Bir derbiden daha fazlası...

Koşullar ne olursa olsun ya da hangi alanda oynansa da, Galatasaray'ın, Beşilktaş'a karşı tarihten gelen bir üstünlüğü olduğu bilinmektedir. Bu üstünlük geçmişte kazanılan ya da yitirilen sayılamaya (istatistik) bağlı sonuçlara dayanmıyor. Bugüne değin oynadıkları karşılaşmalarda Galatasaray üstünlüğü vardır. Ancak daha çok Beşiktaş'ın, Fenerbahçe üzerine kurduğu psikolojik baskının bir benzeri Galatasaray'da, Beşiktaşa karşı devreye girmektedir. Galatasaray ligde çok gerilerde, Beşiktaş ise ligde en iyi konumda olabilir ancak bu gerçek çok fazla değişmez!

Galatasaray ile Beşiktaş'ın bu tür ilişkilerine lig tarihinde defalarca tanık olmuşuzdur. Her zaman örnek verdiğim bir karşılaşma eski Ali Sami Yen Stadı'nda oynanmıştı. İngiliz teknik direktör Gordon Milne'in çalıştırdığı Beşiktaş ligdeki bütün rekorları alt üst eden bir futbol oynuyor göz kamaştırıcı sonuçlar alıyordu. Mustafa Denizli'nin çalıştırdığı Galatasaray ise ligden kopmuştu. Denizli, Galatasaray'ı genç takımla desteklediği bir kadroyla sahaya çıkartmıştı. O maçta Beşiktaş 3-3'lük beraberliği zor kurtarmıştı. Bugünkü Galatasaray ile Beşiktaş arasında o günlerdeki kadar büyük kadro ve futbol farkı yoktur.

Beşiktaş futbol ve ligdeki konum olarak Galatasaray'dan önde görünse de sarı-kırmızılı takımın geleneksel karşıtının savunmasını zorda bırakacak önemli silahları vardır. İlk maçta çabuk bir oyuncu olan Bruma'nın neler yaptığını izlemiştik. Gerçi şu anda Bruma ile Galatasaray'ın çiçeği burnunda teknik direktörü Igor Tudor'un arasına kara kedi girmiş durumda ancak Yasin Öztekin ve Sinan Gümüş de benzer bir baskı kurabilir Beşiktaş savunması üzerinde.

Son haftalarda Quaresma ve Cenk Tosun'un ortaya koyduğu başarım gücüne (performans) fazla bel bağlanmasın. Bu ikili hiçbir büyük maçın sonucunu belirlemediler. Üstelik Atiba'nın dışında kalan orta alan oyuncuları sorunludur. Galatasaray'ın orta alanda ağır kalmasını, geriye dönüşlerde yaşadığı sorunları Beşiktaş'ın çabuk oynayarak geçebilmesi biraz da Talisca'nın oyununa bağlıdır. Ayrıca Babel ile Sabri Sarıoğlu'nun mücadelesi maçın anahtar faktörlerinden biri olacak. Beşiktaş'ın en önemli avantajı duran toplardır. Galatasaray savunmasının yüksek toplardaki kusurları da göz önüne alındığında aslında dengeli bir karşılaşma olacağı söylenebilir. Ancak bu maç Beşiktaş için bir derbiden daha fazla anlam içermektedir.

Çok değil birkaç yıl önce Beşiktaş'ın son maçlarda yitirdiği şampiyonluklar göz önüne alındığında, ligde her şey değişebilir. Bu değişiklik için yeterince maç ve zaman var. Ne var ki, Beşiktaş maçtan yengi ile ayrılırsa arkadan gelenlerin hepsinin nefesi kesilir. Diğerlerinin mücadelesi ikincilik ve üçüncülük için olur. Futbolun heyecanından birtakım edinimler sağlamak isteyenler ligin bu denli erken bitmesine izin verirler mi? Bu konu yıllarca hep dillendirildi ve arayı açan takımın önüne türlü engeller konuldu. En başta da hakem kusurları... Her maçta hakem hatası okur. Aynı futbolcuların, teknik adamların ve yöneticilerin kusurları gibi... Bu maçta olabilecek hakem hatalarının gerçekten insani kusurlardan kaynaklanmasını dilerim...