hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Binali Yıldırım: Altyapı tamam sıra üstyapıda

    Binali Yıldırım: Altyapı tamam sıra üstyapıda
    expand

    Sabah gazetesinden Hakan Turpçu'ya açıklamalarda bulunan AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Adayı Binali Yıldırım, "Türkiye'nin her tarafında altyapı tamam. Bundan sonra üst yapıya daha çok eğilmemiz lazım. İstanbul 4.0 dediğimiz vizyon bu..." dedi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    İstanbul'la ilgili projelerinden ve seçim kampanyasının detaylarından özel hayatına kadar bir çok konuda samimi açıklamalarda bulunan AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Adayı Binali Yıldırım'la gerçekleştirilen ropörtajın tamamı şöyle:

    '15 Temmuz gecesi bu evde karargah kurduk'

    - İki sene önce şereflendirdiğiniz evlilik törenimizde bize evliliğin sırrı olarak şu anahtar cümleyi söylemiştiniz: "İtaat et, rahat et!" Mutlu bir evlilik için de "peki" demeyi tavsiye etmiştiniz. Şimdi eşiniz hanımefendinin yanında soralım. "Peki" demeye devam ediyor musunuz? Uzun ve mutlu bir evlilik için başka altın kurallarınız var mı?

    - Bu saatten sonra başka kurala ihtiyaç yok. Bunların ikisi kâfi. Birbirimizin huyunu suyunu öğrendik artık. Bu iki altın kural ziyadesiyle yeter. Peki demek her zaman güzeldir. İnatlaşmaktan bir şey çıkmaz. Baktın ki eşin ısrarcı, sen peki diyeceksin. Evliliğimiz boyunca bunu benimsedik.

    Binali Yıldırım: Altyapı tamam sıra üstyapıda

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    - Nasıl tanışıp evlendiniz? Size kolay kız verdiler mi?

    Semiha Hanım'la biz yabancı değiliz. Dedelerimizin babaları kardeş. Semiha Hanım'ın babası öğretmendi, ben ona amca derdim. Benim babama da Semiha Hanım amca derdi. Dört kuşak olmasına rağmen akrabalık bağları bizde çok kuvvetlidir.

    - Sık sık görüşüyor musunuz akrabalarınızla?

    Her Ramazan'da biz İstanbul'da geleneksel bir iftar veririz. Her yıl akraba sayısı, yeni çocuklarla 10-15 kişi artar. Şöyle söyleyeyim, 15 sene önce 200 kişi ile başladık. Şu anda 600'ü geçiyor. Ramazan Bayramı'nın bir gün öncesinde iftar yapıyoruz. Orada bayramlaşıyoruz. Sonra herkes bir tarafa dağılıyor.

    - Ankara'dasınız ama İstanbul'daki evinizi kapatmamışsınız...

    Biz bu evde doğru dürüst oturmadık. 2002'de Acıbadem'de oturuyorduk. Milletvekili seçildikten sonra Ankara'ya taşındık. Ama evi kapatmadık. Sonra çocukların, torunların yanına gitmek için Ümraniye Atakent'e taşındık. Sonra da bu eve geçtik. Yedi senedir İstanbul'a geldiğimizde bu evde kalıyoruz. 15 Temmuz gecesini bu evde geçirdik, ilk saatlerde karargahımız bu evdi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    - Televizyonlara yaptığınız konuşmayı bu evden mi gerçekleştirdiniz?

    Evet. Üst katta bir ofisimiz var. Sonrasında bu evden karayoluyla Ankara'ya gittik.

    1967'de İstanbul'a geldim

    - Gelelim asıl konumuz olan İstanbul'a. Ortaokul yıllarınızda ilk adım attığınız İstanbul ile bugünkü İstanbul'u mukayese eder misiniz?

    Benim ilk İstanbul'a gelişim 1967 yılındaydı. Kasımpaşa İplikçi denilen bölgede bir tonoz vardı. Çağlayan'a çıkan o yol daha yapılmamıştı, her yer marul bahçesiydi. Ben Tarlabaşı'nda oturuyordum. Tarlabaşı'nın bütün sokakları Arnavut kaldırımıydı. Mahalledeki Arnavutlar atlara sebze meyve sepetlerini yükler, mahalle mahalle dolaşır satarlardı. Bizim sokağın neredeyse üçte biri Rumdu. Aile gibiydik. Herkes evinin önüne çıkar, sohbet ederdi.

    - Peki neden Tarlabaşı?

    Rahmetli dedem İstanbul'a ilk geldiğinde Mecidiyeköy'den büyük bir arazi verelim demişler. Parası da var... "Ben zaten köyden geliyorum, çamurun içinden, ne işim var burada" demiş. Gitmiş Tarlabaşı'nda bina satın almış. Onun yerine Mecidiyeköy'den arazi alsa şimdi ederini bir düşün.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Semiha Hanım'dan eğitim projesi

    - Eşiniz hanımefendi Semiha Yıldırım da seçim döneminde aktif olarak kampanyanın içinde yer alacak mı? Bir öğretmen olarak Türkiye'nin her yerini dolaştığı için, Türk insanını en iyi gözlemleyen insanlardan biri kendisi.

    81 ilde 81 anaokulu projemiz var. Bu okulların bir kısmı yapıldı, şu an faaliyette. Bir kısmı ise yapılma aşamasında. Bu sene yedi tanesini daha açacağız Allah nasip ederse...

    Binali Yıldırım: Altyapı tamam sıra üstyapıda

    Altyapı tamam şimdi sıra üstyapıda

    - Binali Yıldırım adı artık "mega projelerin adamı" olarak biliniyor. Yedi tepeli şehir İstanbul'da yedi mega projede imzanız var. Bu durum şehrin beklentisini de yükseltti tabii. Heyecanı yükseltecek neler yapacaksınız?

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Aslında altyapı olmadan hiçbir şey olmuyor. Ama bugünün önemli konusu altyapı değil. Bugünün konusu gençler. İstanbul'da yaşayanlar geleceğe nasıl bakıyor? Bizim ilgilendiğimiz soru bu. Tabii eğer Marmaray olmasaydı, Avrasya Tüneli, Yavuz Selim Köprüsü olmasaydı, İstanbul Büyük Havalimanı, Kuzey Marmara Otoyolu olmasaydı, o zaman bunların yokluğu daha çok hissedilirdi. Şimdi kısmen bir rahatlama var. Türkiye'nin her tarafında altyapı tamam. Bundan sonra üst yapıya daha çok eğilmemiz lazım. İstanbul 4.0 dediğimiz vizyon bu.

    - Üstyapıdan kastınız ne? Nedir tam olarak İstanbul 4.0?

    Şimdi çok güzel arabanız var ama yol yok gidemiyorsunuz. Ama bizde yol var. Dolayısıyla arabanız işe yarayacak, daha hızlı gideceksiniz, zamandan daha çok kazanacaksınız. Daha çok yatırım yapacaksınız. Yani ekonomiye yönelik faaliyetler bundan sonra İstanbul için öncelikli konular arasına girecek. İstanbul'da hatırı sayılır bir genç nüfus var. 2.5 milyon civarında. Bu hem avantaj hem dezavantaj. Avantajı şu: Genç nüfus demek enerji demek, üretkenlik demek. Ülkeyi geleceğe taşımak demek. Dezavantajı ise şu: Eğer bu gençleri yerli yerinde değerlendiremezseniz, bu sefer büyük bir sorun olarak karşınıza çıkıyor. Yaşanan bağımlılık meselesi, terör meselesi ve diğer huzursuzlukların kaynağında genç işsizliğin artması da var. En gelişmiş ülkelerde bile genç işsiz sayısı yüzde 25'lerin üzerinde. Çünkü dünyada bir değişim yaşanıyor. Hızlı şehirleşmeyle genç nüfus artık köylerde yaşamak istemiyor. Babasından devraldığı tarlasını, davarını kendine bir iş olarak görüyordu. Ama şimdi gençleri oralarda tutamıyoruz. Büyük fırsatların şehirlerde olduğunu düşünüyorlar. Ancak yeterince altyapı olmadığı zaman bu karşınıza sorun olarak çıkıyor. Nitekim İstanbul'un belirli mahalleleri uzun zaman, terörün istismar alanı haline geldi. Şimdi büyük ölçüde sona erdi ama potansiyel olarak böyle bir sıkıntı yaşanabilir. Genç nüfusu üretime ve geleceğin teknolojilerine yönlendirmek.

    - Nasıl yapılabilir bu?

    Belediyenin İSMEK diye bir kuruluşu var. İSMEK daha çok geleneksel sanatlarla ilgileniyor. Buna bir bilim akademisi, bir teknoloji akademisi ekleyip; yapay zeka, robot teknolojileri gibi başlıklar eklenerek gençler gelecek teknolojileriyle buluşturulabilir. Özetle, gerek Türkiye'de gerek İstanbul'da bundan sonra üstyapıya yani insana yatırım yapmak gerekiyor. Mesela bilim hangarları var. Herkes projesini görücüye çıkarıyor. Aynı zamanda büyük yatırımcılar da orada yerini alıyor. Orada yatırımcılar bu fikirlerden ilgisini çekeni beğeniyor ve start-up projeleri desteklenmiş oluyor.

    Binali Yıldırım: Altyapı tamam sıra üstyapıda

    - İstanbul'un her işi halloldu, altyapı olayı tamam diyebiliyor muyuz?

    Böyle dersek yalan olur. Bugün hâlâ trafik en büyük problem. Bu sadece İstanbul'un değil dünyanın tüm büyük şehirlerinin problemi. Ama İstanbul biraz geç kaldı.

    - Neye geç kaldık?

    Toplu ulaşımda geç kaldık. Toplu ulaşım İstanbul toplam trafiğinin yüzde 18'i. Bunu önümüzdeki beş yıl içinde yüzde 48 buçuğa çıkartacağız.

    - Nasıl yapacaksınız bunu?

    Şu an 170 kilometre olan raylı sistemi 500 kilometrenin üzerine çıkartacağız. Önümüzdeki beş yıllık dönemde 500 kilometrenin üzerine çıkacağız. Ama bu tek başına yetmez. Aynı zamanda taşıma türleri arasında da bir entegrasyon sağlamak gerekiyor. Şimdi metrodan indin, özel araban da yok, ne yapacaksın? Bizim toplu taşımadaki hedefimiz beş yıl içinde İstanbul'un genelinde bulunduğunuz herhangi bir yerden en fazla 750 metre yürüyerek bir metro istasyonuna ulaşabileceksiniz. Biz 2002'de havacılıkta bir hedef koyduk. Dedik ki, her vatandaş her yöne 100 kilometre gittiğinde bir havaalanıyla karşılaşacak. 26 tane havalimanı vardı, 56'ya çıkarttık. Aynı hedefi İstanbul'a bu şekilde uyarladık.

     Çevreci ve organik kampanya

    - 11 maddelik manifesto hazırladınız. 'Çevreci kampanya' kavramı çok ilgi çekti. Görüntü, ses kirliliği yerine sosyal medyayı mı tercih edeceksiniz?

    Mümkün olduğu kadar onu yapacağız. Eğer bunu rakipler ihlal etmezse biz son ana kadar bu çevreci kampanyayı sürdüreceğiz. İnternet, sosyal medya varken böyle bayraklar ve ses kirliliği hem fuzuli masraf, hem çevreye zarar ve rahatsızlık veriyor.

    - Bir de 'organik kampanya' kavramını kullanıyorsunuz. Organik kampanya ne demek? Siyaset literatürüne yeni kavramlar sokuyorsunuz.

    Üzerinde kurgu yapılmış, senaryosu hazırlanıp ona göre icra edilen bir kampanya değil de, bir yere gidip orada arabadan inip, rastgele insanlarla temas etmek, onları dinlemek üzerine kurulu... Hayatın normal akışında nasıl davranıyorsak o şekilde bir kampanyayı kast ediyorum. İnsanlar şundan hoşlanmıyor, geliyorsun, millet toplanıyor, nutuk atıyorsun, gidiyorlar... Bu hem insanların beklentilerini karşılamıyor hem de onların konuşma fırsatları olmuyor. Asıl şu dönem konuşması gereken vatandaş. Biz daha çok dinleyeceğiz daha az konuşacağız. Ben ilçe adaylarımıza da hep söylüyorum. İki dinleyip bir konuşacağız. Çünkü Allah bize iki kulak, bir ağız vermiş. Bundan da anlaşılıyor ki daha çok dinleyelim, daha az konuşalım.

    - İstanbul'da nüfus giderek artıyor. Artık şehirde yer yok. Ve siz yatay belediyecilikten bahsediyorsunuz. Bu nasıl mümkün olacak anlatır mısınız?

    Şehrin nüfusunun bundan sonra çok hızlı artması beklenmiyor. Doğu ile batı arasındaki refah uçurumu azaldı. Bunu 15 yılda başardık. İnsanlar en fazla iki saatlik bir uçuşla istediği yere gidebiliyor. Mevcutta iyileştirmeler yapmamız lazım. Mesela deprem konusu... İstanbul'un en yakın tehditi depremdir. Kartal'daki olayı gördük, deprem falan yok, sekiz katlı bina bir anda yerle bir oldu. Birçok vatandaşımız hayatını kaybetti. Acil depremsel dönüşüm ihtiyacı var. Fırsat bu fırsat yatay mimariyi daha etkin kullanıp, yetirince yeşil alanları tahsis edilmiş ve mahalle kültürünün yaşanabildiği mekanlar oluşturmamız lazım.

    'Ben size bir aralık dedim...'

    Avrasya Tüneli'nin çalışmalarını biraz sessiz sedasız yürüttük. Her şeyi yaptık, hazırladık, Marmaray'ın kontrolü için Tayyip Bey "Bir gidip dolaşalım" dedi. 26 Şubat 2011. O gün de doğum günü. Tünelin içinde pasta kestik. Çıkarken dedim ki "Efendim şurada yakında bir etkinliğimiz var, oraya da bir uğrasak iyi olur..." Gittik, bir baktı, Avrasya Tüneli'nin temel atma töreni. "Bu nereden çıktı?" dedi. "Kardeş geliyor Marmaray'a kardeş" dedim. Güzel bir sürpriz oldu.
    20 Aralık 2016 günü Avrasya Tüneli açılış töreninde, Tayyip Bey bana sordu: "Sen bunu 1 Aralık'a açacaktın, niye böyle oldu? Bugün ayın 20'si..." Dedim ki "Efendim siz yanlış anlamışsınız, ben size 1 Aralık demedim, bir aralık açarız dedim..."

    76 model arabanın hikayesi

    - Devlet Bahçeli ile görüşmeye giderken kullandığınız 1976 model klasik otomobiliniz çok konuşuldu. Bu otomobilin bir hikayesi var mı?

    Büyük oğlum Bülent'in arabası o. Bülent yoktu burada, arakladık gittik arabasını. Araba Erzincan plakalı. Büyük oğlum işi gereği sık sık Erzincan'a gidip geliyor. Genelde de 76 model bu arabayı kullanıyor. Akla ziyan bir iş yani.

    - Sayın Bahçeli de bu tür klasik araçları seviyor değil mi?

    Tabii, kendim sürdüm hatta onunla bir tur attık. Oğlum duyunca hanımına "Ödüm kopuyor, babam arabayı hediye edecek diye..." demiş.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow