SON DAKİKA

Bir milletin yeniden dirilişine şahitlik eden tarih…

14 Temmuz 2016. Türkiye’de sıcak bir Temmuz akşamı. Gelen haber Türkiye’nin kara defterinde yazan darbe notlarına bir yenisinin daha yazılacağının haberi geldi. Önceki darbeler gibi yine anayasanın işleyemez hale geldiğinden, kurumların iş yapamaz durumda olduğundan, vatanın bölünmez bütünlüğünden, Cumhuriyetin kazanımlarından bahsediliyordu. Türkiye darbelerden çok çekmişti. Her darbe sonrasında kendini 20 yıl geriye götürmüş bir darbe ile daha yüz yüz gelmişti. Kendilerince muhteşem bir plan y
Güncelleme: 15 Temmuz 2020, Çarşamba - 11:09
Bu bir film senaryosu değil, bir hikaye değil, bir tiyatro değildi…Millet ilk anlarda bir şaşkınlık refleksiyle neler oluyor sorusunu sorarken bir taraftan da Cumhurbaşkanından gelecek haberi bekliyordu. Millet içten içe kaynıyor, askerlere tepki gösteriyor, yavaş yavaş kendini göstermeye başlıyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "Ben milletten daha büyük bir güç tanımadım” sözünü tescilleyen bu aziz millet yavaş yavaş güç topluyordu. İşte haber gelmişti. Başkomutan tüm milleti meydanlara, havalimanlarına davet ediyor, kendisi de o güçle birlikte olacağını söylüyordu. 

Bu milletin kendisine namusu gibi koruması için verdiği üniformaları giyen hainler uçaklarını, tanklarını, silahlarını ve simsiyah şeytani yüzlerini millete çevirmişlerdi.
Şehadet varsa nasipte abdestler alınacak, geri dönüş olmazsa helallik alınacak ve söz konusu vatansa asla geriye bakılmayacaktı. Elinde bayrağından gayrısı olmayan bir millet, Akif’in İstiklal marşında dediği gibi gövdesini siper edecek ama bir santim bile geri dönmeyecekti.
 
"Ey Ahali Abdulhamit’i deviriyorlar koşun”
"İnsan bir kere ölür o gün bugünse öleceğiz, dönmeyeceğiz”
"Askerim bak ben sendenim, sen de benden. Silahı bırak sizi kandırmalarına izin verme”
"Ben bugün buraya şehadet şerbeti içmeye geldim”
"Hanım çocuklar sana emanet. Evlatlarım sorarsa vatan için şehit olduğumu anlat”
"Bir öleceğiz, bin dirileceğiz ama asla geri dönmeyeceğiz”
Bu sözler aziz milleti anlatmaya yeten cümlelerdi. Meydanları kuşattılar, kamu kuruluşlarını geri aldılar, havalimanlarını, Televizyon kanallarını temizlediler. Askeri kışlalara girdiler, milletine sadık devletin asker ve polislerinin önünde etten siper oldular. 
"Bu süreçte bir Prof. Değil de keşke bir Albay olsaydım” diyenlere, bu vatana nasıl hizmet edileceğini öğretir bu millet.   
"Bu millet ayakta durmasını bilmez, korkar” diyenlere, asil bir duruşun nasıl olacağını öğretir bu millet. 
"Yatakta basıp, şafakta asacaklar” diyenlere, şafakta zafer bayrağını diker bu millet.
 
BİR LİDERİN DOĞUŞU…
Lider dediğin toplumu bir sözüyle harekete geçirebilendi. Lider dediğin tüm risklere karşı kefenini giyip milletiyle kucaklaşabilendi. Lider dediğin asla karamsarlığa ve korkuya kapılmadan dimdik ayakta durabilendi. Gecenin koyu karanlığından gelip İstanbul’u umutla aydınlatandı. "Öleceksem milletimle beraber ölürüm” diyen liderdi. 

BİR LİDERİN ONURLU DURUŞU…
Güvenli bir yer teklif edildiğinde "Genel Merkezden asla gitmem” diyen cesur lider. Tüm siyasi rekabeti bir kenara bırakıp "Söz konusu vatansa, gerisi teferruattır” diyen lider. Girişimin daha ilk anlarında hiç tereddüt etmeyip "asla kabul etmeyiz” diyerek onurlu bir duruş sergileyen lider. 

BİR LİDERİN KAÇIŞI…
"Tankların önünde ilk ben dikilirim” diyerek diklenmeden usulca sıvışan lider. Milletin üstüne bomba yağarken kahvesiyle televizyondan darbe tiyatrosunu! İzleyen lider.  251 şehit, binlerce gaziyi görüp "Kontrollü darbe” diyen lider. 
 
15 TEMMUZ…
Bir tarafta hüzün, bir tarafta zafer. Dedeleri kanla almıştı bu toprakları, kanla kurtardılar. 251 vatan evladı, binlerce gazi. Ülkenin tarih sayfalarına yeni bir darbeyi yazdırmadı bu millet. Nöbet sırası milletteydi. 1 ay boyunca meydanlarda nöbetler tutuldu. Son sözü yine millet söyledi. 

"YETER SÖZ MİLLETİNDİR”

İbrahim ARICI
Konya Namaz Vakitleri
İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı
Diğer Haberler