Nüfus yoğunluğu olarak dünyanın en kalabalık ülkelerinden biri olan Endonezya, doğal güzellikleri ile turistleri cezbederken, yerel halkının yaptığı festivaller de bir o kadar ilgi görüyor. Dünyanın en büyük takımada devleti olan Endonezya'nın en önemli şehirlerinden biri de hiç şüphesiz Bali. Türkiye'den de pek çok çiftin özellikle balayı tatillerinde tercih ettiği ülke, farklı dini inançları da bir arada barındırıyor. Dünyanın en ilginç festivallerinden biri olan Yadnya Kasada Festivali'nin hikayesi 15.yy'a dayanıyor. Bu festival bir Hindu geleneğinden gelmektedir. Endonezya'nın Java Adası'ndaki Bromo dağına tırmanan Tenggerese halkı için bu festival aralıksız olarak tam 1 ay sürüyor. Hindu tapınağı ve volkanik alan her yıl bu festivalin yapıldığı yer olarak kabul ediliyor. Şamanlar bu tapınaklarda dualar ediyorlar. 15. yüzyıla dayanan bu geleneğin ilginç de bir hikayesi var. Aslında, bu ritüelin ortaya çıkmasında etkisi olduğu düşünülen birden fazla efsane yer alıyor. O ritüellerden en fazla inanılan ise bu; Çocukları olmayan ve bu durumdan dolayı çok mutsuz olan bir çift, dağ tanrılarına çocukları olması için yalvarıyor. Efsaneye göre ise dağ tanrıları onlara çocuk vereceğini fakat, bunun karşılığında onun da bir şartı olduğunu söylüyor. Dağ tanrıları, en küçük çocuklarını yanardağa kurban ederlerse bu isteklerini yerine getireceklerine dair çifte söz veriyorlar. Böylece, çifte 24 çocuk veriyorlar ve 25. çocuk buradaki yanardağa atılıyor. Kurban verilen çocuktan bu yana halk bu geleneği sürdürüp yanardağa tırmanıyor ve tanılara hediyeler sunuyor. Dağ tanrılarını yatıştırmak adına onlara kurbanlar sunma geleneği günümüzde de devam ediyor. Tenggerese halkı yaklaşık olarak 500 bin nüfusa sahip. Kasada festivalinin olduğu bölge, Endonezya'nın en çok ziyaret edilen turistik yerlerinden biridir. Halk 1 ay boyunca süren bu festivalde Bromo dağına tırmanarak dağ tanrılarına hediyeler sunuyorlar. Kendilerine iyi şans getirmeleri ve tanrıların onlara sunduğu bolluk için teşekkürlerini dile getiriyorlar. Yerli halk, yanardağın eteklerine tırmandığı zaman burada dualar ederek, ritüellerini gerçekleştiriyorlar. Yanlarında getirdikleri, hayvanlar, yiyecekler, sebzeler ya da metal paralarla dağa tırmanıp, Bereket Tanrısı Bethor Bromo'ya bunları sunup ona şükranlarını sunuyorlar. Çoğunlukla çiftçilerden oluşan Tenggerese halkı, daha iyi bir yaşam ve bereket adına, yanlarında getirdikleri hediyeleri yanardağın kenarına bırakıyorlar. Böylece, daha bereketli bir yıl olacağına ve yanardağ tanrısının onlara zarar vermeyeceğine inanıyorlar. Bu festival sırasında halk geleneksel tarzda danslar ve dualar ederek, bu kutlamayı gerçekleştiriyorlar. Festivale katılıp, geleneksel ritüellerini gerçekleştirmek için dağa tırmanan yerliler olduğu kadar, bu festivali fırsata çevirmek isteyen köylüler de bulunuyor. Burada yaşayan bazı köylüler, hayatlarını tehlikeye atarak yanardağdan aşağı iniyorlar. Kendilerine iyi şans getirmesi ve verilen ürünlerin bereketi için, yanardağdan aşağı atılan tüm yiyecekleri ve paraları geri topluyorlar. Bu atılanları toplamanın yalnızca maddi olmadığını, aynı zamanda bunu yaparak iyi bir şansa da sahip olacaklarını savunuyorlar. Bu nedenle, insanların volkanın içine attıklarından kendi paylarına düşenleri yakalamak için de kıyasıya bir mücadeleye giriyorlar. Ellerindeki ağlarla, halkın attıklarını geri toplamak için, volkanın kenarında ölümle burun buruna geliyorlar. Ayakta zor duran halk, atılanları yakalamak için zaman zaman da, yanlarında getirdikleri büyük bez parçalarını kullanıyorlar. Volkanın eteklerinde sıraya giren bu halk, tanrılara hediyeler sunmadan önce burada dualar ediyorlar. Volkana bu kadar yakın bir noktada düzenlenen festivalde insanlar, çıkan sülfürden etkilenmemek için ağızlarını bir bez ile kapatarak korunmaya çalışıyorlar. Dünyanın en ilginç festivallerinden biri olan bu festival her sene, yerli ve yabancı pek çok turisti bölgeye çekmeyi başarıyor.