Muhammed’in üzerine bir taraftan sizin yürüyeceğiniz, bir taraftan Gatafanların yürüyeceği günü belli etmiş olsaydınız, başka bir taraftan da, hiçbirimiz geri kalmaksızın, biz yürürdük. 

Fakat siz bize eşrafınızdan yanımızda rehine olarak bulunmak üzere bazı kimseleri göndermedikçe, artık biz sizin yanınızda Muhammed’le çarpışmaya çıkamayacağız. Çünkü sizin istemediğiniz bir yenilgiye uğrayıp bizi yurdumuzun ortasında Muhammed’in düşmanlığıyla baş başa bırakarak acele yurdunuza dönüp gitmenizden korkuyoruz.” dedi ve geri döndü.

Kureyşlilerle Gatafanlar, Benî Kurayza Yahudileri’ne, istedikleri rehinelerden bir tek kişi bile göndermediler. Ebu Süfyan “Bu, her halde Nuaym’ın söylemiş olduğu şeydir.” dedi. 

Nuaym b. Mes’ud, Benî Kurayzaların yanına gitti. Onlara “Ebu Süfyan’ın yanında iken, rehineler isteyen elçiniz gelmişti. Dönerken, elçiye Ebu Süfyan tek kişi bile vermediği gibi; ‘Onlar benden keçi oğlağı bile istemiş olsalardı, onlara rehine olarak onu da vermezdim. Demek ben onlara arkadaşlarımın üstünlerini rehine olarak vereceğim de, onlar da öldürsün diye onları Muhammed’e teslim edecekler ha.’ dedi. Siz rehine alma hususundaki görüşlerinizde durup direnin. Çünkü siz Muhammed’le çarpışmayacak olursanız, Ebu Süfyan dönüp gider. Siz de ilk muahedenizin üzerinde durmuş olursunuz” dedi. 

Zebir b. Bata, “Eğer Kureyşîler ve Gatafanlar Muhammed’e yenilirlerse, bizim için kılıçtan başka bir şey kabul edilmez.” dedi. 

Benî Kurayza Yahudileri’nden beklemedikleri haberi alınca, Kureyşîler Ebu Süfyan’a Yahudilerin haberi hakkında inceleme yapmasını ve işin iç yüzünü öğrenmesini istediler. İkrime b. Ebu Cehil’i onlara gönderdiler. İkrime, Benî Kurayza Yahudileri’ne gitti ve “Burada eğlenip durmamız uzadı. Develer, atlar ölmeye başladı. Her tarafı kıtlık sardı. Biz bu yerde böyle hep oturup duracak değiliz. Yarın sabah çarpışmaya hazırlanın. Aramızdaki anlaşmazlığı bir sonuca erdirinceye kadar, Muhammed’le çarpışacağız.” dedi. 

Benî Kurayza Yahudileri “Yarınki gün Sebt (Cumartesi) günüdür. Biz Sebt gününde hiçbir iş tutmayız. Bizden Sebt gününde iş tutmuş olan kimselerin felâkete uğradıkları sizce meçhul değildir. Bununla birlikte, Sebt günü çıktıktan sonra adamlarınızdan teminat olarak bize rehineler vermedikçe de sizin yanınızda Muhammed’le çarpışacak değiliz. O rehineler yanımızda sağlam bir teminat olarak bulundukça, Muhammed’le çarpışabiliriz.” dediler. İkrime rehine konusunu öğrenmek istedi. 

Benî Kurayza Yahudileri “Biz, çarpışmanın size zor ve ağır gelmesi halinde sizin bizi yalnız bırakarak acele memleketlerinize dönüp gitmenizden korkuyoruz. Halbuki, çarpışacağımız adam [Peygamberimiz (asm)] bizim memleketimizdedir. Bizde ise, ona karşı koyabilecek güç ve kuvvet yoktur. Bizim çocuklarımız, kadınlarımız ve mallarımız da yanımızda bulunuyor.” dediler.

İkrime b. Ebu Cehil, Ebu Süfyan’ın yanına dönünce yemin ederek Nuaym’ın getirmiş olduğu haberin doğru olduğunu söyledi. 

Gatafanlar da Ebu Süfyan’ın gönderdiği gibi, içlerinden bazı adamları Benî Kurayza Yahudileri’ne gönderdiler. Benî Kurayza Yahudileri, onlara da Ebu Süfyan’a verdikleri cevap gibi cevap verdiler. Gatafanlar da kendi kendilerine “Nuaym’ın bize vermiş olduğu haber doğru imiş.” dediler. Kureyşîlerin daha fazla duramayacaklarını, dönüp gideceklerini anlayınca da, elleri yanlarına düştü. Ebu Süfyan onları harekete geçirebilmek için uğraştı durdu.

Kureyşîler, Benî Kurayza Yahudilerine rehine olarak adamlarından bir tek kişi bile vermeyeceklerini söylediler. Onlar kendiliğinden çarpışmak isterse çarpışacaklardı. Aralarındaki antlaşma hükümsüzdü. 

Benî Kurayza Yahudileri, birbirlerine Nuaym b. Mes’ud’un söylediği şeyin doğru olduğunu söylediler. Kureyş ve Gatafan kavimleri Hz. Muhammed’le çarpışacaklar. Eğer onu yenmek imkân ve fırsatını bulabilirlerse, yenip ganimet alacaklar. Bunun aksi olursa, acele memleketlerine dönüp gideceklerdi. Kureyşîlerle Gatafanlara kendi adamlarından rehineler vermedikçe, yanlarında çarpışmayacaklarını bildirdiler.

Yahudiler de, Kureyşîler de, Gatafanlar da “Nuaym’ın dediği çıktı.” diyorlardı. Bunlar onlardan, onlar da bunlardan yardım görme umutlarını kestiler. İşleri karıştı. Aralarında anlaşmazlığa düştüler. Ebu Süfyan, ayağa kalkarak, bütün arkadaşlarına maymun ve domuzların kardeşleri olan Yahudilerden yardım beklemeyi uygun görmediğini söyledi. Bunları söyledikten sonra da sabah, hep birden, Hz. Muhammed’in (asm) üzerine saldırmaya hazırlanmalarını, hendekten geçmek imkân ve fırsatını elde edinceye kadar, bütün güçlükleri yenmeye çalışmalarını istedi.

—Son—

Kaynak:

1- Vâkıdî, Megâzî, 2: 481, İbn Sa’d, Tabakâtü’l-Kübrâ, 4:278.

Okunma Sayısı: 3404
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı