Giriş
Kemerlerinizi bağlayın. Ya da bağlamayın rahat oturalım. Bu köşede Instagram profiline sıkıştırılan, kimsenin hayal kırıklığına uğramadığı, mutsuz olmadığı, her şeyin yolunda gittiği ‘müthiş’ hayatları konuşuyoruz. Posta-Portre’nin bu haftaki konuğu oyuncu Rıza Kocaoğlu.
TAM BİR CURCUNA!
Türkiye’nin en iyi karakter oyuncularında biri. Oynadığı her rolü yaşıyor ve yaşatıyor. Henüz izlemeyenler onu bir de tiyatro sahnesinde izlemeli. Son dönemde ‘Çukur’ dizisinde, otizmli bir birey olan Aliço karakterini canlandırıyor ve performansı muazzam! Otizm farkındalığına hayli önem veriyor ve takipçilerini otizm konusunda bilinçlendirmek için çabalıyor. Her şey bir yana Instagram profili tam bir curcuna!
Darmadağınık bir ergen odası gibi. Öne çıkanlara rastgele eklediği fotoğraflar, filtresiz paylaştığı fotoğraflar... Profilinin üzerine titreyen ünlülerden değil. Kafasına göre paylaşımlar yapıyor. Sıkı bir Göztepe taraftarı olduğunu, gıyabında da olsa onu tanıyan herkes bilir. Maçları kaçırmaz, tribünde yerini alır. Göztepe taraftarı da onu sevgiyle kucaklıyor.
Zaman zaman sahaya indiği bile oluyor. Babası İsmail Kocaoğlu, Göztepe’nin ‘başbakan’ lakaplı eski amigosu. Geçenlerde Göztepe’nin yeni stadyumunun açılış maçı öncesi, maçın başlamasına 15 dakika kala babasıyla sahaya indi diye haklarında işlem yapılacakmış sözde. Kural kuraldır tabii ama ne var sanki beş dakika statla birlikte eğlendilerse. Neyse, demem o ki profilinde Göztepe’yle alakalı bolca fotoğraf var. Ne aşk, ne aşk!
HER ZAMAN BAKIMLI OLMAMIZ GEREKTİĞİNE KİM KARAR VERDİ?
Rıza Kocaoğlu’nun, sevgilisi Hazal Subaşı’yla çıktığı detoks tatilinde mayosuyla ve göbeğiyle özgürce dolaşırken çekilen fotoğrafları sosyal medyayı bir süre meşgul etti. Gelen yorumlara cevap olarak ‘Aya benzer göbeğim/E doğal olarak diyetteyim/Ah şu kaderi çözersem eğer/bekle geliyorum...
Çok öpüyorum hepinizi’ yazmış. Hahaha müthiş! Yani, ne yapsaydı? Otel odasına çıkıp “Üüüü bana ‘göbekli’ dediler” diye ağlasa mıydı koca adam! Aşırı kişisel konuları topluca konuşmak bana her zaman tuhaf gelmiştir. Rıza Kocaoğlu’nun göbeği hayli kişiseldir. Falancanın selülitleri de kişiseldir. Her şeyden önemlisi, vücudumuz ruhumuzu taşıyan bir araçtır.
Elbette ki vücut sağlığımızı korumalıyız ama yeter ki ruhumuz selülitli olmasın. Hepimiz olduğumuz gibi güzel ve biriciğiz. Ayrıca, her zaman bakımlı ve fit olmamız gerektiğine kim karar verdi ya? Benim ve tanıdığım kimsenin bu konuda fikri alınmadı bugüne kadar. Kimsenin bizden beklediği vücuda sahip olmak zorunda değiliz. Her zaman mutlu görünmek zorunda da değiliz. Dünya böyle bir yer değil, kendimize gelelim.
‘GÜZEL OLDUĞUM KADAR ENTELEKTÜELİM DE’
Fotoğrafların altına yapılan yorumları kısıtlamış. Her önüne gelen yorum yapamıyor yani. Sosyal medya öyle bir yer ki herkes bilirkişi maşallah! Bu yorum kısıtlama özelliği çok iyi fikir bana kalırsa. 978 bin takipçisi olan Rıza Kocaoğlu için de bu bir gerekliliktir.
Her kafadan çıkan saçma ya da mantıklı sesler, hoş bir müzik eşliğinde kulağımıza gelse dünya daha güzel bir yer olur muydu? Mesela Donald Trump konuşurken arkadan Edith Piaf çalsa? Sanırım vasatlık yine seviyesini korurdu. Dünyayı daha güzel bir yer haline getirebileceğini düşündüğüm bir proje daha başarısızlığa uğradı. Neyse dünya bir şekilde kendine gelir, biz Rıza Kocaoğlu’na bakalım.
Profilinde dikkatimi çeken bir diğer konu ise kamerayı burnunun dibine sokarak çektiği selfie’ler. 1199 paylaşımı var ve her 10 fotoğraftan 1’i bu bahsettiğim selfie’lerden oluşuyor. Vedat Ozan’ın ‘Kokular Kitabı’yla çekilmiş bir fotoğrafını ‘Güzel olduğum kadar entelektüelim de’ diyerek paylaşmış.
Bu fotoğrafta güneş gözlüğü takıyor olması bir ironi midir, onu bilemiyorum. Göz yoran, karışık bir profili olduğundan notu biraz düşük ama doğal ve içten bir profil yarattığı için gönüllerin şampiyonu olarak Rıza Kocaoğlu’na veda ediyoruz.
