"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bir daha “keşke” dememek için

Mehmet KARA
23 Nisan 2017, Pazar
Anayasa değişikliği referandumunda siyasetçilerin meydanlarda kullandığı üslûp çokça eleştirildi. Evet ve hayır tercihleri kâh terörle ilişkilendirildi, kâh haramla… kâh Cennet-Cehennemle irtibatlandırıldı, kâh 15 Temmuz darbe teşebbüsü ile…

Meclis referandum için tatile girmişti. Referandumdan iki gün sonra partilerin grup toplantıları vardı. Genel başkanlar referandum sonuçlarını değerlendirirken kimisi çok sertti, kimisi ise referandum mitinglerinde kullandıkları üslûbun tam aksine konuşmalar yaptılar.

Referandum kampanyalarının başlarında “hayır” tercihinde bulunacaklar için kullandığı ifadeler çokça eleştirilen, sonrasında ise bazen bu üslûbu terk eden, ama genelde çok sert bir üslûpla kampanya yürüten Başbakan Binali Yıldırım, grup konuşması “geç oldu, ama böyle olmalıydı” türünden bir konuşma oldu.

“Bu sonuçla yüzde 81,7 evet diyen Bayburt ile yüzde 80,41 hayır diyen Tunceli aynı derecede kazançlı çıkmıştır… Bir tek vatandaşımızın dahi kalbinin kırılmasına müsamaha göstermeyeceğiz. Eleştiriye daima açık olacağız. Muhalefetin demokrasinin olmazsa olmazı olduğu gerçeğini göz ardı etmeyeceğiz” derken, “Artık bugün kendimizi yenileme zamanı” demesi “umut verici” bulundu. Bu üslûpla devam eder mi bilinmez tabiî…

Millet tercihini kullanırken öyle bir sonuç çıktı ki, “Kafanızı iki elinizin arasına alıp oturup verdiğimiz dersi iyi görüp, bundan sonra ona göre davranış içine girin” dedi.

Ders almayanlar olduğu gibi ders alanlarda oldu… Bakalım ders alanlar bundan sonra nasıl davranacaklar?

HADİ ÇIKIN BU İŞİN İÇİNDEN 

Bahçeli yine milletin anlayamayacağı bir tez ortaya attı. Anayasa değişikliğini ortaya attığında günlerce bunu neden yaptığı anlaşılamamıştı… 

“Anayasa değişikliğinin asıl kahramanı” olan Bahçeli, referandum sonuçlarının açıklanmasından sonra partisiyle ilgili yapılan yorumlar dolayısıyla çok sinirli ve gergin.

1 Kasım seçimlerinde AKP’nin aldığı oy yüzde 49.5, MHP’nin aldığı oy ise 10.8’di. İkisinin toplamı olan 60.3 ile, referandumda çıkan yüzde 51.4 oy karşılaştırıldığında yaklaşık yüzde 9’luk bir düşüş var. Buna doğu ve güneydoğu’da Hüda Par’ın bir de BBP’nin oyu eklendiğinde kayıp yüzde 10’ların üzerinde.

Bu sonuçlar üzerine “MHP’nin yüzde 75’i hayır oyu verdi” şeklindeki yorumlar Bahçeli’yi adeta küplere bindirmiş. Grup toplantısında gazetecilerden siyasetçilere, yorumculardan parti içi muhalefete kadar insanlara söylemediğini bırakmadı, adeta ateş püskürdü.

Diğer yandan da mühürsüz oyla ilgili verdiği kararla çokça eleştirilen Yüksek Seçim Kurulu’na öyle bir şey söyledi ki, YSK belki de mühürsüz oy meselesinin altından kalkabilir, ama bunun altından nasıl kalkar bilemedik.

“MHP’li kardeşlerimin ne kadar oy verdiği, nasıl tercihte bulunduğu konusunda bu zatların elinde bizim bilmediğimiz sihirli bir ölçü aleti mi vardır?” diye soran Bahçeli YSK’ya şöyle seslendi:

“Açık çağrımdır; Yüksek Seçim Kurulu acilen bir çalışma yapmalıdır. Eğer imkân varsa, evet ya da hayır tercihlerinin hangi partilere ait olduğunu ölçen bir mekanizma bulunuyorsa, kurulan tüm sadıklarda tercihi evet olan MHP’li seçmenlerin sayısı ortaya çıkarılmalıdır. Oy mu kaybettik, oy mu kazandık; belli olmalıdır…”

YSK bu çalışmayı yapar mı, yaparsa ne sonuç çıkar bilemeyiz, ama AKP Mardin Milletvekili Orhan Miroğlu’nun, “MHP ile işbirliğinin karşılığını görmedik. MHP ile temsil edilen Türk milliyetçi hareketi içindeki bölünmeler, Cumhurbaşkanlığı sistemi konusunda kendi içerisinde bir bütünlük sağlayamamış olması, AK Parti’nin diyelim, ya da referandumda evet tercihinde bulunan insanların biraz hayal kırıklığına uğramasına yol açtı” sözlerine Bahçeli’nin ne cevap vereceği de merak ediliyor.

TÜRBE ZİYARETLERİNİN ANLAMI

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın referandumdan bir gün sonra, Ankara’ya gelmeden önce Menderes, Özal ve Erbakan ile, Fatih Sultan Mehmed ve Yavuz Sultan Selim’in türbelerini ziyaret etmesine farklı yorumlar getirildi.

İktidara yakın bir gazete manşetinden, “Hem Doğu’ya hem Batı’ya mesaj yüklü ziyaretler” başlığını atarken, iktidara muhalif bir gazetenin birinci sayfasından, “Erdoğan’dan mesaj kaygılı ziyaretler” olarak vermesi Türkiye’nin geldiği noktayı ve Erdoğan’ın bundan sonra izleyeceği yolu göstermesi açısından ilginç haberlerdi.

Bu iki haberi görünce, “Bu ziyaretler kaygıyı mı, yoksa kamuoyuna mesajı mı anlatmak içindi? Erdoğan bu ziyaretleri yaparken ne amaçla yapmıştı?” diye sorular soruldu. Bizim de aklımız karıştı. Sahi Erdoğan referandumdan bir gün sonra bu ziyaretleri neden yaptı?

Okunma Sayısı: 2372
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Yavuz Selim

    23.4.2017 07:54:20

    Tekasur Suresini okursaniz,sorunuza cevap bulursunuz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı