26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bir Ali Koç’a bakın bir de Ali Erbaş’a!

Ufuk Söylemez

Ufuk Söylemez

Eski Yazar

A+ A-

Bu 10 Kasım’da da, aynen diğer 10 kasımlarda, 29 ekimlerde olduğu gibi, milyonlarca yurttaşımız Anıtkabir’e aktı. Türkiye’nin hemen her yerinde Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu Ata’sı şükran, saygı ve rahmetle anıldı. Onun eseri olan Türkiye Cumhuriyeti’nin ilelebet payidar kalacağına dair olan kararlılık ve inancımız bir kez daha dosta-düşmana gösterilmiş oldu.
İşte bu 10 Kasım’da bizzat Ankara’ya Anıtkabir’e gelenler arasında, spor kulüplerimizin en önemlilerinden birisi olan Fenerbahçe Spor Kulübü, Başkanı Sn. Ali Koç’un önderliğinde, Üniversiteli Fenerbahçeliler ve 1907 Derneği Yönetimiyle birlikte, binlerce üyesi ve taraftarı da vardı.
Sn. Ali Koç’un, Fenerbahçe Başkanı olmadan önce de, benzer çok sayıda Anıtkabir ziyaretini yine binlerce üniversiteli taraftar ve yine binlerce üyesinin katılımını sağlayan organizasyonları gerçekleştirdiği bilinmektedir.
Tabi Atatürk’e olan sevgi ve saygı, onun cumhuriyetinin kurucu değerlerine olan bağlılık, bütün geniş toplum kesimlerinde olduğu gibi, stadyumlarda, spor salonlarında da farklı takımları destekleyen binlerce sporsever ve taraftar tarafından hep bir ağızdan İzmir Marşı ve Andımızın okunması ile zirveye çıktı. Bu 10 Kasım’da da ülkemizin sosyo-kültürel olarak Araplaştırılmasına, toplumun kamplaştırılıp ve kutuplaştırılmasına karşı, ülkenin ve milletin birleştirici paydası yine her zaman olduğu gibi Atatürk ve onun düşünce sistemi oldu.
Ben Sn. Ali Koç’u sporun yanı sıra, ülkenin kurucu Ata’sına gösterdiği sevgi ve saygı, cumhuriyete olan samimi bağlılığı nedeniyle, bir rol modeli ve önderi olarak, genç üniversitelilere, taraftarlara ve topluma örnek olması nedeniyle kutluyorum. İş dünyamıza da diğer spor yönetimlerine de örnek olmasını diliyorum.
Aynı zamanda bir FB Kongre üyesi olarak, arkadaşlarımla birlikte yakın geçmişte Sn. Ali Koç’un FB Başkanı seçilmesi için yaptığımız çalışmaları ve verdiğimiz oyları bir kez daha helal ediyorum ve kendisini alkışlıyorum.


Ama gelin görün ki, böyle özel bir günde ve haftada bir cumhuriyet kurumu olan, bizlerin vergileri ile giderleri ve maaşları karşılanan Diyanet İşlerinin Başkanı Ali Erbaş’ın toplumda hayret, üzüntü ve hatta infial ile karşılaşan bir ziyareti hiç yakışık almadı. Milyonlarca Türk vatandaşının sevgi ve saygı ile Ata’sına koştuğu, onu rahmet ve minnetle andığı 10 Kasım’ın hemen arefesinde, Ali Erbaş’ın, “Fesli Kadir” namıyla tanınan, Atatürk’e, annesi Zübeyde Hanıma, İstiklal Marşı yazarımız Mehmet Akif Ersoy’a çirkin ve seviyesiz iftira ve hakaretleriyle bilinen ve kafasına taktığı fesiyle gezen, meczup görünümlü bir “herifi”, Diyanet İşleri Başkanı cübbesi ve sıfatıyla ziyaret ederek, armağanlar vermesi karşısında insan söyleyecek söz bulamıyor.
Böyle bir adamı insani nedenlerle ziyaret etmek için 10 Kasım’ın arefesini mi beklediniz? Sizin ve Diyanetin giderleri ve maaşınızı Fesli Kadir mi yoksa, bu Cumhuriyetin, vergisini ödeyen ve ona gönülden bağı milyonlarca vatandaş mı karşılıyor?
Siyasal İslamcı, ihvancı, mezhepçi anlayışların İslam’ın da, insanlığın da en büyük belası olduğu orta yerdeyken, Siyasal İslamcı, Allah ile aldatan Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığı tescilli olan, aklında zoru olduğu için akıl hastanesinde yatan, toplumun büyük kesiminin meczup görünümlü birisi olarak tanıdığı adamı, fikriniz ve zikriniz uyduğu için ve/veya açıklandığı gibi insani sebeplerden mutlaka ziyaret edecekseniz, bu işi, sıfatınız ve cübbenizle yapmamalısınız, yapmamalıydınız.


Bu topraklarda laik ve demokratik bir hukuk devleti olan Cumhuriyetin kurucu Ata’sına sonsuz sevgi ve saygı hiç bitmeyecektir. Her zaman rahmet ve minnetle anılacak ve ilkeleri yaşatılacaktır.
Siz Cuma hutbenizde Ata’nın adını anmasanız da, bu kadir-kıymet bilir büyük Türk Milleti onu her gün ve her alanda, ülkenin her köşesinde bu 10 Kasım’da da olduğu gibi, milyonlar olarak anar, sayar, sever ve rahmet okur.
Ben ödediğimiz vergilerden Ali Erbaş gibi Diyanet İşleri Başkanına giden bir pay varsa şahsen kendi adıma haklarımı helal etmiyorum.
Bizim vergimizle, bizim kurucu Ata’mıza söven, akıl ve izan yoksunu bir herifi, cübbesi ve Diyanet İşleri Başkanı sıfatıyla ziyaret eden Ali Erbaş’ı kınıyorum, ayıplıyorum.
Özetle, Sn. Ali Koç’a bir kez daha helal olsun derken, Ali Erbaş’a ise ödediğimiz vergilerden düşen payım haram olsun diyor, haklarımı helal etmiyorum!